‘Münafık şaşkın bir koyun gibidir’
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: “Münafık, iki koyun sürüsü arasında kâh sürünün birine, kâh öbürüne katılan şaşkın bir koyun gibidir. O, bu sürülerin hiç birinde devamlı barınmaz, çünkü her iki sürüye de yabancıdır. Ne tamamen Müslümanlarla kaynaşabilir ve ne de kâfirlerle.”
15.01.2024 09:19:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Peygamber'imiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Münafık, iki koyun sürüsü arasında kâh sürünün birine, kâh öbürüne katılan şaşkın bir koyun gibidir. O, bu sürülerin hiç birinde devamlı barınmaz, çünkü her iki sürüye de yabancıdır. Münafık da tıpkı böyledir, ne tamamen Müslümanlarla kaynaşabilir ve ne de kâfirlerle."
Ulu Allah (c.c.) cehennemi yedi kapılı olarak yaratmıştır. Nitekim "cehennemin yedi kapısı vardır" diye buyuruyor. (Hıcr Sûresi: 44) Bu kapılar, lânetle kaplanmış demirdendir, cehennem duvarlarının dış yüzü bakırdan ve iç yüzü kurşundandır. Tabanında azap ve tavanında öfke ve acımazlık vardır. Zemini cam, kurşun, bakır ve demir karışımıdır. Cehennemlikler üstten, alttan, sağdan ve soldan ateşle kuşatılmışlardır. Birbiri üzerinde duran katlardan meydana gelmiştir. İşte münafıklar için bu katların en altta olanı ayrılmıştır.
Rivayete göre Cebrail'in (a.s.) gelişlerinden birinde Peygamber'imiz (s.a.v.) O'na "Ya Cebrail, bana cehennemi ve onun hararet derecesini tasvir et" der. Cebrail de Peygamber'imizin (s.a.v.) isteği üzerine şunları anlatır, "Ulu Allah, cehennem ateşini yarattıktan sonra bin yıl boyunca yaktı, sonunda kıpkırmızı oldu. Arkasından bin yıl daha yaktı, nihayet ağardı. Daha sonra onu koyu bir kara renge bürününceye kadar bin yıl daha yaktı. Seni hak dinle Peygamber olarak gönderen Allah adına yemin ederim ki, cehennemliklerin üzerlerindeki elbiselerden biri yeryüzü halkına gösterilecek olsa, hepsi ölürlerdi. Yine eğer cehennem içeceğinin bir tek kovası yeryüzü sularının tamamına katılsa, tadanlar derhal ölürdü.
Bir kıvılcımı dünya dağlarına düşse, dağlar erirdi. Eğer aranızdan biri cehenneme girdikten sonra çıkarılarak aranıza gönderilse yeryüzündekiler, kokusunun keskinliğinden bayılarak ölürlerdi."
Peygamber'imiz (s.a.v.) Cebrail'in sözünün burasında araya girerek "Ya Cebrail, bana cehennemin kapılarını tarif et, şu bildiğimiz kapılar gibi midirler?" diye sordu.
Cebrail (a.s.) "hayır", Ya Rasûlullah fakat birbiri üzerinde katlar halindedirler. Kapıdan kapıya yetmiş yıllık mesafe vardır. Her kapının ısı derecesi üzerindekinden yetmiş kat fazladır.
Peygamber'imiz (s.a.v.) Cebrail'e bu kapılara tekabül eden katlara kimlerin gireceğini sordu, Cebrail şöyle cevap verdi, "ismi -haviye- olan en alt katın kapısından münafıklar gireceklerdir. Nitekim ulu Allah "Hiç şüphesiz, münafıklar cehennemin en alt katandadırlar" buyuruyor. (Nisa Sûresi: 145)
İsmi -cahim- olan ikinci katın kapısından Allah'a ortak koşanlar gireceklerdir. İsmi -Sakar- olan üçüncü katın kapısından yıldızlara tapan putperestler (sabiiler) gireceklerdir.
Adı -Lezza- olan dördüncü katın kapısından şeytan ile birlikte ona uyan ateşperestler girecektir Adı -hutame- olan beşinci katın kapısından Yahudiler gireceklerdir. İsmi -Sair- olan altıncı katın kapısından Hıristiyanlar gireceklerdir."
Cebrâil, sözünün burasında susunca Peygamber'imiz (s.a.v.) "Hani yedinci katın kapısından girecek olanları söylemedin" diye sordu. Cebrail bu soruya "Ya Muhammed onu sorma" diye cevap verdi. Peygamberimiz "söyle" diye ısrar edince Cebrail "Yedinci kapıdan da senin ümmetinden tövbesiz ölen büyük günahkârlar gireceklerdir" diye sözünü tamamladı. Rivayete göre:
"Hepiniz teker teker oraya (cehenneme) mutlaka gireceksiniz" mealindeki ayet-i kerime indiği zaman Peygamberimizin ümmeti hesabına duyduğu korku artmış ve hüngür hüngür ağlamıştı (Meryem Sûresi: 71).
Allah'ı tanıyan, O'nun sillesinin ve hışmının şiddetini bilen kimse O'ndan olanca derecesi ile korkar. Anlatılan sıkıntılarla henüz karşılaşmadan, o korkunç ve ürkütücü ev (cehennem) gözü önüne dikilmeden, perde düşüp intikamı pek çetin olan Allah'ın (c.c.) huzuruna çıkarılmadan ve cehenneme sevk edilmeden kendine ve sapıklıklarına gözyaşı döker.
