Türkiye Havayolları Pilotları Derneği 2. Başkanı ve THY pilotu Tuna Gürel, bir pilotun, yolcu ve personelin can güvenliğinden, tek bir bagajın uçağa alınmasına kadar her konudan sorumlu olduğunu belirtti.
Gürel, pilotun yorgun olmasından, bir bilgi eksikliğine ve hava koşullarına, her şeyin uçuşta risk faktörü oluşturduğunu ve bunların da sürekli stres yarattığını vurguladı.
Havacılığın çok özel dikkat isteyen bir iş olduğunu dolayısıyla ruhve beden sağlığının çok önemi bulunduğunu vurgulayan Gürel, pilotluğundünyada sürekli eğitim gerektiren doktorluk dışındaki ikinci meslek olduğunu ifade etti.
Uçuş güvenliği açısından dünya havacılık uzmanlarının üzerinde çalıştığı konulardan "kabine kamera konulması" ve "her gelişmenin yerden gözlenmesi" uygulamasının önemine değinen Gürel, şunları söyledi:
"Türkiye'de uçuş güvenliği konusunda oldukça yüksek bir standart yakalanmıştır. Personel iyi eğitimlidir, yeterli personel vardır. Ama zinciri ne kadar kuvvetli yaparsanız yapın, o zincir en zayıf halkası kadar kuvvetlidir. Bir valiz x-ray cihazından geçerken, personelin bir anlık boş bulunması bile zinciri koparır."
"Kokpitin kilitlenmesi bir fantezi"
En büyük riskin kötü niyetli kişinin uçağa girmiş olması olduğunu belirten Gürel, şöyle devam etti:
"Kokpitin kilitlenmesinin hiçbir faydası yok. Şimdi fantezi fikirler çıkıyor ortaya, 'kokpit kapısını zırhlı kapı yapalım, kurşun geçirmez olsun' şeklinde... Ama bir kişi diyelim yolcuların bulunduğu yeri ele geçirdi. İnterfonu açtı ve pilota, 'kabindeki bütün yolcular ele geçirildi. Kapıyı açıp isteklerimi yapmazsanız birer birer vurmaya başlıyorum' dedi. Ne yapacaksınız kapı kilitli mi duracak?"
ABD'deki teröristler uzman
ABD'deki saldırılarda teröristlerin uçuş konusunda çok deneyimli olduğuna da değinen Gürel, şunları kaydetti: "Yapılan manevra oldukça uzmanlık isteyen bir manevra. Yere 300 metre mesafeye kadar alçalıyor. Uçağı 35-40 derece yatırıp, 80'inci kata denk getirerek çarpıyor. Biz bile 30 yıllık uçucuyuz aramızda konuşurken çok profesyonelce olduğunda birleştik. 6-7 aylık bir eğitimle olacak şey değil. Normal eğitim 1,5 yıldır. Bunun üzerine kullandıkları uçak da çok kapsamlı. Bu uçağı en ince noktalarına kadar kullanacak bir eğitim de görmüşler."
Hala bilinçlendirilemeyen yolcular
THY Pilotu Altay Yıldırım da, tüm çabalarına karşın hala bilinçlendiremedikleri kimi yolcuların, dizüstü bilgisayar, cep telefonu benzeri elektronik aletleri kullanmalarının da bazen uçağın düşmesine neden olabilecek ciddi bir risk faktörü olduğunu belirtti.
Pilotların sorunlarına da değinen Yıldırım, "Evet uluslararası havacılık kurallarının hepsine uyuyoruz. Şu kadar uçacaksın, şu şartlarda uçacaksın. Şartlar Alman, Fransız, İngiliz pilotlarla aynı. Ama Türkiye'deki şartlar Almanya'daki gibi mi? ABD'deki şartlar Türkiye'de var mı? Trafik olsun, sosyal yaşam olsun. Ama aynı görevi yapıyoruz" diye konuştu.
Eksiklerimiz var
Türkiye'de uçuş güvenliğinin mevcut olduğunu, ancak bunun yeterli sayılmaması gerektiğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Uluslararası normlara uygun tarzda denetim yapılıyor ama Türkiye'deki diğer şeylerdeki mukayeseleri yaparsak eksiklikler bu alanda da var tabii. Anormal bir eksiklik demeyeceğim ama yine de güvenlik konusunda bir eksiklik var. Sivil havacılıkla ilgili derneğimizin de çalışmalarına katıldığı yeni bir kanun hazırlanıyor. Önemli olan şu, meydanların tek bir otorite tarafından yönetilmesi... Bu kanun gerçekleşirse, hava meydanları tek otoriteye bağlanacak ve bu meydanların güvenliğini son derece artıracak."
