Mübarek gün ve gecelerde olduğu gibi, hayatımızın her anında dua etmek, esasen ibadetin tâ kendisidir. Lakin, özel mekanlar, günler, aylar, geceler vs. durumlarda ihlas ile yapılan duanın ayrı bir önemi vardır. Ve yapılan duanın niteliğine ve edeplerine riayet de yine önemi haiz diğer husustur.
Ebû Hüreyre'den (ra) rivâyete göre Hazreti Peygamber (sav Efendimiz buyurmuşlardır ki: "Sakın sizden biriniz duâ ederken "Yâ Rabb, dilersen beni mağfiret eyle, dilersen bana merhamet eyle" demesin. İstediğini sağlamca ve kat'ıyyetle istesin. Çünkü Allah'ı şu veya bu işe zorlayabilecek hiçbir kudret yoktur." (Buhârî, Deavât,, 21.)Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'dan rivâyet edildiğine göre Nebiyyi Ekrem (sa) Efendimiz buyurmuşlardır ki: "Sizden herhangi biriniz; duâ ettim de kabul olunmadı, diyerek acele etmedikçe duâsı kabul olunur." (Tirmizî, Deavât, 12.)Duâ eden duâsında ısrar etmeli, devam etmelidir. Her halde er veya geç müstecâb olur. Bir de dünyâda müstecâb olmasa bile kul bunu yine kendi lehine bilip Allah'dan ümidini kesmemelidir. Duâ büyük bir ibâdet olduğu için âhırette de bir ecir ve sevâbı vardır. Duânın âdabı pek çokdur. Bunlar: Evvelâ abdestli bulunmak, bir namazdan sonra yapılmak, tevbe ve istiğfârını arzeylemek, Kıbleye yönelmek, duâdan evvel Allah'a çokça hamd ü senâ etmek, Resûli Ekrem Efendimize çokça salât ve selâm eylemek, duânın nihâyetini âmin ile bitirmek...Ebu Musa anlatıyor:"Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri bana hitâben:- Ey Abdullah bin Kays' buyurdu. Ben de icâbetle:- Buyur yâ Resûllallah, dedim. Resûlullah Efendimiz (sav) - Ben sana cenneti a'lânın hazînelerinden bir hazîneye delâlet edeyim mi? buyurunca ben hemen:- Babam ve anam sana fedâ olsun yâ resûlallah! Evet, dedim. Resûlullah Efendmiz Hazretleri:"Ma'sıyetten sakınmak ve tâat ve ibâdetlerde kuvvet ve kudret ancak Allah Teâlâ Hazretlerinin yardım ve ihsanı vesilesiyledir" (Buhârî) buyurdu.
Ebû Hüreyre'den (ra) rivâyete göre Hazreti Peygamber (sav Efendimiz buyurmuşlardır ki: "Sakın sizden biriniz duâ ederken "Yâ Rabb, dilersen beni mağfiret eyle, dilersen bana merhamet eyle" demesin. İstediğini sağlamca ve kat'ıyyetle istesin. Çünkü Allah'ı şu veya bu işe zorlayabilecek hiçbir kudret yoktur." (Buhârî, Deavât,, 21.)Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'dan rivâyet edildiğine göre Nebiyyi Ekrem (sa) Efendimiz buyurmuşlardır ki: "Sizden herhangi biriniz; duâ ettim de kabul olunmadı, diyerek acele etmedikçe duâsı kabul olunur." (Tirmizî, Deavât, 12.)Duâ eden duâsında ısrar etmeli, devam etmelidir. Her halde er veya geç müstecâb olur. Bir de dünyâda müstecâb olmasa bile kul bunu yine kendi lehine bilip Allah'dan ümidini kesmemelidir. Duâ büyük bir ibâdet olduğu için âhırette de bir ecir ve sevâbı vardır. Duânın âdabı pek çokdur. Bunlar: Evvelâ abdestli bulunmak, bir namazdan sonra yapılmak, tevbe ve istiğfârını arzeylemek, Kıbleye yönelmek, duâdan evvel Allah'a çokça hamd ü senâ etmek, Resûli Ekrem Efendimize çokça salât ve selâm eylemek, duânın nihâyetini âmin ile bitirmek...Ebu Musa anlatıyor:"Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri bana hitâben:- Ey Abdullah bin Kays' buyurdu. Ben de icâbetle:- Buyur yâ Resûllallah, dedim. Resûlullah Efendimiz (sav) - Ben sana cenneti a'lânın hazînelerinden bir hazîneye delâlet edeyim mi? buyurunca ben hemen:- Babam ve anam sana fedâ olsun yâ resûlallah! Evet, dedim. Resûlullah Efendmiz Hazretleri:"Ma'sıyetten sakınmak ve tâat ve ibâdetlerde kuvvet ve kudret ancak Allah Teâlâ Hazretlerinin yardım ve ihsanı vesilesiyledir" (Buhârî) buyurdu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.