'O'nun hücceti ile kıyam edersin'
Hz. Hızır, Hz. Ali'ye dedi ki: "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, her zaman bunu söyler ve şehadet ederim. Ve şehadet ederim ki Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Resûlü'dür, her zaman bunu söyler ve şehadet ederim. Ve şehadet ederim, sen Resûlullah'ın vasîsisin. Ve O'nun hücceti ile kıyam edersin"
04.01.2018 00:00:00
Ebu Hâşim Davud bin Kâsım Ca'ferî'den rivayetle:
İmam Muhammed Bâkır (a.s.) babalarından şöyle nakleder:
Bir gün Emirülmüminin Ali (a.s.) Hasan bin Ali ve Selman-ı Farsi (r.a) ile geldi. Hz. Ali, Selman'ın elinden tutmuş olarak Mescid-ül Haram'a girip oturdu. Vakarlı ve elbisesi düzgün biri gelip selam vererek Emirülmüminin'in karşısına oturdu.
Ve şöyle dedi: "Ey Emirülmüminin! Sana üç soru sormak istiyorum." Emirülmüminin şöyle buyurdu: "İstediğin soruları sor."
Adam dedi ki: "Bana haber ver, insan uyuduğu zaman rûhu nereye gidiyor? Ve insan nasıl oluyor da hatırlıyor ya da unutuyor, nasıl oluyor da insanın oğlu amcasına veya dayısına benziyor?"
Emirülmüminin (a.s.) Hasan (a.s.)'a dönerek buyurdu: "Ona cevap ver ey Ebu Muhammed!"
Hz. Hasan (a.s.) o adama buyurdu ki: "İnsanın uyuduğu zaman ruhunun nereye gittiği sorusunun cevabı şudur: Ruh rüzgara aittir, rüzgar da havaya aittir. İnsan uyanıncaya kadar ruh havada kalır. Eğer Allah bu ruhun bedene dönmesine izin verirse ruh rüzgarı, rüzgar da havayı cezbeder. Sonra sahibinin bedenine yerleşir. Ve Allah o ruhun bedene dönmesine izin vermezse hava rüzgarı, rüzgar da ruhu cezbeder. Böylece kıyamete kadar bedene dönmez.
O sorduğun hatırlama ve unutmaya gelince? Şüphesiz insanın kalbi bir kaptadır ve o kabı örten bir kapak vardır. Eğer o Muhammed'e ve Âl-i Muhammed'e kamil bir selam gönderirse o kapak, tabağın ve kabın üzerinden kalkar. İnsan kalbine ışık gelir ve unuttuğunu hatırlar. Ve eğer o, Muhammed'e ve Âl-i Muhammed'e salat göndermez veya onlara selam eksik gönderir veya Ehl-i Beyt'e selam göndermezse o kapak hep o kabın üzerinde kalır ve kalp kararır ve o kimse şaşırır, hatırladığını unutur.
İnsanın çocuğunun amca veya dayısına benzemesine gelince? Eğer adam sakin kalp ve damarlarla, huzur içinde karısına yaklaşırsa o nutfe rahime gider ve çocuk ya babasına ya da annesine benzer. Ama eğer sakin kalp ve damarlarla karısına yaklaşmazsa ve bedeni ıstırap içinde olursa nutfe de ıstırap içinde olur. Eğer amcaların damarlarından birine vaki olursa, çocuk amcalarına benzer. Eğer dayıların damarlarından birine vaki olursa, çocuk dayılarına benzer."
Adam şöyle dedi: "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, her zaman bunu söyler ve şehadet ederim. Ve şehadet ederim ki Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Resûlü'dür, her zaman bunu söyler ve şehadet ederim. Ve şehadet ederim, sen Resûlullah'ın vasîsisin. Ve O'nun hücceti ile kıyam edersin. Ve her zaman bunu söyler ve şehadet ederim."
Sonra eliyle Emirülmüminin'e (a.s.) işaret ederek şöyle dedi: "Şehadet ederim; sen O'nun vasîsinin ve hüccetisin. Ve bunu her zaman söylüyorum." Sonra eliyle Hüseyin (a.s.)'a işaret edip dedi ki: "Şehadet ederim; Hüseyin bin Ali O'nun vasisi ve O'ndan sonraki imamdır. Ve her zaman diyorum: Şehadet ederim ki Ali bin Hüseyin, Hüseyn'in emri ile imamdır. Şehadet ederim ki Muhammed bin Ali, Ali (Zeynelabidin'in) emriyle imamdır. Ve şehadet ederim ki Ca'fer, Muhammed'in emriyle imamdır. Ve şehadet ederim ki Ali, Musa'nın vasisidir. Ve şehadet ederim ki Muhammed, Ali'nin emriyle imamdır. Ve şehadet ederim ki Ali (Naki) Muhammed'in emriyle imamdır. Ve şehadet ederim ki Hasan, Ali'nin emriyle imamdır. Ve şehadet ederim ki Allah'ın iznine kadar Hüseyin'in evlatlarından ismi ve künyesi söylenmeyen biri yeryüzünü adâlet ve eşitlikle dolduracaktır. Tıpkı zulüm ve sitemle dolduğu gibi. Selam olsun sana ey Emirülmüminin. Allah'ın rahmet ve bereketi de senin üzerine olsun."
Sonra kalkarak gitti.
Emirülmüminin, Hasan'a (a.s.) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Muhammed! Git, bak acaba nereye gidecek?"
Hz. Hasan dedi ki: "Onu izlemek için çıktığımda bir anda nereye gittiğini görmedim. Emirülmüminin (a.s.)'a dönüp durumu ona bildirmek istediğimde şöyle buyurdu: Ey Ebu Muhammed, onu tanıyor musun?"
