Resulüllah’ın dilinden Hz. Ali -8
Ben ve Ali b. Ebi Tâlib, bu ümmetin iki babasıyız. Hiç şüphesiz Bizim, onların boynundaki hakkımız, anne-babalarının hakkından daha büyüktür
01.12.2022 20:07:00





201- "Ben ve Ali b. Ebi Tâlib, bu ümmetin iki babasıyız. Hiç şüphesiz Bizim, onların boynundaki hakkımız, anne-babalarının hakkından daha büyüktür.
Eğer bize itaat ederlerse, onları ateşten kurtarıp, rahatlık ve huzur yurduna götürürüz. Ve kölelikten kurtarıp en seçkin özgürlere kavuştururuz."
202- İmam-ı Câfer-i Sâdık'tan: "İki babadan birisi Benim, diğeri ise Ali b. Ebi Tâlib'dir. Bu iki baba ölüm anında (herkese) görüneceklerdir."
203- "Babalarınızın en faziletli olanı ve takdir ve teşekkür edilmeye en layık olanı Muhammed ve Ali'dir."
204- "Ali'nin insanlar üzerindeki hakkı, babanın evladı üzerindeki hakkı gibidir."
205- "Ali'nin bu ümmet üzerindeki hakkı, babanın evladı üzerindeki hakkı gibidir."
206- İmam Ali er-Rıza, babaları kanalı ile Resulüllah'tan şöyle nakletmiştir: "Ben, Allah (Azze ve Celle)'nin yarattıklarının efendisiyim.
Ben, Cebrail, Mikail, İsrafil, Arş'ın taşıyıcısı meleklerden ve bütün mukarreb meleklerden ve Allah'ın peygamber ve resullerinden üstünüm. Şefaatin ve (değerli Kevser) havzının sahibiyim Ben.
Ben ve Ali bu ümmetin iki babalarıyız. Kim, Bizi tanırsa, Allah (Azze ve Celle)'yi tanımıştır. Ve kim Bizi inkar ederse Allah (Azze ve Celle)'yi inkar etmiştir.
İki peygamber torunu ve Cennet gençlerinin efendisi olan Hasan ve Hüseyin, Ali'dendir.
Hüseyin'in evladından ise dokuz imam olacaktır ki onlara itaat etmek Bana itaat etmektir. Onlara karşı gelmek Bana karşı gelmektir. Onların dokuzuncusu, onların Kaimi ve Mehdisi olacaktır."
207- Ubeydullah b. Rafi'den: "Resulüllah oturduktan sonra ne zaman kalkmak isterse, Ali'den başkası O'nun elinden tutmazdı. Resulüllah'ın ashabı da bunu bildikleri için Resulüllah'ın elinden ondan başkası tutmazdı."
208- Hammani'den: "Resulüllah oturduğunda Ali'ye yaslanırdı. Kalkmak istediğinde ise elini Ali'nin eline verirdi."
209- İmam Hüseyin babasından şöyle nakletmiştir: "Hz. Peygamber, Ali'ye kendisine gusül verme işini üstlenmesini vasiyet etti.
Hz. Ali, "Ya Resulallah, buna dayanamayacağımdan korkuyorum" dediğinde şöyle buyurdu: "Bu işte Sana yardım edilecektir."
Hz. Ali şöyle devam etmiştir: "Allah'a yemin olsun ki Resulüllah'ın hangi uzvunu çevirmek istediysem Benim için çevrildi."
210- Resulüllah buyurdu ki: "Benim bedenimi çıplak olarak kimsenin görmesi caiz değildir. Ali hariç!"
211- Hz. Ali'den: "Resulüllah, Benden başka kimsenin O'na gusül vermemesini vasiyet etti. 'Benim avretimi kim görürse kör olur' buyurdu."
Hz. Ali şöyle devam etti: "Abbas ve Usame perde arkasından Bana su veriyorlardı. Ben, Resulüllah'ın hangi uzvuna elimi uzatsam, sanki otuz kişi de Benimle birlikte O'nu çeviriyordu. Bu durum gusül bitinceye kadar devam etti."
212- Seleme b. Amr b. Ekva'dan şöyle nakledilmiştir: Allah Resulü, Ebu Bekir'i sancağı ile (İbn-i Hişam'ın nakline göre rengi beyaz idi) Hayber kalelerinden bazılarına gönderdi. O savaştı ve geriye döndü. Bütün çabalarına rağmen zafer elde edilemedi.
