Muhabbetullah vesilesi Zikrullah
Cenâb-ı Hakk bir kudsi hadiste, zikir ehli için “dostlarım” ve “sevgililerim” nitelemesi yapıyor
22.10.2024 18:35:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Cenâb-ı Hakk bir kudsi hadiste, zikir ehli için "dostlarım" ve "sevgililerim" nitelemesi yapıyor:
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kul, sevdiğini Allah için sevmedikçe, yerdiğini Allah için yermedikçe, açık bir imanı hak etmiş olamaz. Allah için sevdiğinde, Allah için nefret ettiğinde Allah tarafından sevgiyi hak eder. (Yüce Allah şöyle buyurmuştur): Kullarımdan dostlarım ve sevgililerim; Beni zikretmeleri sûretiyle ve Benim de onları zikirleri sebebiyle andığım kimselerdir."
Seven sevdiğini sürekli anmak ister. Bulunduğu her ortamda ondan bahsedilsin ister. Kul, Allah'ı zikredince Allah da onu zikreder.
"Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Allah Teâla, 'Ben kulumun zannı üzereyim. Beni andığı zaman, onunla beraberim. Eğer Beni kendi nefsinde (kendi kendine) anarsa, Ben de onu kendi nefsimde anarım.
Eğer Beni bir topluluğun içinde zikrederse, Ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluğun içinde anarım.
Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım.
Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim' buyurdu."
Peygamber Efendimizin, cemaat hâlinde zikretmenin faziletini anlatan birçok hadisi mevcuttur. Bunlardan bazılarını hatırlatalım:
Peygamber Efendimiz buyurdu ki: Allah'ı zikir için toplanmış bir cemaatı şüphesiz ki melekler kuşatır, onların üzerine rahmet yağar ve sükûnet iner; Allah da, onlardan katındaki meleklere övgü ile bahseder."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 'Allah'ın yeryüzünde dolaşıp zikir meclisi arayan melekleri vardır. Allah'ı zikreden bir topluluk buldukları zaman, 'Gelin, gelin bulduk' diye birbirlerine müjdeleyip seslenirler. Ardından o meclisin etrafında çepeçevre otururlar. Kanatlarını dünya göğüne kadar gererek orayı kuşatırlar. Onları en iyi bilen Rableri onlara sorar:
'Kullarım ne diyor?'
'Kulların, Seni tesbih ediyorlar, tekbir getiriyorlar, hamd ediyorlar, temcîd (ta'zîm) ediyorlar.'
'Peki onlar Beni gördüler mi?'
'Hayır. And olsun Seni görmediler.'
'Ya Beni görseler durumları nasıl olurdu?'
'Seni görseler daha çok ibâdet, daha çok hamd, daha çok tesbih ederlerdi.'
'Peki, ne istiyorlar?'
'Senden Cennet'i istiyorlar.'
'Peki, Cennet'i gördüler mi?'
'Hayır vallahi yâ Rabbi, onu görmediler.'
'Ya onu görselerdi durumları nice olurdu?'
'Tabii ki ona duydukları arzu ve rağbet daha da çok olurdu.'
'Onlar neden sığınıyorlar?'
'Cehennem'den sığınıyorlar.'
'Onu gördüler mi?'
'Hayır. And olsun onu görmediler.'
'Onu görselerdi durumları ne olurdu?'
'Onu görselerdi ondan daha çok korkar, daha çok kaçarlardı' diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah şöyle buyurur:
'Sizi şahit gösteriyorum ki, Ben onları bağışladım.' Meleklerden bir tanesi bunun üzerine şöyle der: 'Ama içlerinde, zikir için değil de sadece bir işi için gelip oturan falan kimse de var.'
'Böyle bir topluluğun arkadaşları da kötü/şaki olamaz' diye buyurur."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 'Allah Teâlâ, Kıyâmet Günü yüzleri apaydınlık, inci minberlerüzerinde oturan ve herkes tarafından kendilerine gıpta edilen bir kavim gönderecektir ki onlar, ne peygamberler, ne de şehitlerdir.'
Bir bedevi dizleri üstüne çöküp Hz. Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve âlihi) yalvardı: 'Ne olur onları bize anlat da bilelim!'
Bunun üzerine Allah Resûlü; 'Onlar, çeşitli kabilelerden, çeşitli ülkelerden Allah için birbirlerini sevip bir araya gelen ve ihlâs içinde Allah'ı zikredenlerdir' buyurdu."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Allah Teâla şöyle buyuruyor: Ben kulumun zannı üzereyim. Beni andığı zaman, onunla beraberim. Eğer Beni kendi nefsinde (kendi kendine) anarsa, Ben de onu kendi nefsimde anarım. Eğer Beni bir topluluğun içinde zikrederse, Ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluğun içinde anarım. Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim."
