O, Ehl-i Beyt ilmine sahipti
Ehl-i Beyt Ekolü'nün kendisi ile geniş kitlelere ulaşmaya başladığı İmam Bâkır (a.s.), kendine miras kalan Ehl-i Beyt ilmine ve engin bir birikime sahipti
06.04.2023 19:30:00 / Güncelleme: 06.04.2023 19:30:02
Zeyd b. Ali (a.s.) İmam Bâkır'ın (a.s.) şehadetinden yaklaşık on yıl sonra şehit edildi. Zeyd b. Ali 13İ Hicri yılında Kûfe'de onun döneminde kıyam etti. Kıyam etmesinden önce Hişam'la aralarında geçen konuşmalardan biri şöyledir:
"Hişam ile Zeyd arasında olan bir görüşmede Hişam, Ebu Câfer Muhammed b. Ali'ye (a.s.) ihanet ederek Emeviler'e özgü alay ve eziyet etmekle, İmam'ın lakabı 'Bâkır' olduğu halde ona 'Bakara' dedi. Onun edep dışı tavrına karşılık Zeyd şöyle buyurdu: Resûlullah (s.a.v.) ona Bâkır lakabını verdiği halde sen ona Bakara diyorsun, o halde senin Resûlullah (s.a.v.) ile derin bir ihtilafın var. O'nunla dünyada muhalefet ettiğin gibi ahirette de muhalefet edeceksin, O cennete gidecek, sen de cehenneme."
* * *
Ehl-i Beyt Ekolü'nün kendisi ile geniş kitlelere ulaşmaya başladığı İmam Bâkır (a.s.), kendine miras kalan Ehl-i Beyt ilmine ve engin bir birikime sahipti. Hz. Peygamberin (s.a.v.) "Bâkır" lakabına mazhar olan Ebu Câfer (a.s.), ilmi yarmış ve o ilme vâkıf olmuştur.
Abdullah b. Atâ anlatıyor:
"Gördüğüm bütün âlimler, ilim bakımından Ebu Câfer'in yanında cüce kalıyorlardı. Hakem b. Uteybe, onun yanında bir öğrenci gibiydi."
Zehebî, İmam Bâkır'ın (a.s.) ilmi hakkında şöyle yazıyor:
"O, ilim ile ameli, üstünlük ile şerefi ve itimat ile metâneti bir araya toplayan ve hilafete layık olan kimselerden biridir."
Adamın birisi Abdullah b. Ömer'e bir sual sordu. Abdullah bilemedi ve eliyle İmam Bâkır'ı (a.s.) işaret edip, "Şu çocuktan sor ve aldığın cevabı da bana söylemeyi unutma" dedi.
Adam, İmam'a (a.s.) sordu. İstediği cevabı alınca, Abdullah b. Ömer'e aktardı. Abdullah, "Bu ailenin ilmi Allah vergisidir" dedi.
Hasan b. Muhammed kendi senedi ile İmam Bâkır'dan (a.s.) rivayet etmektedir:
"İmam (a.s.), Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın buyurduğu, 'Bilmiyorsanız, sorun ehl-i zikirden' ayetinin tefsirinde, 'Ehl-i zikir biziz'buyurdu."
Şeyh Râzî diyor ki: "Ben Muhammed b. Mukatil'den, ehl-i zikirin kimler olduğunu sorduğumda; kendi görüşüne dayanarak, 'ehl-i zikir biz ve diğer âlimleriz' dedi. Muhammed b. Mukatil'in bu cevabını Ebi Zâre'ye söylediğimde çok şaşırdı ve peşine Yahya b. Abdülhamid'in (İmam Bâkır'ın (a.s.) buyruğunu içeren) rivayetini kendisine aktarınca da, 'Muhammed b. Ali (İmam Bâkır) doğru söylemiştir. 'Zikir ehli onlardır gerçekten de, Ebâ Câfer (İmam Bâkır) âlimlerin en büyüğüdür' dedi."
İmam Muhammed Bâkır (a.s.), geçmiş tarihlerden ve peygamberlerden de rivayetler etmiştir. Cihad edenlerin menkıbe ve faziletlerine de ve İslam ahkâmına dair kendilerinden birçok rivayetler aktarmıştır.
"Hişam ile Zeyd arasında olan bir görüşmede Hişam, Ebu Câfer Muhammed b. Ali'ye (a.s.) ihanet ederek Emeviler'e özgü alay ve eziyet etmekle, İmam'ın lakabı 'Bâkır' olduğu halde ona 'Bakara' dedi. Onun edep dışı tavrına karşılık Zeyd şöyle buyurdu: Resûlullah (s.a.v.) ona Bâkır lakabını verdiği halde sen ona Bakara diyorsun, o halde senin Resûlullah (s.a.v.) ile derin bir ihtilafın var. O'nunla dünyada muhalefet ettiğin gibi ahirette de muhalefet edeceksin, O cennete gidecek, sen de cehenneme."
* * *
Ehl-i Beyt Ekolü'nün kendisi ile geniş kitlelere ulaşmaya başladığı İmam Bâkır (a.s.), kendine miras kalan Ehl-i Beyt ilmine ve engin bir birikime sahipti. Hz. Peygamberin (s.a.v.) "Bâkır" lakabına mazhar olan Ebu Câfer (a.s.), ilmi yarmış ve o ilme vâkıf olmuştur.
Abdullah b. Atâ anlatıyor:
"Gördüğüm bütün âlimler, ilim bakımından Ebu Câfer'in yanında cüce kalıyorlardı. Hakem b. Uteybe, onun yanında bir öğrenci gibiydi."
Zehebî, İmam Bâkır'ın (a.s.) ilmi hakkında şöyle yazıyor:
"O, ilim ile ameli, üstünlük ile şerefi ve itimat ile metâneti bir araya toplayan ve hilafete layık olan kimselerden biridir."
Adamın birisi Abdullah b. Ömer'e bir sual sordu. Abdullah bilemedi ve eliyle İmam Bâkır'ı (a.s.) işaret edip, "Şu çocuktan sor ve aldığın cevabı da bana söylemeyi unutma" dedi.
Adam, İmam'a (a.s.) sordu. İstediği cevabı alınca, Abdullah b. Ömer'e aktardı. Abdullah, "Bu ailenin ilmi Allah vergisidir" dedi.
Hasan b. Muhammed kendi senedi ile İmam Bâkır'dan (a.s.) rivayet etmektedir:
"İmam (a.s.), Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın buyurduğu, 'Bilmiyorsanız, sorun ehl-i zikirden' ayetinin tefsirinde, 'Ehl-i zikir biziz'buyurdu."
Şeyh Râzî diyor ki: "Ben Muhammed b. Mukatil'den, ehl-i zikirin kimler olduğunu sorduğumda; kendi görüşüne dayanarak, 'ehl-i zikir biz ve diğer âlimleriz' dedi. Muhammed b. Mukatil'in bu cevabını Ebi Zâre'ye söylediğimde çok şaşırdı ve peşine Yahya b. Abdülhamid'in (İmam Bâkır'ın (a.s.) buyruğunu içeren) rivayetini kendisine aktarınca da, 'Muhammed b. Ali (İmam Bâkır) doğru söylemiştir. 'Zikir ehli onlardır gerçekten de, Ebâ Câfer (İmam Bâkır) âlimlerin en büyüğüdür' dedi."
İmam Muhammed Bâkır (a.s.), geçmiş tarihlerden ve peygamberlerden de rivayetler etmiştir. Cihad edenlerin menkıbe ve faziletlerine de ve İslam ahkâmına dair kendilerinden birçok rivayetler aktarmıştır.