Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni içten ve dıştan saran tehlike çemberi daraldıkça kurumlar ve vatandaşlar arsındaki ayrışma ve gerginlik tırmanıyor. Sorunlar yumağını çözmek için devletin her kademesinden, resmî-sivil herkesi bir telaştır aldı gidiyor.
Herkesin ağzında bir söz dolaşmaya başladı; "sağduyuya davet?"
***
Cumhurbaşkanından, sivil toplum kuruluşlarına, esnaf örgütlerinden, işçi temsilciliklerine, antrenörden kanaat önderlerine varıncaya kadar tüm vatandaşa "sağduyuya davet" çağrısı yapılıyor. Korkarım ki; bu çağrı da istismara açık bir hale gelecek ve istenilen nitelikte "sağduyu" gerçekleşmeyecektir. Bu, olumsuz bir niyet taşımaktan ziyade, var olan gerçekleri dile getirmektir. Sık sık dile getirdiğimiz bir konu olan "kavram kargaşası" yüzünden güzel bir kelime olan "sağduyu" da güme gidecek! Çünkü; memlekette her kavram gibi bu kavrama da her fert, farklı bir mana ve beklenti yükleyecek, böylece "sağduyu" kavramı etrafında birlik sağlanamayacaktır.
Eğer bu güne kadar kavramlara yüklenen manalarda, niyetlerde ve gayretlerde birlik sağlansaydı yaşanan son duruma gelinmezdi.
***
Bizi bu kanaatlere sürükleyen sebepleri sıralayalım. Öncelikle "sağduyu" kavramına TDK sözlüğündeki karşılığından başlayalım;
"Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, akl-ı selim, hiss-i selim; doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü".
Gerek kültürel gerek siyasi olarak gelinen duruma bir bakarsak doğruların eğrilerin biri birine karıştığını, herkesin doğrusunun farklılık arz ettiği bir ortamı yaşadığımız şu zamanda sağduyuyu sağlamak için kimin doğrularında birilik olacak, kimin görüşü akl-ı selim kabul edilecek, sağduyu kavramına kimin görüşü temel teşkil edecek?.. Toplum o kadar ayrıştırıldı ki; sağduyuda birlik için çok fedakârlık gerekecek, sabır ve sebat gerekecek?
***
Yıllardır çıkarılan AB uyum yasalarıyla tarihe şan vermiş koca bir milletin "dini ve milli bütünlüğünü" yok etmek için o kadar çaba sarf edilirken yapılan uyarılara kulak tıkayanlar gelinen bu durumda vicdani sorumluluk taşımaktadırlar.
Şöyle bir hafızalarınızı bir zorlarsanız; vatan topraklarını karış gezerek, konferanslar vererek 1980'li yıllardan bu yana "Bir milleti birleştiren unsurları", "birlik ve beraberliğin temel unsurlarını", bıkmadan usanmadan dile getirerek vatandaşlarımızı ayıktırmaya çalışan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın gayretlerini hatırlarsınız herhalde..!
Sayın Baş, bir ömrü kuşatan ve bütün zamanlarını "dini ve milli bütünlük" için davete adarken, "asker- sivil, devlet-millet bir yürek bir bilek olmalıyız" diye haykırırken, herkesi; "sağduyuya davet" etmedi mi?
"Sağduyu" yeni mi akılınıza geldi beyler?!
U?UR KEPEKÇİ
www.ugurkepekci.com
ukepekci@hotmail.com
Herkesin ağzında bir söz dolaşmaya başladı; "sağduyuya davet?"
