Süfyân-ı Sevrî hazretleri bir defâ devrin halîfesiyle namaz kılıyordu. Halîfe namaz kılarken sakalıyla oynuyordu.
Süfyân hazretleri namazdan sonra; "Ey Halîfe! Namaz kılarken lüzumsuz hareket yapılmaz. Yarın kıyâmet günü böyle kıldığın namazları paçavra gibi yüzüne çarparlar". Buyurunca, Halîfe; "Biraz yavaş konuş, etraftakiler duyacak" dedi.Süfyân-ı Sevrî hazretleri; "İslam'ın emrini yerine getirmek benim görevimdir" buyurdu. Bu hadise hâlîfenin nefsine çok acı geldi. Halîfe, kendisine başkalarının söz söyleyemesine cesaret edememesi için Süfyân-ı Sevrî'nin âleme ibret için asılmasını emretti. Darağacının kurulduğu gün, Süfyân hazretleri; yanında Fudayl bin İyâd ve Süfyân bin Uyeyne olduğu halde uyuyordu. Bu iki büyük zat, onun asılacağını öğrenmişlerdi. Birbirlerine; "Asılacağını uyanıncaya kadar bildirmiyelim" derlerken, Süfyân-ı Sevrî, "Ne konuşuyorsunuz?" deyince, durumu kendisine anlattılar. Süfyân-ı Sevrî hazretleri;"Ben yaşamaya hevesli değilim. Fakat, dünyâda yapmam lâzım gelen işler var" buyurdu. Gözleri dolu dolu oldu ve;"Ey Allah'ım! Onları şiddetli bir cezâya çarptır!" diye duâ etti. Daha duâsı biter bitmez sarayın kubbesi çöktü. Halîfe Câfer ve adamları yıkık altında kalarak can verdiler... O iki büyük zât ise hayret içinde;"Bu kadar çabuk kabûl olunan bir duâ bilmiyoruz" dediler...
Süfyân hazretleri namazdan sonra; "Ey Halîfe! Namaz kılarken lüzumsuz hareket yapılmaz. Yarın kıyâmet günü böyle kıldığın namazları paçavra gibi yüzüne çarparlar". Buyurunca, Halîfe; "Biraz yavaş konuş, etraftakiler duyacak" dedi.Süfyân-ı Sevrî hazretleri; "İslam'ın emrini yerine getirmek benim görevimdir" buyurdu. Bu hadise hâlîfenin nefsine çok acı geldi. Halîfe, kendisine başkalarının söz söyleyemesine cesaret edememesi için Süfyân-ı Sevrî'nin âleme ibret için asılmasını emretti. Darağacının kurulduğu gün, Süfyân hazretleri; yanında Fudayl bin İyâd ve Süfyân bin Uyeyne olduğu halde uyuyordu. Bu iki büyük zat, onun asılacağını öğrenmişlerdi. Birbirlerine; "Asılacağını uyanıncaya kadar bildirmiyelim" derlerken, Süfyân-ı Sevrî, "Ne konuşuyorsunuz?" deyince, durumu kendisine anlattılar. Süfyân-ı Sevrî hazretleri;"Ben yaşamaya hevesli değilim. Fakat, dünyâda yapmam lâzım gelen işler var" buyurdu. Gözleri dolu dolu oldu ve;"Ey Allah'ım! Onları şiddetli bir cezâya çarptır!" diye duâ etti. Daha duâsı biter bitmez sarayın kubbesi çöktü. Halîfe Câfer ve adamları yıkık altında kalarak can verdiler... O iki büyük zât ise hayret içinde;"Bu kadar çabuk kabûl olunan bir duâ bilmiyoruz" dediler...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.































































































