Canımız gitti. Bizi biz yapanımız gitti. Hayatımıza anlam katanımız gitti. Zorlandığımızda sığındığımız limanımız gitti. Tutunacak dalımız gitti.
Elimiz kolumuz kırıldı. Yüreğimiz parçalandı. Hepimiz öksüz kaldık, yalnız kaldık.
İnanmadık, inanamadık. Çünkü biz Onsuzluğu hiç düşünmemiştik. Baş'sız yaşar mı insan? Baş'ımız gitti, Haydar Babamız gitti…
Şimdi ne yapacağız, nasıl yaşayacağız, bu acıya nasıl alışacağız?
Babamızdı, bayrağımızdı, imanımızdı, sırdaşımızdı, öğretmenimizdi.
O farklıydı…
Oturması kalkması, gülmesi ağlaması, sevmesi küsmesi, yemesi içmesi farklıydı. Uzaktan O'nu seyretmek bile farklıydı.
Oğlum, kızım diye etrafındakilere, bizlere seslenişi farklıydı. Onun şivesi, ses tonu, bakışı farklıydı. Çok güzeldi.
O benim babamdı. Ben babamı kaybettim. Beni ben yapan, bana sevmeyi öğreten, hayatımın her safhasını güzelliklerle dolduran babamı kaybettim.
Ama O güzellikler içinde. Sevdiklerinin yanında. Biz Babamızı buradan uğurladık, orada sevdikleri karşıladı.
Çok yorulmuştu. Şimdi O sevdikleriyle hasret gideriyor, huşû içinde.
Öğretmesi gerekenleri öğretti. Anlatması gerekenleri anlattı. O'nunla tanıdık Muhammed Mustafa'yı, O'nunla tanıdık Hz. Fatıma'yı, O'nunla tanıdık Şah-ı Merdan'ı, O'nunla tanıdık Hz. Hasan'ı, O'nunla tanıdık şehid-i Kerbela'yı.
Bize o öğretti Kerbela'ya ağlamayı. O öğretti Ehl-i Beyt'i, velayet yolunu, Gadir-i Hum'u, Hamse-i Al-i Aba'yı.
"İnsan gönüldür, gönül" sözüyle kalplerimizi ihya etti.
Nasıl ana, nasıl eş, nasıl evlat, nasıl insan olunur biz O'ndan öğrendik.
O öğretti gerçek Atatürk'ü. "O asker Atatürk, ben hoca Atatürk" söylemiyle, vatan sevgisiyle iman sevgisini birleştirip, "milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüz, dini bütünlüğümüz de milli bütünlüğümüzdür" dedi.
O öğretti bize yoksulluğun kader olmadığını. "Kaynaklar sınırsız" dedi, dünyayı sömüren kapitalizmi, O yerle bir etti.
İl, ilçe, köy, mahalle demedi, karış karış gezdi bu toprakları. Anlattı, haykırdı; "Ben sizi kurtarmaya geldim, kafanıza akıl koyun!" dedi.
Ama biz O'nu anlamadık, anlatmadık. Biz O'nu hak etmedik.
Her şeye rağmen O, bize hiç küsmedi. Zaman zaman kızdı ama anlamayan çocuğuna kızan baba gibi kızdı. Son nefesine kadar davasından, inandığı bu yoldan zerre taviz vermedi
Şimdi bizler O'nun evlatları olarak bu davayı yaşatmakla yükümlüyüz. Çünkü hiçbir acı ve zorluk O'nu yıldırmadı, O hep yürüdü.
Bu tarifsiz acıyı yaşamak ne kadar zor olsa da, bizler O'na layık olmak için, çizdiği yolda yürümeye devam edeceğiz.
O'nun yeri hiçbir zaman dolmayacak.
Ve biz O'nu bir nefes dahi unutmayacağız.