Ali Fuat ULUTÜRK / Eğitimci-Yazar
Hiç unutmamalıdır ki, her varlığın bir zıddı, her oluşumun da bir sebebi vardır. Hiç bir şey, kendiliğinden olmaz. Bu nedenle her oluşum bir sebebe ve her varlık da bir zıdda müsteniden vâki olmaktadır. Bu durum, ilahi bir kaide, kural ve kanundur.
İşte bu kaide, kural ve kanunlara tam imanla ve sadakatle bağlı kaldıkça, hep zirvede kalarak, insanlığa faydalı süper devlet, herkesçe sevilen, sayılan ve Hakk'ça takdire şâyân bir millet olduk.
Ne zaman ki gönül ehli, âlim, lider, vatan ve millet sevdalısı, görev ehli olan varlıklardan ve şerefli insanlardan mahrum kaldık; bugünkü hal ve duruma düştük. Hülâsa,
"Şaşıranlar şaşırttı doğru yoldan bizleri,
Gel tarihe dönelim kaybetmeden izleri."
Güfte de beste de yalan olunca
Aksi halde, lokmaları haram, sözleri yalandan ibaret olan şaşıranlar ve doğru yoldan ayrılanların elinde kaldıkça, sefalet ve rezaletten kurtulmak mümkün olmaz. Bu durumu "Yalan" adlı şu şiir ne de güzel ifade etmektedir:
Hakikat ki bir nurdur yok eder karanlığı,
İnsanı mutlu kılar bundan başkası yalan.
Allah'tan korkmayana sakın inanma dostum,
Zira kavlinde durmaz bütün güftesi yalan.
İşi gücü aldatma çalar gözden sürmeyi,
Her adımı eğri yol inan bestesi yalan.
Asla tedbirsiz olma susuz kalma çöllerde,
Bir damla su bulunmaz elde testisi yalan.
Farz u sünnetten yoksun kalmış ömür boyunca,
Zan ve şüphe içinde mevcut bilgisi yalan.
Huzur refah vadeden her sözü aldatmaca,
Düşüncesi hep bana hakla ilgisi yalan.
Hakk'a kulluk aşkı yok kararan boş kalbinde,
Karunlaşmış zihniyet hayat çizgisi yalan.
Yaldızlı parlak sözler düzenbaz sahtekârlık,
Karın doyurmaz laflar baskı dizgisi yalan.
Silkin uyan gafletten eş olma putpereste,
Hayatına imrenme onun âtisi yalan.
Doğru yol, Hakk'ın emri, Peygamber'in yoludur,
Zalimlerin her fikri zikri partisi yalan.
Vazife, ehline verilmeli
Kıymetli okurlarım! Bu yazımın bilhassa "Batılı gözü ile eski Müslüman Türk ahlâkı" bölümünü tekraren ve dikkatlice okudukça, geçmişimizin mazideki haşmet ve yüce değerlerle takdire şâyân güzel ahlâkına hayran kalacaksınız. Bu hayranlığımızla birlikte, halen içinde bulunduğumuz ve yaşamakta olduğumuz felaketten bir an evvel ve acilen kurtulmak, neslimizi, nefsimizi, dinimizi, aklımızı ve malımızı her türlü tehlike, zarar ve hainlerden korumak gayreti içine girmek zorunda kalacaksınız. Tez elden gaflet uykusundan uyanarak kendimize gelmeli, hak ve bâtılı idrak ile eğri ve doğru yolu öğrenmeli ve en önemlisi de daha fazla gecikmeksizin gerçekten dost ve düşmanlarımızı tanımalıyız. Zira zafer ve mutluluğun yolu, kendimizi, işimizi, eşimizi, gelişimizi, gidişimizi, dostumuzu, düşmanımızı ve tuttuğumuz yolu bilmemizden, vazifeyi ehline vermemizden geçmektedir.
Hiç unutmamalıdır ki, her varlığın bir zıddı, her oluşumun da bir sebebi vardır. Hiç bir şey, kendiliğinden olmaz. Bu nedenle her oluşum bir sebebe ve her varlık da bir zıdda müsteniden vâki olmaktadır. Bu durum, ilahi bir kaide, kural ve kanundur.
İşte bu kaide, kural ve kanunlara tam imanla ve sadakatle bağlı kaldıkça, hep zirvede kalarak, insanlığa faydalı süper devlet, herkesçe sevilen, sayılan ve Hakk'ça takdire şâyân bir millet olduk.
Ne zaman ki gönül ehli, âlim, lider, vatan ve millet sevdalısı, görev ehli olan varlıklardan ve şerefli insanlardan mahrum kaldık; bugünkü hal ve duruma düştük. Hülâsa,
"Şaşıranlar şaşırttı doğru yoldan bizleri,
Gel tarihe dönelim kaybetmeden izleri."
Güfte de beste de yalan olunca
Aksi halde, lokmaları haram, sözleri yalandan ibaret olan şaşıranlar ve doğru yoldan ayrılanların elinde kaldıkça, sefalet ve rezaletten kurtulmak mümkün olmaz. Bu durumu "Yalan" adlı şu şiir ne de güzel ifade etmektedir:
Hakikat ki bir nurdur yok eder karanlığı,
İnsanı mutlu kılar bundan başkası yalan.
Allah'tan korkmayana sakın inanma dostum,
Zira kavlinde durmaz bütün güftesi yalan.
İşi gücü aldatma çalar gözden sürmeyi,
Her adımı eğri yol inan bestesi yalan.
Asla tedbirsiz olma susuz kalma çöllerde,
Bir damla su bulunmaz elde testisi yalan.
Farz u sünnetten yoksun kalmış ömür boyunca,
Zan ve şüphe içinde mevcut bilgisi yalan.
Huzur refah vadeden her sözü aldatmaca,
Düşüncesi hep bana hakla ilgisi yalan.
Hakk'a kulluk aşkı yok kararan boş kalbinde,
Karunlaşmış zihniyet hayat çizgisi yalan.
Yaldızlı parlak sözler düzenbaz sahtekârlık,
Karın doyurmaz laflar baskı dizgisi yalan.
Silkin uyan gafletten eş olma putpereste,
Hayatına imrenme onun âtisi yalan.
Doğru yol, Hakk'ın emri, Peygamber'in yoludur,
Zalimlerin her fikri zikri partisi yalan.
Vazife, ehline verilmeli
Kıymetli okurlarım! Bu yazımın bilhassa "Batılı gözü ile eski Müslüman Türk ahlâkı" bölümünü tekraren ve dikkatlice okudukça, geçmişimizin mazideki haşmet ve yüce değerlerle takdire şâyân güzel ahlâkına hayran kalacaksınız. Bu hayranlığımızla birlikte, halen içinde bulunduğumuz ve yaşamakta olduğumuz felaketten bir an evvel ve acilen kurtulmak, neslimizi, nefsimizi, dinimizi, aklımızı ve malımızı her türlü tehlike, zarar ve hainlerden korumak gayreti içine girmek zorunda kalacaksınız. Tez elden gaflet uykusundan uyanarak kendimize gelmeli, hak ve bâtılı idrak ile eğri ve doğru yolu öğrenmeli ve en önemlisi de daha fazla gecikmeksizin gerçekten dost ve düşmanlarımızı tanımalıyız. Zira zafer ve mutluluğun yolu, kendimizi, işimizi, eşimizi, gelişimizi, gidişimizi, dostumuzu, düşmanımızı ve tuttuğumuz yolu bilmemizden, vazifeyi ehline vermemizden geçmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.