Ormanlar göz göre göre yandı
Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır; Manavgat, Akseki, Gündoğmuş ve Serik ilçelerini kaplayan orman yangınlarında binlerce yıllık orman habitatını ve yılların emeği tarım alanlarını kaybettiklerini belirterek, Orman Bakanlığı’nın 2004’te hazırladığı rapora işaret ederek, felaketin göz göre göre geldiğini söyledi.
25.08.2021 17:30:00





AHMET TURAN YİĞİT / DETAY HABER
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ağustos ayı Meclis toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında çevrimiçi yapıldı. ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Antalya'nın tarihte görülmemiş yangın felaketi yaşadığına işaret ederek, "Güneyimiz yanarken kuzeyimiz sele kapıldı. Felaket üstüne felaket yaşadık" dedi.
Manavgat, Akseki, Gündoğmuş ve Serik ilçelerini kaplayan yangında, binlerce yıllık orman habitatını ve yılların emeği tarım alanlarını kaybettiklerini belirten Çandır, yangından 75 bin hektar alanın zarar gördüğünü, bunun 50 bin hektardan fazlasının orman, geri kalan bölümünün ise tarım ve yerleşim alanı olduğunu kaydetti. 2008 yılında yaşanan Manavgat yangınında 20 bin hektar alanın zarar gördüğüne işaret eden Çandır, "13 yıl arayla iki rekor felaket yaşadık. Üstelik bu sefer, öncekinin üç katından fazla bir zararla yaşadık bu felaketi" dedi.
Felaket göz göre göre geldi
Felaketin göz göre göre geldiğini söyleyen Çandır, Orman Bakanlığı'nın 2004'te hazırladığı rapora işaret etti. Çandır, şunları söyledi: "Göz göre göre geldi dememdeki sebep, zamanını bildiğimiz halde yaşamak durumunda kalmamızdır. Deprem gibi bir felaketin zamanını bilmiyoruz ama bu bölgenin yangın zamanını biliyoruz. Üstelik Orman Bakanlığı uzmanları 2004 yılında 'yangın söndürme planı temel esasları: Manavgat örneği' isimli kapsamlı bir rapor hazırlamışlar. Bu rapordan 4 yıl sonra ülkenin en büyük orman yangını bu en riskli bölgede yaşanmış, 13 yıl sonra da bu kez üç katından fazla bir alanla yeni bir rekor kırarak bölgemiz yanmıştır."
Tıbbi aromatik bitkiler de yandı
Manavgat başta olmak üzere yangın felaketi yaşayan Akseki, Gündoğmuş ve Serik ilçelerinin hem özellikli tarımsal üretimleri hem de sahip oldukları tarihsel birikimleriyle Antalya'nın nadide ilçelerinden olduğunu söyleyen Çandır, özellikle doğadan toplanan ve ihracata giden defne, kekik, adaçayı gibi tıbbi aromatik bitkileri ile zeytin ağaçlarının ciddi zarar gördüğüne işaret etti. Manavgat'ın 106 mahallesinin yaklaşık yarısının yangından zarar gördüğünü, 22'sinin ise tamamen yandığını belirten Çandır, "Defne ve kekik gibi tıbbi aromatik bitki varlığı ile özel bir öneme sahip olan Yaylaalan ve Sırtköy mevkileri maalesef yanmıştır" dedi. Çandır, uzmanların bölgenin orman ekosistemi için 60-70 yıla ihtiyacı olduğunu söylediğini belirtti. Bölgenin alageyik varlığının yanı sıra 5 adet ender türe de ev sahipliği yaptığını kaydeden Ali Çandır, uzmanların bölgedeki ekosistemin değişme riskiyle karşı karşıya olduğunu ve avcılığın yasaklanması gerektiğini belirttiğini, bu uyarıdan sonra avcılığın yasaklanmasının doğru bir karar olduğunu söyledi.
Bölgede sel felaketi yaşanabilir
ATB Başkanı Ali Çandır, yangında ağaç varlığını kaybeden bölgenin yoğun bir yağmurla karşılaşması durumunda sel tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu. Çandır, "Önümüzdeki dönemde bölgenin daha önce yaşadığı sel felaketleri de dikkate alınırsa çok daha tehlikeli sel baskınlarına karşı tedbirlerin bugünden alınmaya başlaması gerekmektedir" dedi.
Yangın tarımdan uzaklaştırmasın
ATB Başkanı Ali Çandır, Manavgat'ın tarımsal kapasitesiyle Antalya'da önemli bir yere sahip olduğunu kaydetti. Özellikle meyvecilikte son 13 yılda ciddi bir değişim ve büyüme gösterdiğini belirten Çandır; muz, avokado, nar, çilek, kayısı ve mandalina ürünlerinde ortalama 10 katlık üretim büyümeleri sağladığına dikkat çekti. Yangından etkilenen bölgelerin tarımdan uzaklaşmaması gerektiğini vurgulayan Çandır, "Antalya tarımsal üretiminin yaklaşık yüzde 10 değerini oluşturan ilçelerimiz, bu yangın felaketinin doğrudan ve dolaylı olumsuz etkilerini tarımsal üretimde uzun yıllar hissedecektir. Bu etkilerin, kırsal kesimden uzaklaşmaya neden olmaması için hep birlikte çalışmalıyız. Nakdi ve ayni desteklerin bir an önce ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması hayati önemdedir. Bu konuda açık, katılımcı ve kapsayıcı etkin bir uygulamayı hızla hayata geçirmek zorundayız" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.