Bir gün sonra Ömer b. Hattab'ı gönderdi. O da savaşıp geri döndü. Ama fetih nasip olmadı.
Bunun üzerine Allah Resulü şöyle buyurdu: "Yarın sancağı öyle bir kişinin eline vereceğim ki, Allah Resulü'nü sever, Allah O'nun eli ile fethi gerçekleştirecektir. O geri kaçacak biri değildir."
Seleme şöyle devam etmiştir: Resulüllah, Ali'yi yanına çağırdı. O sırada O'nun gözü ağrıyordu. Allah Resulü, tükürüğünü O'nun gözüne sürdü. Ardından şöyle buyurdu: "Al şu sancağı ve Allah Sana fethi nasip edinceye kadar ilerle."
213- Ömer b. Hattab'dan: Resulüllah şöyle buyurdu: "Yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki, Allah ve Resulü'nü sever, Allah ve Resulü de O'nu sever.
O ard arda (düşmana) saldıran ve asla geri kaçmayan birisidir. Allah fethi O'na nasip kılacaktır. Cebrail O'nun sağında, Mikail de solunda hareket edeceklerdir."
İnsanlar o geceyi iştiyak içinde sabahladılar. Sabah olduğunda, Allah Resulü, "Ali nerededir?" diye seslendi. Dediler ki, "Ya Resulallah, O'nun gözleri görmüyor." "O'nu Bana getirin" buyurdu.
Hz. Ali O'nun yanına getirildiğinde, "Bana yaklaş" buyurdu. Hz. Ali yaklaştı ve Allah Resulü, tükürüğünü eli ile O'nun gözlerine sürdü. Bunu üzerine Ali, sanki önceden gözleri hiç rahatsız olmamış gibi ayağa kalktı."
214- Buhari ve Müslim'in sahihlerinde rivayet şöyle nakledilmiştir: "Allah Resulü sancak hadisini (ashaba) buyurduklarında insanlar, "Acaba kime verecek sancağı" söylentileri ile sabahladılar.
Sabah açıldığında erkenden hepsi Resulüllah'ın yanına koştular ve her birisi sancağın kendisine verilmesini ümit ediyordu.
İşte o sırada Allah Resulü, "Ali nerededir?" diye seslendi. "O gözlerinden rahatsızdır" dediklerinde, "Peşine adam gönderin" buyurdu.
Yanına getirildiğinde Hz. Peygamber, kendi tükürüğünü O'nun gözlerine sürdü ve O'nun için dua etti. Böylece Hz. Ali iyileşti ve Resulüllah sancağı ona verdi."
215- Amr b. Abdived, Hendek günü (Müslümanları) savaşta teke tek meydan kapışmasına çağırdığında kimse ona müspet cevap vermedi.
Hz. Ali, "Canım Sana feda olsun ya Resulullah, Bana izin veriyor musun?" Allah Resulü, "Ama o, Amr b. Abdived'dir" buyurduğunda Ali, "Ben de Ali b. Ebi Tâlib'im" dedi. Ardından Resulüllah'ın izni ile Amr'ın karşısına çıktı ve onu öldürdü.
216- Hz. Ali bin atlıya bedel olan Amr b. Abdived'in karşısına çıkıp onu öldürdü. Ondan önce Allah Resulü Hz. Ali hakkında şöyle dua etmişti: "Allah'ım O'nu önünden ve arkasından, sağından ve solundan, yukarısından ve aşağısından koru."
217- Abdullah b. Mesud'dan: Ali, Amr b. Abdived'in karşısına çıktığında Allah Resulü şöyle buyurdu: "Bütün iman, bütün şirkin karşısına çıkmıştır."
Onu öldürdüğünde ise şöyle buyurdu. "Müjdeler olsun Sana Ey Ali, Senin bugünkü amelin öyle bir amel ki, bütün ümmetimin ameli ile tartılsa, Senin amelin onların ameline ağır basar."
218- Hz. Peygamber Hz. Ali'ye Amr b. Abdived'in karşısına çıkması için izin verdiğinde ve Ali onun karşısına çıktığında Allah Resulü şöyle buyurdu: "İmanın hepsi, şirkin hepsinin karşısına çıkmıştır."
219- Huzeyfe, Resulüllah'ın şöyle buyurduğunu nakledilmiştir: "Ali'nin Hendek gününde vurduğu darbe, ümmetimin kıyamete kadar yapacakları amellerden üstündür."
