Sadece yolsuzluk konusunda değil iyi, kötü ve şüpheli her konuda mutlaka NAS (ayet-hadis) vardır. "Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık." (En'am Suresi 38)
Yolsuzluk ile ilgili NAS'lara gelmeden önce yolsuzluk en basit tanımı, 'kamu gücünün özel çıkar için kötüye kullanılması' olarak ifade edilmektedir.
Yolsuzluk her zaman ve her inanç gurubunda vardır, olacaktır da!
Vahim olan ise yolsuzlukların İslam dünyasını kaplamış olması ve de bu yolsuzluklara en çok bulaşanların kendilerini İslam kimliğiyle öne çıkarmış, tanıtmış olmalarıdır.
Türkiye'de geçmişten beri, yolsuzluk talan, kamuyu zarara uğratma, adam (!) kayırma, torpil, rüşvet gibi başlıklar hep gündemdeydi.
Malum her gelen iktidarın ilk işi köşe başlarına kendi adamlarını (!) yerleştirmek olurdu. Kamu imkânları, ihaleler, işe almalar hatta sosyal yardım ve hizmetlere büyükten küçüğe doğru partililer arasında pay edilirdi.
Bu son dönem ki kadar yolsuzluk, rüşvet, kamuyu zarara uğratma, adamına göre ihale, kamu kaynaklarıyla yandaşı besleme hiçbir dönemde olmamıştı.
Yargı ve medya üzerinde kurulan baskı, 'safını seç' dayatması ve ortaya çıkan yolsuzlukların toplumun gözünden kaçırılması, yargıya ulaşamaması bu durumu normal bir hale getirdi.
Öyle bir noktaya geldik ki, artık ülke ekonomisinin belirleyici unsuru devlet filan değil büyütülen elit guruplar.
Fazla lafa da gerek yok. Türkiye, Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2022 Yolsuzluk Algı Endeksi'nde 180 ülke arasında 101. Sırada.
2013'ten bu yana 48 basamak gerileyerek son 10 yılda en düşük puanını almış. Kim, kendine ne pay çıkarır bilmem ama Allah (c.c) katında herkesin payı da bellidir ve de bildirilmiştir.
"Kim, emanete hıyanet ederse (ganimet veya kamu malından aşırırsa), kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir." (Al-i İmran 161).
Ebu Humeyd es-Sâidi (r.a.)'den rivayet edilen bir hadise göre Resulullah (s.a.v) Ezd kabilesinden İbnü'l-Ütbiyye'yi zekât toplamakla görevlendirmiş, bu zatın daha sonra bazı mallarla gelip Hz. Peygamber (s.a.v)'e:
"Şunlar size ait, bunlar da bana hediye olarak verildi" demesi üzerine Resulullah'ın minbere çıkıp;
"Benim (zekât toplamak için) gönderdiğim bir memura ne oluyor ki, "Şunlar sizin, şunlar da bana hediye edildi" diyebiliyor. Dikkat edin, bu kişi evinde otursaydı, kendisine hediye verilir miydi?
Muhammed'i, kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, sizden her kim bu (devlet) malından alırsa, mutlaka onu boynunda taşır olduğu hâlde kıyamet günü gelecektir…" (Buhari, Hiyel, 15; Cuma, 29)
Yine Allah (c.c) Bakara süresinde bizlere birbirimizin mallarını haksız yere yemememizi emrederek şöyle buyurmuştur; "Bir de aranızda mallarınızı batıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günah ile yemek için, o malları hakimlere rüşvet olarak vermeyin." (Bakara 188)
Devlet malından bir iğne aşıranın namazını kılmayan alemlere rahmet Hz. Muhammed'den (s.a.a) birkaç örnek verelim:
"Kim devlet-millet malından aşıran bir kimseyi saklar, himaye ederse; o da onun gibidir" (Ebu Davud, Cihad, 15-135/2716).
"Öyle bir zaman gelecek ki o zaman şu üç şeyden daha kıymetli bir şey olmayacaktır: Helal para, can u gönülden arkadaşlık yapılacak bir kardeş ve kendisiyle amel edilecek bir sünnet." (Heysemî, I, 172)
"Öyle bir zaman gelecek ki, kişi helâlden mi haramdan mı kazandığına aldırmayacak!" (Buharî, Büyû; 7)
"Öyle bir zaman gelecek ki bütün insanlar ribâ ile iş yapacak. Ondan sakınanlar dahi tozuna bulaşmak durumunda kalacaklar." (Nesâî, Büyû 2; İbnu Mâce, Ticârât 58; İbn Hanbel, Müsned, IV, 494; Beyhakî Sünen, IV, 275)
"Ben sizin dünya hırsıyla birbirinizle kapışmanızdan, birbirinizi katletmenizden ve sizden öncekiler gibi helâk olup gitmenizden korkuyorum." (Müslim, Fezâil 31)
Adiyy bin Amîre el-Kindî'den rivayet edildiğine göre "Ben, Resulullah'in şöyle söylediğini işittim." demiştir.
"Sizden herhangi bir kimseyi memur tayin ettiğimizde, o bizden bir iğneyi veya iğneden daha değersiz bir şeyi gizleyecek olursa bu bir hıyanettir. Kıyamet gününde onunla gelir." (Müslim: 1833)
"Allah bir millete gazap ettiğinde yere batırma ve suret değiştirme azabını vermese de, pahalılık onları ezer. Yağmurlar yağmaz olur. Kötüleri idareyi ele geçirir." (İbn-i Asâkir)
Sahaya bakın. Ne gördünüz?
- ÖMER SAY/ Vah ki yurdum evladına vah, vah ki Türk'ün devletine vah... / 23.11.2024
- MELEK KERESTECİ: Kerbela’dan çıkarılacak dersler / 24.07.2024
- MERVE ZIVALI: Yüreklerimize dokunan kahramanlar / 17.05.2024
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -2- ‘Türklere yapılan soykrımı’ anlatan haritanın hikâyesidir / 24.04.2024
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -1- ‘Zeytun’a Ağıt’ olayının gözyaşı hikâyesidir / 23.04.2024
- HİLMİ SALBAŞ: Neden Bağımsız Türkiye Partisi / 25.03.2024
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023