‘O'na asla gizli değildir’
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kullarının kıpırtısız bakışları, dilleriyle kelimeleri tekrarlayışları, bir tepeye yaklaşmaları, karanlık ve mehtaplı gecede adım atışları O'na asla gizli değildir"
10.11.2020 23:50:00





H. OKAN EGESEL
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, çöllerdeki vahşi hayvanların seslerini, kulların yapayalnız kuytu yerlerde yasaklanmış şeyleri nasıl işlediklerini, derin denizlerdeki balıkların çeşitlerini, kasırgalarla dalgaların çarpışmalarını bilir."
Kur'an'da şöyle buyurulur:
"And olsun ki insanı Biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız."
"Sen sözü istersen açığa vur, şüphesiz O sırrı da gizliyi de de bilir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kullarının kıpırtısız bakışları, dilleriyle kelimeleri tekrarlayışları, bir tepeye yaklaşmaları, karanlık ve mehtaplı gecede adım atışları O'na asla gizli değildir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "O gizleyenlerin içindeki sırları, fısıldaşarak konuşulanları, hayalden geçen kuşkuları ve kesin inançları bilir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlmi; her türlü gaybî gizlilikleri ve gizli inançları kuşatmıştır."
İmam Sâdık (a.s), kendisine, "Şüphesiz Allah sırrı da, gizliyi de bilir" ayeti hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Sır, nefsinde gizlediğin şeydir ve gizli ise zihninden geçen ve sonra unuttuğun şeydir."
İmam Sâdık (a.s), kendisine, "Gözlerin gizli bakışlarını da bilir" ayeti hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Görmüyor musun, insan bazen bir şeye bakar, adeta o şeye bakmıyor gibi durur, işte bu gizli bakışlardır."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'tan başka her âlim, ilmini başkasından almıştır."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her âlim, bir cehaletten sonra ilim elde etmiştir ama Allah, ne cahildir ve ne de ilmini birinden öğrenmiştir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah ilmini birinden elde etmeksizin veya artırmaksızın ya da birinden öğrenmeksizin âlimdir. Allah'ın idraki görmekle değildir ve ilmi başkası tarafından bildirilmekle değildir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, bilinen yokken bilen, terbiye edilen yokken Rab; gücün uygulandığı yokken Kadir olandır."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, eşyaların meydana gelişini vaktine havale etti. Onları meydana getirmeden önce biliyordu."
İmam Sâdık (a.s), Allah'ın mekân hakkındaki ilminin onu icad etmeden önce mi, icad ile birlikte mi yoksa daha sonra mı olduğu hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Allah yücedir! Allah'ın, henüz yaratmadığı haldeki mekân hakkındaki ilmi, mekânı yaratmadan önceki ilmiyle aynıdır. Allah'ın bütün eşya hakkındaki ilmi de mekân hakkındaki ilmi gibidir."
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlim, hiçbir malum (bilinen) olmaksızın Allah'ın zatıydı. Eşyayı yaratınca da ilmi, malum (bilinen) hakkında gerçekleşmiş oldu." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, çöllerdeki vahşi hayvanların seslerini, kulların yapayalnız kuytu yerlerde yasaklanmış şeyleri nasıl işlediklerini, derin denizlerdeki balıkların çeşitlerini, kasırgalarla dalgaların çarpışmalarını bilir."
Kur'an'da şöyle buyurulur:
"And olsun ki insanı Biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız."
"Sen sözü istersen açığa vur, şüphesiz O sırrı da gizliyi de de bilir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kullarının kıpırtısız bakışları, dilleriyle kelimeleri tekrarlayışları, bir tepeye yaklaşmaları, karanlık ve mehtaplı gecede adım atışları O'na asla gizli değildir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "O gizleyenlerin içindeki sırları, fısıldaşarak konuşulanları, hayalden geçen kuşkuları ve kesin inançları bilir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlmi; her türlü gaybî gizlilikleri ve gizli inançları kuşatmıştır."
İmam Sâdık (a.s), kendisine, "Şüphesiz Allah sırrı da, gizliyi de bilir" ayeti hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Sır, nefsinde gizlediğin şeydir ve gizli ise zihninden geçen ve sonra unuttuğun şeydir."
İmam Sâdık (a.s), kendisine, "Gözlerin gizli bakışlarını da bilir" ayeti hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Görmüyor musun, insan bazen bir şeye bakar, adeta o şeye bakmıyor gibi durur, işte bu gizli bakışlardır."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'tan başka her âlim, ilmini başkasından almıştır."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her âlim, bir cehaletten sonra ilim elde etmiştir ama Allah, ne cahildir ve ne de ilmini birinden öğrenmiştir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah ilmini birinden elde etmeksizin veya artırmaksızın ya da birinden öğrenmeksizin âlimdir. Allah'ın idraki görmekle değildir ve ilmi başkası tarafından bildirilmekle değildir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, bilinen yokken bilen, terbiye edilen yokken Rab; gücün uygulandığı yokken Kadir olandır."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, eşyaların meydana gelişini vaktine havale etti. Onları meydana getirmeden önce biliyordu."
İmam Sâdık (a.s), Allah'ın mekân hakkındaki ilminin onu icad etmeden önce mi, icad ile birlikte mi yoksa daha sonra mı olduğu hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Allah yücedir! Allah'ın, henüz yaratmadığı haldeki mekân hakkındaki ilmi, mekânı yaratmadan önceki ilmiyle aynıdır. Allah'ın bütün eşya hakkındaki ilmi de mekân hakkındaki ilmi gibidir."
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlim, hiçbir malum (bilinen) olmaksızın Allah'ın zatıydı. Eşyayı yaratınca da ilmi, malum (bilinen) hakkında gerçekleşmiş oldu." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.






























































































