Dünyanın en güzel varlıkları anneler için beslenen duygular tarih boyunca öykülere, romanlara, şiirlere, şarkılara konu olmuş. Türk Edebiyat'ında yer alan anne konulu öykülerin bir bölümü de "Benim Annem Güzel Annem-Seçilmiş Anne Öyküleri" adlı antoloji kitabında toplandı.
Yazar Necati Güngör tarafından hazırlanan ve yıl içinde Bulut Yayınları tarafından çıkarılan antoloji kitabında, Ahmet Rasim, HalideEdip Adıvar gibi Türk Edebiyatı'nın ünlülerinin öykülerinin bulunduğu 38 yazar tarafından kaleme alınan anne öyküleri derlendi.
"Seçilmiş Anne Öyküleri" antolojisini hazırlayan Güngör, 1864'ten 1949'a kadar uzanan bir dönemin insanlarının anneleri anlattığını belirttiği önsözünde, şunları kaydediyor:
"Dünyadaki bütün anneler, hikayeleri yazılacak, şiirlere, şarkılara konu olacak kadınlardır. Annelik karşılığı ödenmez bir olgudur. Annelikte emek vardır, özveri vardır, hepsinden önemlisi sevgi vardır. Anne, çocuğuna sütünü verirken, sevgisini de verir; bir çocuğu asıl besleyen, yaşama bağlayan o sevgidir! Ana bir sevgi kaynağıdır..."
Ahmet Rasim'den...
Yatılı okulda okuyan bir çocuğunun yaşadıklarını anlatan Ahmet Rasim'in "Ana Özlemi" adlı öyküsündeki, şu duygusal ifadeler dikkatçekiyor:
"Ana!...Bu his pek yırtıcı, pek vahşi. Beni eziyor. Beni sevindiriyor. Fakat yanımda değil. Okuduğum kitapta ana kelimesini görür görmez titrer, derhal yanımdaki çocukla ana hakkında söze başlardım. O da benim gibi, o da anasını seviyor. Görmek, boynuna sarılmak, ağlayarak öpmek, başını göğsüne dayayarak onu gücendirmek istiyor. Ah! Bilseniz bu ortak sevgine kadar dokunaklıdır..."
Ana gibi yâr
Halide Edip Adıvar'ın "Ana Hisleri' adlı öyküsünde, üvey kızının ölen annesinin yerini almaya çalışan üvey annenin, yaşadığı karmaşık hislerini şöyle anlatıyor:
"...Çoktan toprak olmuş bir kadının yerini tutmanın bir kabahat olmadığını ona nasıl anlatabilirdim. Bazen bu evden, bu büyük gözlü mahzun çocuktan kaçmak, onun anacığının mukaddes hayalini rencide etmemek isterdim. Bazen de benim yerime gelecek bir kadının onun ince kederini, ana yoksulluğundan bütün etrafına yerleşen mağmum, çekingen durgunluğunu anlayamayarak onu rencide etmesi ihtimalini düşünür, o vakit onu anlayışsız ellere, insafsız tesadüfe tevdi etmeye kıyamazdım..."
Hepimizin annesi gibi...
Necati Cumalı da, "Annemin Yüzü" öyküsü kahramanına annesini şöyle tanımlatıyor:
"Tam bir halk kadınıydı annem. Güçlü kuvvetli sağlam yapısı, her işe yatkın iri kemikli, hünerli elleriyle halkımızın eli öpülesi sayısız çalışkan analarından biriydi. Bolluk günümüzde de, darlık günümüzde de evin hiçbir işi yoktu ki, bir ucundan o tutmuş olmasın. Çamaşırımıza, yatak yorganımıza, yemeğimize el sürdürmezdi. Kolay kolay kimseden yardım istemez, buyurmaktan hoşlanmaz, kimseyi horlamazdı. Kapımızdan hiçbir yoksulu boş döndürdüğünü görmemiştik. Evimizde hepimizden erken kalkan, hepimizden geç yatan oydu. Birgün olsun güneş doğduktan sonra yatakta kalmamıştı. Gece bir yandan bir yana dönecek olsak, mırıldansak, uyanıp kulak veren, açılırsak üstümüzü örten oydu. Hep tertemiz söküksüz gezdirdi. Kimsenin önünde utandırmadı bizi..."