220- Resulüllah şöyle buyurmuştur: "Ali'nin Hendek gününde Amr b. Abdived ile mücadelesi, ümmetimin kıyamet gününe kadarki amelinden üstündür."
221- İmam Câfer-i Sâdık babasından, o da İmam Zeynel Abidin'den Resulüllah'ın, Ali b. Ebi Tâlib'e şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Ey Ebe'l Hasan, eğer bütün yaratıkların imanları ve amelleri bir kefeye ve senin Uhud Savaşı'ndaki amelin diğer bir kefeye konsa, hiç şüphesiz Seninki bütün mahlukata ağır basar.
Allah-ü Teala, Uhud gününde Seninle mukarreb meleklerine övündü. Gökten perdeyi kaldırdı ve Seninle Cenneti ve onda olanları aydınlattı. Senin dilinle alemler sevindi. Hiç şüphesiz Allah-u Teala, o güne karşılık Sana her peygamber, resul, sıddık ve şehidin gıpta edeceği bir karşılık verecektir."
222- İmam-ı Câfer-i Sâdık'tan babaları kanalı ile Resulüllah'ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
Ben (Mirac Gecesi'nde) göğe çıkarıldığımda, Rabb'im Ali hakkında Bana şu üç kelimeyle açıklamada bulundu. Ve "Ya Muhammed" diye Bana hitap edince, Ben, "Emrine amadeyim ey Rabb'im" dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ali muttakilerin imamı, yüzü akların önderi ve mü'minlerin reisidir."
223- İmam Câfer-i Sâdık, babasından, o da babalarından Resulüllah'ın şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: "Ben göğe götürüldüğüm gece, Rabb'im Benimle konuşup şöyle buyurdu: "Ey Muhammed". Ben de "Emrine amedeyim Ey Rabb'im" dediğimde şöyle buyurdu: "Ali, Senden sonra Benim halk üzerindeki hüccetim, Bana itaat edenlerin imamıdır.
O'na itaat eden Bana itaat etmiştir. Ve kim O'na karşı gelirse, Bana karşı gelmiştir. O'nu ümmetin içinde tayin et ki, Senden sonra O'nunla hidayet bulsunlar."
224- Resulüllah buyurdu ki: "Ben korkutucuyum. Ali ise hidayet edendir. Ya Ali, Seninle hidayet arayanlar, hidayet bulacaklardır." (Kaynaklar için bakınız Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri)
Eğer bize itaat ederlerse, onları ateşten kurtarıp, rahatlık ve huzur yurduna götürürüz. Ve kölelikten kurtarıp en seçkin özgürlere kavuştururuz."
202- İmam-ı Câfer-i Sâdık'tan: "İki babadan birisi Benim, diğeri ise Ali b. Ebi Tâlib'dir. Bu iki baba ölüm anında (herkese) görüneceklerdir."
203- "Babalarınızın en faziletli olanı ve takdir ve teşekkür edilmeye en layık olanı Muhammed ve Ali'dir."
204- "Ali'nin insanlar üzerindeki hakkı, babanın evladı üzerindeki hakkı gibidir."
205- "Ali'nin bu ümmet üzerindeki hakkı, babanın evladı üzerindeki hakkı gibidir."
206- İmam Ali er-Rıza, babaları kanalı ile Resulüllah'tan şöyle nakletmiştir: "Ben, Allah (Azze ve Celle)'nin yarattıklarının efendisiyim.
Ben, Cebrail, Mikail, İsrafil, Arş'ın taşıyıcısı meleklerden ve bütün mukarreb meleklerden ve Allah'ın peygamber ve resullerinden üstünüm. Şefaatin ve (değerli Kevser) havzının sahibiyim Ben.
Ben ve Ali bu ümmetin iki babalarıyız. Kim, Bizi tanırsa, Allah (Azze ve Celle)'yi tanımıştır. Ve kim Bizi inkar ederse Allah (Azze ve Celle)'yi inkar etmiştir.
İki peygamber torunu ve Cennet gençlerinin efendisi olan Hasan ve Hüseyin, Ali'dendir.
Hüseyin'in evladından ise dokuz imam olacaktır ki onlara itaat etmek Bana itaat etmektir. Onlara karşı gelmek Bana karşı gelmektir. Onların dokuzuncusu, onların Kaimi ve Mehdisi olacaktır."