Gürel, pilotun yorgun olmasından, bir bilgi eksikliğine ve hava koşullarına, her şeyin uçuşta risk faktörü oluşturduğunu ve bunların da sürekli stres yarattığını vurguladı.
Havacılığın çok özel dikkat isteyen bir iş olduğunu dolayısıyla ruhve beden sağlığının çok önemi bulunduğunu vurgulayan Gürel, pilotluğundünyada sürekli eğitim gerektiren doktorluk dışındaki ikinci meslek olduğunu ifade etti.
Uçuş güvenliği açısından dünya havacılık uzmanlarının üzerinde çalıştığı konulardan "kabine kamera konulması" ve "her gelişmenin yerden gözlenmesi" uygulamasının önemine değinen Gürel, şunları söyledi:
"Türkiye'de uçuş güvenliği konusunda oldukça yüksek bir standart yakalanmıştır. Personel iyi eğitimlidir, yeterli personel vardır. Ama zinciri ne kadar kuvvetli yaparsanız yapın, o zincir en zayıf halkası kadar kuvvetlidir. Bir valiz x-ray cihazından geçerken, personelin bir anlık boş bulunması bile zinciri koparır."
"Kokpitin kilitlenmesi bir fantezi"
En büyük riskin kötü niyetli kişinin uçağa girmiş olması olduğunu belirten Gürel, şöyle devam etti:
"Kokpitin kilitlenmesinin hiçbir faydası yok. Şimdi fantezi fikirler çıkıyor ortaya, 'kokpit kapısını zırhlı kapı yapalım, kurşun geçirmez olsun' şeklinde... Ama bir kişi diyelim yolcuların bulunduğu yeri ele geçirdi. İnterfonu açtı ve pilota, 'kabindeki bütün yolcular ele geçirildi. Kapıyı açıp isteklerimi yapmazsanız birer birer vurmaya başlıyorum' dedi. Ne yapacaksınız kapı kilitli mi duracak?"
ABD'deki teröristler uzman
ABD'deki saldırılarda teröristlerin uçuş konusunda çok deneyimli olduğuna da değinen Gürel, şunları kaydetti: "Yapılan manevra oldukça uzmanlık isteyen bir manevra. Yere 300 metre mesafeye kadar alçalıyor. Uçağı 35-40 derece yatırıp, 80'inci kata denk getirerek çarpıyor. Biz bile 30 yıllık uçucuyuz aramızda konuşurken çok profesyonelce olduğunda birleştik. 6-7 aylık bir eğitimle olacak şey değil. Normal eğitim 1,5 yıldır. Bunun üzerine kullandıkları uçak da çok kapsamlı. Bu uçağı en ince noktalarına kadar kullanacak bir eğitim de görmüşler."
Hala bilinçlendirilemeyen yolcular
THY Pilotu Altay Yıldırım da, tüm çabalarına karşın hala bilinçlendiremedikleri kimi yolcuların, dizüstü bilgisayar, cep telefonu benzeri elektronik aletleri kullanmalarının da bazen uçağın düşmesine neden olabilecek ciddi bir risk faktörü olduğunu belirtti.
Pilotların sorunlarına da değinen Yıldırım, "Evet uluslararası havacılık kurallarının hepsine uyuyoruz. Şu kadar uçacaksın, şu şartlarda uçacaksın. Şartlar Alman, Fransız, İngiliz pilotlarla aynı. Ama Türkiye'deki şartlar Almanya'daki gibi mi? ABD'deki şartlar Türkiye'de var mı? Trafik olsun, sosyal yaşam olsun. Ama aynı görevi yapıyoruz" diye konuştu.
Eksiklerimiz var
Türkiye'de uçuş güvenliğinin mevcut olduğunu, ancak bunun yeterli sayılmaması gerektiğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Uluslararası normlara uygun tarzda denetim yapılıyor ama Türkiye'deki diğer şeylerdeki mukayeseleri yaparsak eksiklikler bu alanda da var tabii. Anormal bir eksiklik demeyeceğim ama yine de güvenlik konusunda bir eksiklik var. Sivil havacılıkla ilgili derneğimizin de çalışmalarına katıldığı yeni bir kanun hazırlanıyor. Önemli olan şu, meydanların tek bir otorite tarafından yönetilmesi... Bu kanun gerçekleşirse, hava meydanları tek otoriteye bağlanacak ve bu meydanların güvenliğini son derece artıracak."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.