Orucun kefaretiRamazanda mazeretsiz oruç tutmamak haramdır, büyük günahtır. Önce, tutulmayan oruçlar için tevbe edilir. Sonra gününe gün, yani kaç gün tutulmamışsa o kadar gün kaza orucu tutulur. Bir kimse, Ramazan ayında 30 gün oruç tutamasa, tutamadığı gün kadar kaza orucu tutar. Bu oruçlara kefaret gerekmez. Kefaret, oruç tutmamanın değil, niyetli iken Ramazan orucunu kasten bozmanın cezasıdır. Çok yaşlanıp, ölünceye kadar Ramazan orucunu veya kaza oruçlarını tutamayacak ihtiyar ve iyi olmasından ümit kesilen hasta, gizli olarak yiyip içer! Hadis-i şerifte, "Oruç tutamayacak kadar yaşlı veya iyi olmasından ümit kesilen hasta fidye verir" buyuruluyor. Çok yaşlı olup oruç tutamayan kimse, zengin ise, her günün orucu için fidye verir. Fakir olan fidye vermez, dua eder.Fidye olarak, her gün için bir fıtra miktarı un, hurma veya üzüm verilir. Mesela 30 gün oruç için 53 kg un veya 105 kg hurma veya üzüm verilmesi kâfidir. Yahut bu kadar unun kıymeti kadar altın veya gümüş para, tutulamayan otuz gün orucun fidyesi olarak, bir veya birkaç fakire, Ramazanın başında veya sonunda verilebilir. Fakir, aldığı fidyeyi kendisi kullandığı gibi, başka birine de verebilir. Fidye verdikten sonra, oruç tutabilecek hale gelen kimse, tutamadığı oruçlarını kaza eder.Hastalık, yaşlılık gibi bir özürden dolayı Ramazan orucunu tutamayan zenginin, bu durumu ölünceye kadar devam etse, fakirlere yemek verilmesini vasiyet eder. Velisi de; onun tutamadığı her oruç için, fakire bir fıtra veya değerini verir. Kur'an-ı Kerim'in çeşitli yerlerinde, "Yalnız Allah'a uyun" denmiyor, "Allah'a ve Resulüne uyun" buyuruluyor. Sonra Resulullaha uymak Allah'a uymaktan farklı değildir. Kur'an-ı Kerim'de, "O, [Resulullah] vahyedilenden başkasını söylemez" buyuruluyor (Necm 3). Bu âyet-i kerime, Peygamber efendimizin din hakkında bildirdiklerinin Allahü teâlânın vahyettiğinden başka olmadığını bildirmektedir. Ayrıca, "Peygamber size neyi verdiyse [neyi emretmişse] onu alın, neyi yasakladıysa ondan da sakının" buyurulmaktadır (Haşr 7).Demek ki Allahü teâlânın Kur'an-ı Kerim'de açıkça bildirmediği hususlar var ki, "Peygamberin emrettiklerini yapın, yasakladıklarından sakının" buyuruluyor. Mesela namazları nasıl kılacağımızı Kur'an'dan bulamayız. Kaç rekat olduğunu da bulamayız. Hangi rekatta neleri okuyacağımızı da bulamayız. Yanılırsak, ne yapacağımızı da bulamayız. Nerede buluruz? Peygamber efendimiz namazı nasıl kılmışsa öyle kılarız. Hangi rekatlarda neleri okumuşsa veya neleri okuyun buyurmuşsa öyle yaparız. Yanılma secdesini de Onun bildirdiği gibi yaparız. Orucu bozan ve bozmayan çok şey vardır. İğne orucu bozar mı, hayz halinde oruç tutmak gerekir mi? Orucun farzları nelerdir? Bunları Peygamber efendimizden öğreniriz. Biz Peygamber efendimizin emrine uyarsak, başka bir kitaptan mı okumuş oluruz? Sünnetler Kur'andan başka değildir. Allahü teâlâ, Resule uymamızı emrediyor. Allah'ın bu emrine uymamız niye anormal karşılanır ki?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.