***
Cumhurbaşkanından, sivil toplum kuruluşlarına, esnaf örgütlerinden, işçi temsilciliklerine, antrenörden kanaat önderlerine varıncaya kadar tüm vatandaşa "sağduyuya davet" çağrısı yapılıyor. Korkarım ki; bu çağrı da istismara açık bir hale gelecek ve istenilen nitelikte "sağduyu" gerçekleşmeyecektir. Bu, olumsuz bir niyet taşımaktan ziyade, var olan gerçekleri dile getirmektir. Sık sık dile getirdiğimiz bir konu olan "kavram kargaşası" yüzünden güzel bir kelime olan "sağduyu" da güme gidecek! Çünkü; memlekette her kavram gibi bu kavrama da her fert, farklı bir mana ve beklenti yükleyecek, böylece "sağduyu" kavramı etrafında birlik sağlanamayacaktır.
Eğer bu güne kadar kavramlara yüklenen manalarda, niyetlerde ve gayretlerde birlik sağlansaydı yaşanan son duruma gelinmezdi.
***
Bizi bu kanaatlere sürükleyen sebepleri sıralayalım. Öncelikle "sağduyu" kavramına TDK sözlüğündeki karşılığından başlayalım;
"Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, akl-ı selim, hiss-i selim; doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü".
Gerek kültürel gerek siyasi olarak gelinen duruma bir bakarsak doğruların eğrilerin biri birine karıştığını, herkesin doğrusunun farklılık arz ettiği bir ortamı yaşadığımız şu zamanda sağduyuyu sağlamak için kimin doğrularında birilik olacak, kimin görüşü akl-ı selim kabul edilecek, sağduyu kavramına kimin görüşü temel teşkil edecek?.. Toplum o kadar ayrıştırıldı ki; sağduyuda birlik için çok fedakârlık gerekecek, sabır ve sebat gerekecek?
***
Yıllardır çıkarılan AB uyum yasalarıyla tarihe şan vermiş koca bir milletin "dini ve milli bütünlüğünü" yok etmek için o kadar çaba sarf edilirken yapılan uyarılara kulak tıkayanlar gelinen bu durumda vicdani sorumluluk taşımaktadırlar.
Şöyle bir hafızalarınızı bir zorlarsanız; vatan topraklarını karış gezerek, konferanslar vererek 1980'li yıllardan bu yana "Bir milleti birleştiren unsurları", "birlik ve beraberliğin temel unsurlarını", bıkmadan usanmadan dile getirerek vatandaşlarımızı ayıktırmaya çalışan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın gayretlerini hatırlarsınız herhalde..!
Sayın Baş, bir ömrü kuşatan ve bütün zamanlarını "dini ve milli bütünlük" için davete adarken, "asker- sivil, devlet-millet bir yürek bir bilek olmalıyız" diye haykırırken, herkesi; "sağduyuya davet" etmedi mi?
"Sağduyu" yeni mi akılınıza geldi beyler?!
U?UR KEPEKÇİ
www.ugurkepekci.com
ukepekci@hotmail.com
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Çukurova Hüseyin Baş’ı bağrına bastı / 18.12.2024
- ‘Kandırıldık’ der geçerler! / 17.12.2024
- Suriye’de yalan ve talan / 16.12.2024
- ‘At yalanı seveyim inananı’ / 14.12.2024
- Suriye’de oynanan oyunlardan kim kârlı çıkacak? / 13.12.2024
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024
- Suriye asıl sahiplerinin eline mi geçti? / 11.12.2024
- Halep oradaysa arşın buradadır / 10.12.2024
- Her insanın ameli boynuna bağlanacak / 09.12.2024
- İffeti olmayandan doğruluk beklenmez / 07.12.2024
- ‘Kandırıldık’ der geçerler! / 17.12.2024
- Suriye’de yalan ve talan / 16.12.2024
- ‘At yalanı seveyim inananı’ / 14.12.2024
- Suriye’de oynanan oyunlardan kim kârlı çıkacak? / 13.12.2024
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024
- Suriye asıl sahiplerinin eline mi geçti? / 11.12.2024
- Halep oradaysa arşın buradadır / 10.12.2024
- Her insanın ameli boynuna bağlanacak / 09.12.2024
- İffeti olmayandan doğruluk beklenmez / 07.12.2024