1882 yılında çalışmaya başlayan Düyun-u Umumiye, İmparatorluğun mali haklarını zedeleyen, hükümranlık haklarına gölge düşüren ve mali yapıyı tasarrufu altına alan uluslararası bir yönetim biçimiydi. Adeta, devlet içinde devletti...
Osmanlı'da en nihayetinde 1874-1875 yıllarında bütçe dengesi tamamen bozulmuş, gelirler borç faizlerini bile karşılayamaz olmuştu. Bunun neticesinde 30 Ekim 1875 tarihinde "Ramazan Kararnamesi" ile maliyenin iflası ve borçların ödenmesi ile ilgili bir plân ilan edilmiştir. Nisan 1876 tarihinden sonra ise borç geri ödemeleri tamamen durdurulmuştur?
Ve, Osmanlı maliyesi yabancıların kontrolünde?1876-1881 yılları arasında Osmanlı Devleti'nin borçların ödenmesiyle ilgili mali sistemi düzenleyici çalışma yapamaması sonrasında, alacaklı devletlerin ve bankerlerin yoğun baskı ve lobileri neticesinde çeşitli müzakereler yapılmıştır. Bankerler, alacaklarına karşılık 6 temel ürün konusunda ayrıcalık taleplerini Osmanlı'ya dayattılar. Bankerlere "Rüsûm-i Sitte" namıyla "İpek, damga, deniz ürünleri, tekel mamülleri, tuz ve tütün" konusunda imtiyazlar tanındı (22 Kasım 1879); devletin 10 yıllık en stratejik vergileri bu bankerlere bırakıldı. Rusûm-i sitte vergilerinin tamamı iç borca gidince bu kez, "borçlanma oyununun yabancı aktörleri" devreye girer. 20 Aralık 1881 (28 Muharrem 1299) tarihinde açıklanan "Muharrem Nizamnamesi" ile dış borçların ödenmesi için devletin iktisadi faaliyetlerinin yönetimi yabancıların kontrolüne verilmiştir?Kararnameye göre, borçların ödenmesi adına, devletin tüm iktisadi faaliyetlerini yabancılar adına kontrol etmek amacıyla "Uluslararası Haciz İdaresi" (Düyûn-u Umumîye) kurulmuştur. Bu uygulama neticesinde Osmanlı Devleti, ekonomik olarak bağımsızlığını kaybetmiştir.
Düyûn-u Umûmîye: Devlet içinde devlet1882 yılında çalışmaya başlayan Düyun-u Umumiye, İmparatorluğun mali haklarını zedeleyen, hükümranlık haklarına gölge düşüren ve mali yapıyı tasarrufu altına alan uluslararası bir yönetim biçimiydi. Adeta, devlet içinde devletti... Bu idare, kendi memurlarını dilediği gibi atama selahiyetini haiz idi. Nitekim, Düyun idaresi 5000 kişilik bir kadro oluşturdu. Bu sayı 1912 yılında 9000 kişiyi bulmuştur. Konsey, başlangıçta yalnız kendisine ait vergileri toplarken, daha sonra bir takım sınai ve ticari yatırımlara da girmeye başladı. Böylece Osmanlı Devleti'nin ekonomik iflası ve yabancı egemenliğine geçişi daha da hızlanmış oldu.
Osmanlı'yı borçlanmaya alıştırdılarTipik bir gösterge olarak Osmanlı Devleti'nin mali denetimine ilişkin şu örneği verebiliriz: 1910-1912 yıllarında Osmanlı Maliye Nezareti'nde 5500 memur çalışırken, Düyûn-u Umumîye emrinde 9000 memur çalışmakta idi. Bütün devlet gelirlerinin % 31,5'i bu kuruluş tarafından tahsil edilmekte idi. Düyun idaresine gelen gelirler, devletin zaten pek artmış olan bütçesinin durumunu daha da ağırlaştırmaktaydı. Düyûn-u Umumîye memurları "Devlet memuru" sayılmakta, devletten bağımsız oldukları halde emekli maaşı almaktaydılar. Hatta Düyun bünyesinde çalışan yabancılara dahi yine devlet hesabına emekli maaşı vermek için ayrıca bir sandık kurulmuştu. Bu durum, dünyanın hiçbir yerinde görülmemişti.