207- Ubeydullah b. Rafi'den: "Resulüllah oturduktan sonra ne zaman kalkmak isterse, Ali'den başkası O'nun elinden tutmazdı. Resulüllah'ın ashabı da bunu bildikleri için Resulüllah'ın elinden ondan başkası tutmazdı."
208- Hammani'den: "Resulüllah oturduğunda Ali'ye yaslanırdı. Kalkmak istediğinde ise elini Ali'nin eline verirdi."
209- İmam Hüseyin babasından şöyle nakletmiştir: "Hz. Peygamber, Ali'ye kendisine gusül verme işini üstlenmesini vasiyet etti.
Hz. Ali, "Ya Resulallah, buna dayanamayacağımdan korkuyorum" dediğinde şöyle buyurdu: "Bu işte Sana yardım edilecektir."
Hz. Ali şöyle devam etmiştir: "Allah'a yemin olsun ki Resulüllah'ın hangi uzvunu çevirmek istediysem Benim için çevrildi."
210- Resulüllah buyurdu ki: "Benim bedenimi çıplak olarak kimsenin görmesi caiz değildir. Ali hariç!"
211- Hz. Ali'den: "Resulüllah, Benden başka kimsenin O'na gusül vermemesini vasiyet etti. 'Benim avretimi kim görürse kör olur' buyurdu."
Hz. Ali şöyle devam etti: "Abbas ve Usame perde arkasından Bana su veriyorlardı. Ben, Resulüllah'ın hangi uzvuna elimi uzatsam, sanki otuz kişi de Benimle birlikte O'nu çeviriyordu. Bu durum gusül bitinceye kadar devam etti."
212- Seleme b. Amr b. Ekva'dan şöyle nakledilmiştir: Allah Resulü, Ebu Bekir'i sancağı ile (İbn-i Hişam'ın nakline göre rengi beyaz idi) Hayber kalelerinden bazılarına gönderdi. O savaştı ve geriye döndü. Bütün çabalarına rağmen zafer elde edilemedi.
Bir gün sonra Ömer b. Hattab'ı gönderdi. O da savaşıp geri döndü. Ama fetih nasip olmadı.
Bunun üzerine Allah Resulü şöyle buyurdu: "Yarın sancağı öyle bir kişinin eline vereceğim ki, Allah Resulü'nü sever, Allah O'nun eli ile fethi gerçekleştirecektir. O geri kaçacak biri değildir."
Seleme şöyle devam etmiştir: Resulüllah, Ali'yi yanına çağırdı. O sırada O'nun gözü ağrıyordu. Allah Resulü, tükürüğünü O'nun gözüne sürdü. Ardından şöyle buyurdu: "Al şu sancağı ve Allah Sana fethi nasip edinceye kadar ilerle."
213- Ömer b. Hattab'dan: Resulüllah şöyle buyurdu: "Yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki, Allah ve Resulü'nü sever, Allah ve Resulü de O'nu sever.
O ard arda (düşmana) saldıran ve asla geri kaçmayan birisidir. Allah fethi O'na nasip kılacaktır. Cebrail O'nun sağında, Mikail de solunda hareket edeceklerdir."
İnsanlar o geceyi iştiyak içinde sabahladılar. Sabah olduğunda, Allah Resulü, "Ali nerededir?" diye seslendi. Dediler ki, "Ya Resulallah, O'nun gözleri görmüyor." "O'nu Bana getirin" buyurdu.
Hz. Ali O'nun yanına getirildiğinde, "Bana yaklaş" buyurdu. Hz. Ali yaklaştı ve Allah Resulü, tükürüğünü eli ile O'nun gözlerine sürdü. Bunu üzerine Ali, sanki önceden gözleri hiç rahatsız olmamış gibi ayağa kalktı."
214- Buhari ve Müslim'in sahihlerinde rivayet şöyle nakledilmiştir: "Allah Resulü sancak hadisini (ashaba) buyurduklarında insanlar, "Acaba kime verecek sancağı" söylentileri ile sabahladılar.
Sabah açıldığında erkenden hepsi Resulüllah'ın yanına koştular ve her birisi sancağın kendisine verilmesini ümit ediyordu.
İşte o sırada Allah Resulü, "Ali nerededir?" diye seslendi. "O gözlerinden rahatsızdır" dediklerinde, "Peşine adam gönderin" buyurdu.
