'O kardeşlerim karanlıkların kandilleridir'
Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: “Kardeşlerim ahir zamanda gelecek olan bir topluluktur. Onlar beni görmediği halde bana iman edecektir. Onlar karanlıkların kandilleridir. Allah onları her türlü bulanık ve zifiri karanlıkları andıran fitnelerden korumuştur”
15.09.2018 00:00:00





Hz. Mehdi'nin gaybetinde dine sarılmanın zorluğu
Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz sizler ashabımsınız. Kardeşlerim ise ahir zamanda gelecek olan bir topluluktur. Onlar beni görmediği halde bana iman edecektir. Onlar için dininde baki/sabit kalmak karanlık bir gecede, elleriyle deve dikeni parçalamaktan veya yakıcı bir kor parçası avuçlamaktan daha zor olacaktır. Onlar karanlıkların kandilleridir. Allah onları her türlü bulanık ve zifiri karanlıkları andıran fitnelerden korumuştur." (el-Bihar, 124/8).
Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "Sizden sonra bir kavim gelecektir. Onlardan her birinin sizden elli kişinin sevabı olacaktır."
Ashab, "Ya Resûlallah! Biz Bedir, Uhud ve Huneyn'de seninle birlikte bulunanlarız. Kur'an bizim aramızda nazil olmuştur. Bu nasıl olur?" deyince Resûlullah şöyle buyurdu: "Sizler onların katlandıklarına katlanamaz ve onların sabrettiği gibi sabredemezsiniz." (a.g.e., 130/26).
İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz bu işin sahibinin dinine sarılanın, elleriyle deve dikenini parçalayan kimseye benzediği bir gaybeti olacaktır."
İmam bir müddet sustuktan sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz bu işin sahibinin bir gaybet dönemi olacaktır. O halde kul Allah'ından korkmalı ve dinine sarılmalıdır." (Gaybet-i Nu'mani, 11/169).
İmam Zeynelâbidin (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim Kaim'imizin gaybetinde velayetimiz üzere sabit kalırsa Allah ona Bedir ve Uhud şehitleri gibi bin şehidin ecrini verir." (el-Bihar, 52/125/13).
Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "Beni hakla müjdeleyici olarak gönderene and olsun ki, gaybet döneminde sözünde duranlar, simyadan daha az bulunur (değerli) şeydirler." (Kemal'ud-Din, 1/288/7).
Abdullah b. Sinan şöyle diyor:
Ben ve babam, Ebi Abdillah'ın (a.s.) yanına vardık. Bizlere şöyle buyurdu: "İçinde hidayet imamı ve görülen bir nişanenin olmadığı bir duruma düşerseniz haliniz ne olur? Bu şaşkınlıktan sadece Garik duasını okuyanlar kurtulabilir."
Babam şöyle dedi: "Allah'a yemin olsun ki bu beladır. Sana feda olalım, o zamanda ne yapmamız gerekir?"
İmam şöyle buyurdu: "O zaman gelince ve imamı göremeyince sizlere iş açıklanıncaya kadar elinizde olanlara (dinden bildiklerinize) sarılın." (Gaybet-i Nu'mani, 159/4).
İmam Sâdık (a.s) İbn-i Sinan için şöyle buyurmuştur: "Yakında bir şüpheye düşecek, görülen nişaneden ve hidayet imamından mahrum kalacaksınız. Bu durumdan sadece Garik duasını okuyan kurtulacaktır."
Ben, "Garik duası nasıldır?" diye sorunca şöyle buyurdu: "Şöyle dersin: Ey Allah! Ey Rahman! Ey Rahim! Ey kalpleri değiştiren! Kalbimi dinin üzere sabit kıl."
Ben, "Ey kalpleri ve gözleri değiştiren! Kalbimi dininin üzere sabit kıl" deyince şöyle buyurdu: "Aziz ve Celil olan Allah kalpleri ve gözleri değiştirendir. Ama sen benim dediğim şekilde de; ey kalpleri değiştiren! Kalbimi dinin üzere sabit kıl." (el-Bihar, 52/149/73). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL
Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz sizler ashabımsınız. Kardeşlerim ise ahir zamanda gelecek olan bir topluluktur. Onlar beni görmediği halde bana iman edecektir. Onlar için dininde baki/sabit kalmak karanlık bir gecede, elleriyle deve dikeni parçalamaktan veya yakıcı bir kor parçası avuçlamaktan daha zor olacaktır. Onlar karanlıkların kandilleridir. Allah onları her türlü bulanık ve zifiri karanlıkları andıran fitnelerden korumuştur." (el-Bihar, 124/8).
Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "Sizden sonra bir kavim gelecektir. Onlardan her birinin sizden elli kişinin sevabı olacaktır."
Ashab, "Ya Resûlallah! Biz Bedir, Uhud ve Huneyn'de seninle birlikte bulunanlarız. Kur'an bizim aramızda nazil olmuştur. Bu nasıl olur?" deyince Resûlullah şöyle buyurdu: "Sizler onların katlandıklarına katlanamaz ve onların sabrettiği gibi sabredemezsiniz." (a.g.e., 130/26).
İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz bu işin sahibinin dinine sarılanın, elleriyle deve dikenini parçalayan kimseye benzediği bir gaybeti olacaktır."
İmam bir müddet sustuktan sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz bu işin sahibinin bir gaybet dönemi olacaktır. O halde kul Allah'ından korkmalı ve dinine sarılmalıdır." (Gaybet-i Nu'mani, 11/169).
İmam Zeynelâbidin (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim Kaim'imizin gaybetinde velayetimiz üzere sabit kalırsa Allah ona Bedir ve Uhud şehitleri gibi bin şehidin ecrini verir." (el-Bihar, 52/125/13).
Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "Beni hakla müjdeleyici olarak gönderene and olsun ki, gaybet döneminde sözünde duranlar, simyadan daha az bulunur (değerli) şeydirler." (Kemal'ud-Din, 1/288/7).
Abdullah b. Sinan şöyle diyor:
Ben ve babam, Ebi Abdillah'ın (a.s.) yanına vardık. Bizlere şöyle buyurdu: "İçinde hidayet imamı ve görülen bir nişanenin olmadığı bir duruma düşerseniz haliniz ne olur? Bu şaşkınlıktan sadece Garik duasını okuyanlar kurtulabilir."
Babam şöyle dedi: "Allah'a yemin olsun ki bu beladır. Sana feda olalım, o zamanda ne yapmamız gerekir?"
İmam şöyle buyurdu: "O zaman gelince ve imamı göremeyince sizlere iş açıklanıncaya kadar elinizde olanlara (dinden bildiklerinize) sarılın." (Gaybet-i Nu'mani, 159/4).
İmam Sâdık (a.s) İbn-i Sinan için şöyle buyurmuştur: "Yakında bir şüpheye düşecek, görülen nişaneden ve hidayet imamından mahrum kalacaksınız. Bu durumdan sadece Garik duasını okuyan kurtulacaktır."
Ben, "Garik duası nasıldır?" diye sorunca şöyle buyurdu: "Şöyle dersin: Ey Allah! Ey Rahman! Ey Rahim! Ey kalpleri değiştiren! Kalbimi dinin üzere sabit kıl."
Ben, "Ey kalpleri ve gözleri değiştiren! Kalbimi dininin üzere sabit kıl" deyince şöyle buyurdu: "Aziz ve Celil olan Allah kalpleri ve gözleri değiştirendir. Ama sen benim dediğim şekilde de; ey kalpleri değiştiren! Kalbimi dinin üzere sabit kıl." (el-Bihar, 52/149/73). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.