Osmanlı topraklarında ecnebi maden şirketleriDüyun idaresinin kurulması son dönem Osmanlı tarihi için önemli bir dönüm noktası olarak telakki edilebilir. Bu idare Osmanlı gelirlerini devlet içinde devlet misali topluyor, hissedarlarına dağıtıyordu. Bu idare sayesinde verdiklerini geri alacaklarından emin olan Avrupalı sermaye çevreleri, Osmanlı Devleti'ni yeniden borçlanmaya özendirmeye, bunun için fırsatlar oluşturmaya başladılar. Bu idarenin kuruluşundan sonra Osmanlı ekonomisinin gittikçe genişleyen bir alanı yavaş yavaş yabancı denetimi altına girmiş ve bu Osmanlı hazinesini değil, yabancı vergi sahiplerini güçlendirmeye başlamıştır. Bu idarede çalışan binlerce personel, Osmanlı şehir ve köylerine yayılarak Paris, Londra ve Berlin'deki kupon sahipleri adına vergi toplamaktaydılar... Islahat Fermanı maddeleri ile benzerlik"Sosyal Devlet-Milli Devlet" adlı eserinde Prof. Dr. Haydar Baş, şu tespitlerde bulunur: "Osmanlı'nın, borç alması ile sadece vergilerine el konulmadı; borç veren sömürgeci güçler, Osmanlı'nın bütün idaresine karışmakta, onun parçalanmasına zemin hazırlayan yasaları tek tek ona aldırmakta idiler. İlk borç alındıktan 2 yıl sonra Ali Paşa hükümeti döneminde, İngiliz ve Fransızlarla beraber hazırlanan 1856 Islahat Fermanı maddeleri, yakından incelendiğinde, günümüzün Avrupa Birliği İlerleme Raporları ve IMF talimatları ile olan benzerliği dikkatleri çekecektir".Yarın: ABD küresel bir imparatorluk peşinde
Osmanlı'da en nihayetinde 1874-1875 yıllarında bütçe dengesi tamamen bozulmuş, gelirler borç faizlerini bile karşılayamaz olmuştu. Bunun neticesinde 30 Ekim 1875 tarihinde "Ramazan Kararnamesi" ile maliyenin iflası ve borçların ödenmesi ile ilgili bir plân ilan edilmiştir. Nisan 1876 tarihinden sonra ise borç geri ödemeleri tamamen durdurulmuştur?
Ve, Osmanlı maliyesi yabancıların kontrolünde?1876-1881 yılları arasında Osmanlı Devleti'nin borçların ödenmesiyle ilgili mali sistemi düzenleyici çalışma yapamaması sonrasında, alacaklı devletlerin ve bankerlerin yoğun baskı ve lobileri neticesinde çeşitli müzakereler yapılmıştır. Bankerler, alacaklarına karşılık 6 temel ürün konusunda ayrıcalık taleplerini Osmanlı'ya dayattılar. Bankerlere "Rüsûm-i Sitte" namıyla "İpek, damga, deniz ürünleri, tekel mamülleri, tuz ve tütün" konusunda imtiyazlar tanındı (22 Kasım 1879); devletin 10 yıllık en stratejik vergileri bu bankerlere bırakıldı. Rusûm-i sitte vergilerinin tamamı iç borca gidince bu kez, "borçlanma oyununun yabancı aktörleri" devreye girer. 20 Aralık 1881 (28 Muharrem 1299) tarihinde açıklanan "Muharrem Nizamnamesi" ile dış borçların ödenmesi için devletin iktisadi faaliyetlerinin yönetimi yabancıların kontrolüne verilmiştir?Kararnameye göre, borçların ödenmesi adına, devletin tüm iktisadi faaliyetlerini yabancılar adına kontrol etmek amacıyla "Uluslararası Haciz İdaresi" (Düyûn-u Umumîye) kurulmuştur. Bu uygulama neticesinde Osmanlı Devleti, ekonomik olarak bağımsızlığını kaybetmiştir.