"Hayır, Allah, Resûlü ve Emirülmüminin daha iyi bilirler" dedi.
Buyurdu ki: "O, Hızır (a.s.) idi." (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL
İmam Muhammed Bâkır (a.s.) babalarından şöyle nakleder:
Bir gün Emirülmüminin Ali (a.s.) Hasan bin Ali ve Selman-ı Farsi (r.a) ile geldi. Hz. Ali, Selman'ın elinden tutmuş olarak Mescid-ül Haram'a girip oturdu. Vakarlı ve elbisesi düzgün biri gelip selam vererek Emirülmüminin'in karşısına oturdu.
Ve şöyle dedi: "Ey Emirülmüminin! Sana üç soru sormak istiyorum." Emirülmüminin şöyle buyurdu: "İstediğin soruları sor."
Adam dedi ki: "Bana haber ver, insan uyuduğu zaman rûhu nereye gidiyor? Ve insan nasıl oluyor da hatırlıyor ya da unutuyor, nasıl oluyor da insanın oğlu amcasına veya dayısına benziyor?"
Emirülmüminin (a.s.) Hasan (a.s.)'a dönerek buyurdu: "Ona cevap ver ey Ebu Muhammed!"
Hz. Hasan (a.s.) o adama buyurdu ki: "İnsanın uyuduğu zaman ruhunun nereye gittiği sorusunun cevabı şudur: Ruh rüzgara aittir, rüzgar da havaya aittir. İnsan uyanıncaya kadar ruh havada kalır. Eğer Allah bu ruhun bedene dönmesine izin verirse ruh rüzgarı, rüzgar da havayı cezbeder. Sonra sahibinin bedenine yerleşir. Ve Allah o ruhun bedene dönmesine izin vermezse hava rüzgarı, rüzgar da ruhu cezbeder. Böylece kıyamete kadar bedene dönmez.
O sorduğun hatırlama ve unutmaya gelince? Şüphesiz insanın kalbi bir kaptadır ve o kabı örten bir kapak vardır. Eğer o Muhammed'e ve Âl-i Muhammed'e kamil bir selam gönderirse o kapak, tabağın ve kabın üzerinden kalkar. İnsan kalbine ışık gelir ve unuttuğunu hatırlar. Ve eğer o, Muhammed'e ve Âl-i Muhammed'e salat göndermez veya onlara selam eksik gönderir veya Ehl-i Beyt'e selam göndermezse o kapak hep o kabın üzerinde kalır ve kalp kararır ve o kimse şaşırır, hatırladığını unutur.
İnsanın çocuğunun amca veya dayısına benzemesine gelince? Eğer adam sakin kalp ve damarlarla, huzur içinde karısına yaklaşırsa o nutfe rahime gider ve çocuk ya babasına ya da annesine benzer. Ama eğer sakin kalp ve damarlarla karısına yaklaşmazsa ve bedeni ıstırap içinde olursa nutfe de ıstırap içinde olur. Eğer amcaların damarlarından birine vaki olursa, çocuk amcalarına benzer. Eğer dayıların damarlarından birine vaki olursa, çocuk dayılarına benzer."
Adam şöyle dedi: "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, her zaman bunu söyler ve şehadet ederim. Ve şehadet ederim ki Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Resûlü'dür, her zaman bunu söyler ve şehadet ederim. Ve şehadet ederim, sen Resûlullah'ın vasîsisin. Ve O'nun hücceti ile kıyam edersin. Ve her zaman bunu söyler ve şehadet ederim."
Sonra eliyle Emirülmüminin'e (a.s.) işaret ederek şöyle dedi: "Şehadet ederim; sen O'nun vasîsinin ve hüccetisin. Ve bunu her zaman söylüyorum." Sonra eliyle Hüseyin (a.s.)'a işaret edip dedi ki: "Şehadet ederim; Hüseyin bin Ali O'nun vasisi ve O'ndan sonraki imamdır. Ve her zaman diyorum: Şehadet ederim ki Ali bin Hüseyin, Hüseyn'in emri ile imamdır. Şehadet ederim ki Muhammed bin Ali, Ali (Zeynelabidin'in) emriyle imamdır. Ve şehadet ederim ki Ca'fer, Muhammed'in emriyle imamdır. Ve şehadet ederim ki Ali, Musa'nın vasisidir. Ve şehadet ederim ki Muhammed, Ali'nin emriyle imamdır. Ve şehadet ederim ki Ali (Naki) Muhammed'in emriyle imamdır. Ve şehadet ederim ki Hasan, Ali'nin emriyle imamdır. Ve şehadet ederim ki Allah'ın iznine kadar Hüseyin'in evlatlarından ismi ve künyesi söylenmeyen biri yeryüzünü adâlet ve eşitlikle dolduracaktır. Tıpkı zulüm ve sitemle dolduğu gibi. Selam olsun sana ey Emirülmüminin. Allah'ın rahmet ve bereketi de senin üzerine olsun."
Sonra kalkarak gitti.
Emirülmüminin, Hasan'a (a.s.) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Muhammed! Git, bak acaba nereye gidecek?"
Hz. Hasan dedi ki: "Onu izlemek için çıktığımda bir anda nereye gittiğini görmedim. Emirülmüminin (a.s.)'a dönüp durumu ona bildirmek istediğimde şöyle buyurdu: Ey Ebu Muhammed, onu tanıyor musun?"
"Hayır, Allah, Resûlü ve Emirülmüminin daha iyi bilirler" dedi.
Buyurdu ki: "O, Hızır (a.s.) idi." (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.