Yazar Necati Güngör tarafından hazırlanan ve yıl içinde Bulut Yayınları tarafından çıkarılan antoloji kitabında, Ahmet Rasim, HalideEdip Adıvar gibi Türk Edebiyatı'nın ünlülerinin öykülerinin bulunduğu 38 yazar tarafından kaleme alınan anne öyküleri derlendi.
"Seçilmiş Anne Öyküleri" antolojisini hazırlayan Güngör, 1864'ten 1949'a kadar uzanan bir dönemin insanlarının anneleri anlattığını belirttiği önsözünde, şunları kaydediyor:
"Dünyadaki bütün anneler, hikayeleri yazılacak, şiirlere, şarkılara konu olacak kadınlardır. Annelik karşılığı ödenmez bir olgudur. Annelikte emek vardır, özveri vardır, hepsinden önemlisi sevgi vardır. Anne, çocuğuna sütünü verirken, sevgisini de verir; bir çocuğu asıl besleyen, yaşama bağlayan o sevgidir! Ana bir sevgi kaynağıdır..."
Ahmet Rasim'den...
Yatılı okulda okuyan bir çocuğunun yaşadıklarını anlatan Ahmet Rasim'in "Ana Özlemi" adlı öyküsündeki, şu duygusal ifadeler dikkatçekiyor:
"Ana!...Bu his pek yırtıcı, pek vahşi. Beni eziyor. Beni sevindiriyor. Fakat yanımda değil. Okuduğum kitapta ana kelimesini görür görmez titrer, derhal yanımdaki çocukla ana hakkında söze başlardım. O da benim gibi, o da anasını seviyor. Görmek, boynuna sarılmak, ağlayarak öpmek, başını göğsüne dayayarak onu gücendirmek istiyor. Ah! Bilseniz bu ortak sevgine kadar dokunaklıdır..."
Ana gibi yâr
Halide Edip Adıvar'ın "Ana Hisleri' adlı öyküsünde, üvey kızının ölen annesinin yerini almaya çalışan üvey annenin, yaşadığı karmaşık hislerini şöyle anlatıyor:
"...Çoktan toprak olmuş bir kadının yerini tutmanın bir kabahat olmadığını ona nasıl anlatabilirdim. Bazen bu evden, bu büyük gözlü mahzun çocuktan kaçmak, onun anacığının mukaddes hayalini rencide etmemek isterdim. Bazen de benim yerime gelecek bir kadının onun ince kederini, ana yoksulluğundan bütün etrafına yerleşen mağmum, çekingen durgunluğunu anlayamayarak onu rencide etmesi ihtimalini düşünür, o vakit onu anlayışsız ellere, insafsız tesadüfe tevdi etmeye kıyamazdım..."
Hepimizin annesi gibi...
Necati Cumalı da, "Annemin Yüzü" öyküsü kahramanına annesini şöyle tanımlatıyor:
"Tam bir halk kadınıydı annem. Güçlü kuvvetli sağlam yapısı, her işe yatkın iri kemikli, hünerli elleriyle halkımızın eli öpülesi sayısız çalışkan analarından biriydi. Bolluk günümüzde de, darlık günümüzde de evin hiçbir işi yoktu ki, bir ucundan o tutmuş olmasın. Çamaşırımıza, yatak yorganımıza, yemeğimize el sürdürmezdi. Kolay kolay kimseden yardım istemez, buyurmaktan hoşlanmaz, kimseyi horlamazdı. Kapımızdan hiçbir yoksulu boş döndürdüğünü görmemiştik. Evimizde hepimizden erken kalkan, hepimizden geç yatan oydu. Birgün olsun güneş doğduktan sonra yatakta kalmamıştı. Gece bir yandan bir yana dönecek olsak, mırıldansak, uyanıp kulak veren, açılırsak üstümüzü örten oydu. Hep tertemiz söküksüz gezdirdi. Kimsenin önünde utandırmadı bizi..."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.