Ömrünün sonuna doğru Şam'daki Ümeyye (Emeviyye) Câmiinde hazret-i Hüseyin'in şehîd başının olduğu makamda oturup ibâdet ve zikirle meşgûl idi. Orada oturduğu sırada rahatsızlandı. Bu onun son hastalığı idi. Bunu duyan talebeleri ve halîfeleri onu sağlık üzere bir daha görüp, duâsını almak üzere kâfile kâfile geldiler. Her birisi etrafında pervâneler gibi dönüyor, hizmette ve saygıda kusur etmemeye çalışıyordu.Halîfeleri, Abdullah-ı Herâtî hazretlerine hastalığının sâkinlediği bir zamanda; "Senden sonra yerine halîfe olarak kime tâbi olmamızı emredersiniz? İrşâd halîfeliğini kime bırakacaksınız?" diye sordular. Abdullah Herâtî hazretleri:"Bu iş için âlim, Ârif-i Samedânî Şeyh Muhammed Hanî'den başkasını, ondan daha lâyıkını görmüyorum. Ben onda tam mükemmel istikâmetten başka bir hal görmüyorum. Mevlânâ Hâlid efendimiz de vefât edinceye kadar ondan hoşnud idi. Benden sonra ona tâbi olun. Teslimiyet anahtarlarını ona bırakın." buyurdu.Bu vasiyeti yaptıktan kısa bir müddet sonra vefât etti. Tekfîn işleri tamamlandıktan sonra cenâze namazı Ümeyye Câmiinde kılındı. Sevenlerinin mahzûn bakışları, duâ ve tekbirleri arasında Kâsiyun Dağı eteğindeki Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin türbesinin de bulunduğu kabristana defn edildi. Bütün talebeleri ve sevenleri onun cenâze ve defn vazifesi sırasında hazır bulundular.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.