Düyûn-u Umûmîye: Devlet içinde devlet1882 yılında çalışmaya başlayan Düyun-u Umumiye, İmparatorluğun mali haklarını zedeleyen, hükümranlık haklarına gölge düşüren ve mali yapıyı tasarrufu altına alan uluslararası bir yönetim biçimiydi. Adeta, devlet içinde devletti... Bu idare, kendi memurlarını dilediği gibi atama selahiyetini haiz idi. Nitekim, Düyun idaresi 5000 kişilik bir kadro oluşturdu. Bu sayı 1912 yılında 9000 kişiyi bulmuştur. Konsey, başlangıçta yalnız kendisine ait vergileri toplarken, daha sonra bir takım sınai ve ticari yatırımlara da girmeye başladı. Böylece Osmanlı Devleti'nin ekonomik iflası ve yabancı egemenliğine geçişi daha da hızlanmış oldu.
Osmanlı'yı borçlanmaya alıştırdılarTipik bir gösterge olarak Osmanlı Devleti'nin mali denetimine ilişkin şu örneği verebiliriz: 1910-1912 yıllarında Osmanlı Maliye Nezareti'nde 5500 memur çalışırken, Düyûn-u Umumîye emrinde 9000 memur çalışmakta idi. Bütün devlet gelirlerinin % 31,5'i bu kuruluş tarafından tahsil edilmekte idi. Düyun idaresine gelen gelirler, devletin zaten pek artmış olan bütçesinin durumunu daha da ağırlaştırmaktaydı. Düyûn-u Umumîye memurları "Devlet memuru" sayılmakta, devletten bağımsız oldukları halde emekli maaşı almaktaydılar. Hatta Düyun bünyesinde çalışan yabancılara dahi yine devlet hesabına emekli maaşı vermek için ayrıca bir sandık kurulmuştu. Bu durum, dünyanın hiçbir yerinde görülmemişti.
Osmanlı topraklarında ecnebi maden şirketleriDüyun idaresinin kurulması son dönem Osmanlı tarihi için önemli bir dönüm noktası olarak telakki edilebilir. Bu idare Osmanlı gelirlerini devlet içinde devlet misali topluyor, hissedarlarına dağıtıyordu. Bu idare sayesinde verdiklerini geri alacaklarından emin olan Avrupalı sermaye çevreleri, Osmanlı Devleti'ni yeniden borçlanmaya özendirmeye, bunun için fırsatlar oluşturmaya başladılar. Bu idarenin kuruluşundan sonra Osmanlı ekonomisinin gittikçe genişleyen bir alanı yavaş yavaş yabancı denetimi altına girmiş ve bu Osmanlı hazinesini değil, yabancı vergi sahiplerini güçlendirmeye başlamıştır. Bu idarede çalışan binlerce personel, Osmanlı şehir ve köylerine yayılarak Paris, Londra ve Berlin'deki kupon sahipleri adına vergi toplamaktaydılar... Islahat Fermanı maddeleri ile benzerlik"Sosyal Devlet-Milli Devlet" adlı eserinde Prof. Dr. Haydar Baş, şu tespitlerde bulunur: "Osmanlı'nın, borç alması ile sadece vergilerine el konulmadı; borç veren sömürgeci güçler, Osmanlı'nın bütün idaresine karışmakta, onun parçalanmasına zemin hazırlayan yasaları tek tek ona aldırmakta idiler. İlk borç alındıktan 2 yıl sonra Ali Paşa hükümeti döneminde, İngiliz ve Fransızlarla beraber hazırlanan 1856 Islahat Fermanı maddeleri, yakından incelendiğinde, günümüzün Avrupa Birliği İlerleme Raporları ve IMF talimatları ile olan benzerliği dikkatleri çekecektir".Yarın: ABD küresel bir imparatorluk peşinde
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Oğuz Köroğlu / diğer yazıları
- Nereden geldiğini unutma ki Nereye gideceğini unutmayasın / 22.01.2012
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011