Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türü
Prostat kanseri, erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanser türü olarak biliniyor. Bazı ülkelerde ise en yaygın kanser türü olarak ilk sırada yer alabiliyor
23.09.2024 17:57:00
Yenal Arman
Yenal Arman
Prostat kanseri, erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanser türü olarak biliniyor. Bazı ülkelerde ise en yaygın kanser türü olarak ilk sırada yer alabiliyor. Erken evrelerde belirti vermeyen bu hastalık, ilerleyen dönemlerde idrarda kanama, sık tuvalete gitme, idrar yaparken zorlanma, kemik ve bel ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterebiliyor.
Prostat kanserinde temel risk faktörleri arasında aile öyküsü ve etnik köken önemli bir yer tutuyor. Araştırmalar, üç veya daha fazla akrabasında kanser görülen ya da iki akrabasında 55 yaş ve altında erken başlangıçlı kanser olan bireylerde kalıtsal geçişin göstergesi olduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle, ailesinde prostat kanseri hikayesi olan erkeklerin 45 yaşından önce tarama yaptırmaları öneriliyor. Babasında prostat kanseri olanlarda risk iki kat, baba ve kardeşinde olanlarda beş kat, birinci derece üç akrabasında prostat kanseri olanlarda ise risk 17 kat artıyor. Genetik çalışmalarda BRCA1, BRCA2, CHEK2, ATM, MLH, TP53, HOXB13 gibi genlerde mutasyon tespit edilmiştir. Ayrıca, ailesinde kolorektal kanser, meme ve over kanseri olan bireylerde de risk artmaktadır.
Prostat kanseri, yaşla birlikte artan bir hastalıktır ve ortalama tanı yaşı 65'tir. Ancak aile hikayesi olan bireylerde bu yaş daha erken olabilir. Yaşlı nüfusun fazla olduğu ülkelerde görülme oranı daha yüksektir. Metabolik sendromlu bireylerde, hipertansiyonu olanlarda ve bel çevresi 102 cm üzerinde olan kişilerde prostat kanseri riski artmaktadır. Obez bireylerde prostat kanseri gelişme riski ve kansere bağlı ölüm oranları daha fazladır. Yüksek düzeyde D vitamini takviyesi alınmaması, özellikle 50 yaşın üzerinde 70 nmol/L plazma düzeyinin aşılmaması önerilmektedir. İşlenmiş et veya kırmızı et tüketiminin aşırı olması da potansiyel riski artırmaktadır.
Domates, soya, vitamin E ve selenyum gibi gıdaların prostat kanseri riskini azalttığına dair yayınlar mevcut olmakla birlikte, bazı çalışmalarda bu gıdaların plaseboya eşdeğer olduğu bulunmuştur. Prostat kanseri genellikle erken dönemde belirti vermeyebilir, ancak hastalık ilerledikçe idrarda kanama, sık tuvalete gitme, idrara çıkarken zorlanma, kemik ve bel ağrısı gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Bazen prostat kanseri, prostat büyümesi semptomları ile de kendini gösterebilir. Bu belirtiler arasında gece tuvalete gitme, ıkınarak idrara çıkma, idrarını tam boşaltamama hissi, çatallı işeme, idrara çıktıktan sonra tekrar tuvalete gitme isteği, ani sıkışma hissi ve ara ara idrar kaçırma gibi non-spesifik semptomlar da görülebilmektedir.
Prostat kanseri hakkında farkındalık yaratmak ve erken teşhisin önemini vurgulamak, hastalığın tedavi edilebilirliğini artırmak açısından büyük önem taşımaktadır.
Prostat kanserinde temel risk faktörleri arasında aile öyküsü ve etnik köken önemli bir yer tutuyor. Araştırmalar, üç veya daha fazla akrabasında kanser görülen ya da iki akrabasında 55 yaş ve altında erken başlangıçlı kanser olan bireylerde kalıtsal geçişin göstergesi olduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle, ailesinde prostat kanseri hikayesi olan erkeklerin 45 yaşından önce tarama yaptırmaları öneriliyor. Babasında prostat kanseri olanlarda risk iki kat, baba ve kardeşinde olanlarda beş kat, birinci derece üç akrabasında prostat kanseri olanlarda ise risk 17 kat artıyor. Genetik çalışmalarda BRCA1, BRCA2, CHEK2, ATM, MLH, TP53, HOXB13 gibi genlerde mutasyon tespit edilmiştir. Ayrıca, ailesinde kolorektal kanser, meme ve over kanseri olan bireylerde de risk artmaktadır.
Prostat kanseri, yaşla birlikte artan bir hastalıktır ve ortalama tanı yaşı 65'tir. Ancak aile hikayesi olan bireylerde bu yaş daha erken olabilir. Yaşlı nüfusun fazla olduğu ülkelerde görülme oranı daha yüksektir. Metabolik sendromlu bireylerde, hipertansiyonu olanlarda ve bel çevresi 102 cm üzerinde olan kişilerde prostat kanseri riski artmaktadır. Obez bireylerde prostat kanseri gelişme riski ve kansere bağlı ölüm oranları daha fazladır. Yüksek düzeyde D vitamini takviyesi alınmaması, özellikle 50 yaşın üzerinde 70 nmol/L plazma düzeyinin aşılmaması önerilmektedir. İşlenmiş et veya kırmızı et tüketiminin aşırı olması da potansiyel riski artırmaktadır.
Domates, soya, vitamin E ve selenyum gibi gıdaların prostat kanseri riskini azalttığına dair yayınlar mevcut olmakla birlikte, bazı çalışmalarda bu gıdaların plaseboya eşdeğer olduğu bulunmuştur. Prostat kanseri genellikle erken dönemde belirti vermeyebilir, ancak hastalık ilerledikçe idrarda kanama, sık tuvalete gitme, idrara çıkarken zorlanma, kemik ve bel ağrısı gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Bazen prostat kanseri, prostat büyümesi semptomları ile de kendini gösterebilir. Bu belirtiler arasında gece tuvalete gitme, ıkınarak idrara çıkma, idrarını tam boşaltamama hissi, çatallı işeme, idrara çıktıktan sonra tekrar tuvalete gitme isteği, ani sıkışma hissi ve ara ara idrar kaçırma gibi non-spesifik semptomlar da görülebilmektedir.
Prostat kanseri hakkında farkındalık yaratmak ve erken teşhisin önemini vurgulamak, hastalığın tedavi edilebilirliğini artırmak açısından büyük önem taşımaktadır.