Yanına getirildiğinde Hz. Peygamber, kendi tükürüğünü O'nun gözlerine sürdü ve O'nun için dua etti. Böylece Hz. Ali iyileşti ve Resulüllah sancağı ona verdi."
215- Amr b. Abdived, Hendek günü (Müslümanları) savaşta teke tek meydan kapışmasına çağırdığında kimse ona müspet cevap vermedi.
Hz. Ali, "Canım Sana feda olsun ya Resulullah, Bana izin veriyor musun?" Allah Resulü, "Ama o, Amr b. Abdived'dir" buyurduğunda Ali, "Ben de Ali b. Ebi Tâlib'im" dedi. Ardından Resulüllah'ın izni ile Amr'ın karşısına çıktı ve onu öldürdü.
216- Hz. Ali bin atlıya bedel olan Amr b. Abdived'in karşısına çıkıp onu öldürdü. Ondan önce Allah Resulü Hz. Ali hakkında şöyle dua etmişti: "Allah'ım O'nu önünden ve arkasından, sağından ve solundan, yukarısından ve aşağısından koru."
217- Abdullah b. Mesud'dan: Ali, Amr b. Abdived'in karşısına çıktığında Allah Resulü şöyle buyurdu: "Bütün iman, bütün şirkin karşısına çıkmıştır."
Onu öldürdüğünde ise şöyle buyurdu. "Müjdeler olsun Sana Ey Ali, Senin bugünkü amelin öyle bir amel ki, bütün ümmetimin ameli ile tartılsa, Senin amelin onların ameline ağır basar."
218- Hz. Peygamber Hz. Ali'ye Amr b. Abdived'in karşısına çıkması için izin verdiğinde ve Ali onun karşısına çıktığında Allah Resulü şöyle buyurdu: "İmanın hepsi, şirkin hepsinin karşısına çıkmıştır."
219- Huzeyfe, Resulüllah'ın şöyle buyurduğunu nakledilmiştir: "Ali'nin Hendek gününde vurduğu darbe, ümmetimin kıyamete kadar yapacakları amellerden üstündür."
220- Resulüllah şöyle buyurmuştur: "Ali'nin Hendek gününde Amr b. Abdived ile mücadelesi, ümmetimin kıyamet gününe kadarki amelinden üstündür."
221- İmam Câfer-i Sâdık babasından, o da İmam Zeynel Abidin'den Resulüllah'ın, Ali b. Ebi Tâlib'e şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Ey Ebe'l Hasan, eğer bütün yaratıkların imanları ve amelleri bir kefeye ve senin Uhud Savaşı'ndaki amelin diğer bir kefeye konsa, hiç şüphesiz Seninki bütün mahlukata ağır basar.
Allah-ü Teala, Uhud gününde Seninle mukarreb meleklerine övündü. Gökten perdeyi kaldırdı ve Seninle Cenneti ve onda olanları aydınlattı. Senin dilinle alemler sevindi. Hiç şüphesiz Allah-u Teala, o güne karşılık Sana her peygamber, resul, sıddık ve şehidin gıpta edeceği bir karşılık verecektir."
222- İmam-ı Câfer-i Sâdık'tan babaları kanalı ile Resulüllah'ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
Ben (Mirac Gecesi'nde) göğe çıkarıldığımda, Rabb'im Ali hakkında Bana şu üç kelimeyle açıklamada bulundu. Ve "Ya Muhammed" diye Bana hitap edince, Ben, "Emrine amadeyim ey Rabb'im" dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ali muttakilerin imamı, yüzü akların önderi ve mü'minlerin reisidir."
223- İmam Câfer-i Sâdık, babasından, o da babalarından Resulüllah'ın şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: "Ben göğe götürüldüğüm gece, Rabb'im Benimle konuşup şöyle buyurdu: "Ey Muhammed". Ben de "Emrine amedeyim Ey Rabb'im" dediğimde şöyle buyurdu: "Ali, Senden sonra Benim halk üzerindeki hüccetim, Bana itaat edenlerin imamıdır.
O'na itaat eden Bana itaat etmiştir. Ve kim O'na karşı gelirse, Bana karşı gelmiştir. O'nu ümmetin içinde tayin et ki, Senden sonra O'nunla hidayet bulsunlar."
224- Resulüllah buyurdu ki: "Ben korkutucuyum. Ali ise hidayet edendir. Ya Ali, Seninle hidayet arayanlar, hidayet bulacaklardır." (Kaynaklar için bakınız Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.