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Peygamber'imiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Münafık, iki koyun sürüsü arasında kâh sürünün birine, kâh öbürüne katılan şaşkın bir koyun gibidir. O, bu sürülerin hiç birinde devamlı barınmaz, çünkü her iki sürüye de yabancıdır. Münafık da tıpkı böyledir, ne tamamen Müslümanlarla kaynaşabilir ve ne de kâfirlerle."
Ulu Allah (c.c.) cehennemi yedi kapılı olarak yaratmıştır. Nitekim "cehennemin yedi kapısı vardır" diye buyuruyor. (Hıcr Sûresi: 44) Bu kapılar, lânetle kaplanmış demirdendir, cehennem duvarlarının dış yüzü bakırdan ve iç yüzü kurşundandır. Tabanında azap ve tavanında öfke ve acımazlık vardır. Zemini cam, kurşun, bakır ve demir karışımıdır. Cehennemlikler üstten, alttan, sağdan ve soldan ateşle kuşatılmışlardır. Birbiri üzerinde duran katlardan meydana gelmiştir. İşte münafıklar için bu katların en altta olanı ayrılmıştır.
Rivayete göre Cebrail'in (a.s.) gelişlerinden birinde Peygamber'imiz (s.a.v.) O'na "Ya Cebrail, bana cehennemi ve onun hararet derecesini tasvir et" der. Cebrail de Peygamber'imizin (s.a.v.) isteği üzerine şunları anlatır, "Ulu Allah, cehennem ateşini yarattıktan sonra bin yıl boyunca yaktı, sonunda kıpkırmızı oldu. Arkasından bin yıl daha yaktı, nihayet ağardı. Daha sonra onu koyu bir kara renge bürününceye kadar bin yıl daha yaktı. Seni hak dinle Peygamber olarak gönderen Allah adına yemin ederim ki, cehennemliklerin üzerlerindeki elbiselerden biri yeryüzü halkına gösterilecek olsa, hepsi ölürlerdi. Yine eğer cehennem içeceğinin bir tek kovası yeryüzü sularının tamamına katılsa, tadanlar derhal ölürdü.
Bir kıvılcımı dünya dağlarına düşse, dağlar erirdi. Eğer aranızdan biri cehenneme girdikten sonra çıkarılarak aranıza gönderilse yeryüzündekiler, kokusunun keskinliğinden bayılarak ölürlerdi."
Peygamber'imiz (s.a.v.) Cebrail'in sözünün burasında araya girerek "Ya Cebrail, bana cehennemin kapılarını tarif et, şu bildiğimiz kapılar gibi midirler?" diye sordu.
Cebrail (a.s.) "hayır", Ya Rasûlullah fakat birbiri üzerinde katlar halindedirler. Kapıdan kapıya yetmiş yıllık mesafe vardır. Her kapının ısı derecesi üzerindekinden yetmiş kat fazladır.
Peygamber'imiz (s.a.v.) Cebrail'e bu kapılara tekabül eden katlara kimlerin gireceğini sordu, Cebrail şöyle cevap verdi, "ismi -haviye- olan en alt katın kapısından münafıklar gireceklerdir. Nitekim ulu Allah "Hiç şüphesiz, münafıklar cehennemin en alt katandadırlar" buyuruyor. (Nisa Sûresi: 145)
İsmi -cahim- olan ikinci katın kapısından Allah'a ortak koşanlar gireceklerdir. İsmi -Sakar- olan üçüncü katın kapısından yıldızlara tapan putperestler (sabiiler) gireceklerdir.
Adı -Lezza- olan dördüncü katın kapısından şeytan ile birlikte ona uyan ateşperestler girecektir Adı -hutame- olan beşinci katın kapısından Yahudiler gireceklerdir. İsmi -Sair- olan altıncı katın kapısından Hıristiyanlar gireceklerdir."
Cebrâil, sözünün burasında susunca Peygamber'imiz (s.a.v.) "Hani yedinci katın kapısından girecek olanları söylemedin" diye sordu. Cebrail bu soruya "Ya Muhammed onu sorma" diye cevap verdi. Peygamberimiz "söyle" diye ısrar edince Cebrail "Yedinci kapıdan da senin ümmetinden tövbesiz ölen büyük günahkârlar gireceklerdir" diye sözünü tamamladı. Rivayete göre:
"Hepiniz teker teker oraya (cehenneme) mutlaka gireceksiniz" mealindeki ayet-i kerime indiği zaman Peygamberimizin ümmeti hesabına duyduğu korku artmış ve hüngür hüngür ağlamıştı (Meryem Sûresi: 71).
Allah'ı tanıyan, O'nun sillesinin ve hışmının şiddetini bilen kimse O'ndan olanca derecesi ile korkar. Anlatılan sıkıntılarla henüz karşılaşmadan, o korkunç ve ürkütücü ev (cehennem) gözü önüne dikilmeden, perde düşüp intikamı pek çetin olan Allah'ın (c.c.) huzuruna çıkarılmadan ve cehenneme sevk edilmeden kendine ve sapıklıklarına gözyaşı döker.
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)