Ömer'den; "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) Necid bölgesine bir müfreze gönderdi. Müfreze bir çok ganimet elde ederek geri döndü.
Müfrezeye katılmayan bir adam hayretini ifade ederek, 'Bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eden başka bir müfreze görmedik' dedi.
Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi);
'Bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eden bir topluluğu size bildireyim mi?' diye sordu ve devamla;
'Sabah namazını kılıp güneş doğuncaya kadar Allah'ı zikreden bir toplum bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eder' buyurdu."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Sabah namazından sonra oturup Allah'ı zikreden bir toplulukla oturmam, Benim için İsmâil neslinden dört köle azad etmemden daha sevimlidir. İkindi namazından sonra akşama kadar oturup Allah'ı zikreden toplulukla oturmam, Benim için, dört köle azad etmemden daha sevimlidir."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Allah'ın evlerinden birinde toplanıp Allah'ın Kitâbını okuyan, onu aralarında öğrenip öğreten hiçbir topluluk yoktur ki Allah, onların üzerlerine sekine (huzur) indirmesin, rahmet onları kaplamasın, melekler onları kuşatmasın. Allah onları kendi katındakilerin içinde anmasın!"
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: İçinde Allah'ın anıldığı ev ile içinde Allah'ın anılmadığı ev, diri ile ölü gibidir."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 'Cennet bahçelerinden geçtiğiniz zaman faydalanın!'
'Nedir Cennet bahçeleri?' diye sordular;
'Zikir halkaları' buyurdu."
"Allah buyuruyor ki: Ben kulumun zannına (inancına) göreyim. Beni andığı zaman Ben onunla beraberim. Kulum, nefsinde, kendi kendine anarsa, Ben de onu öylece anarım. Beni bir topluluk içinde zikrederse, Ben de kulumu o topluluktan daha hayırlı topluluk arasında (rahmetimle) anarım."
Cemaat hâlinde zikretmek Şeytan'ı o toplumdan uzaklaştırır. Süfyan b. Uyeyne diyor ki: "İnsanlar bir araya toplanıp Allah'ı andıkları zaman, dünya ve Şeytan oradan uzaklaşır.
Şeytan dünyaya, 'Bunların ne yaptıklarını görüyor musun?' der.
Dünya, 'İlişme, onlar oradan ayrıldıkları zaman, ben onları teker teker boyunlarından yakalar ve sana teslim ederim' diye cevap verir."
Cemaat hâlinde zikrin fazileti delilleriyle ortadadır. İçinde birlikte yaşadığımız hânemizin halkı ile evimizde biraraya gelip, tevbe- istiğfar etmek, salât ü selâm okumak, kelime-i tevhid okumak, Allah ism-i şerifiyle zikretmek, Kur'ân-ı Kerim okumak hiç zor olmayan bir büyük ibâdettir. Beş dakika, on dakika ayırmak sûretiyle evlerimizi Cennet bahçesine çevirebiliriz ve böylece evlerimiz, Cenâb-ı Hakk'ın övdüğü evlerden biri hâline gelir:
"(Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu (öyle kimseler) tesbih eder ki:
Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kul, sevdiğini Allah için sevmedikçe, yerdiğini Allah için yermedikçe, açık bir imanı hak etmiş olamaz. Allah için sevdiğinde, Allah için nefret ettiğinde Allah tarafından sevgiyi hak eder. (Yüce Allah şöyle buyurmuştur): Kullarımdan dostlarım ve sevgililerim; Beni zikretmeleri sûretiyle ve Benim de onları zikirleri sebebiyle andığım kimselerdir."
Seven sevdiğini sürekli anmak ister. Bulunduğu her ortamda ondan bahsedilsin ister. Kul, Allah'ı zikredince Allah da onu zikreder.
"Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Allah Teâla, 'Ben kulumun zannı üzereyim. Beni andığı zaman, onunla beraberim. Eğer Beni kendi nefsinde (kendi kendine) anarsa, Ben de onu kendi nefsimde anarım.
Eğer Beni bir topluluğun içinde zikrederse, Ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluğun içinde anarım.
Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım.
Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim' buyurdu."
Peygamber Efendimizin, cemaat hâlinde zikretmenin faziletini anlatan birçok hadisi mevcuttur. Bunlardan bazılarını hatırlatalım:
Peygamber Efendimiz buyurdu ki: Allah'ı zikir için toplanmış bir cemaatı şüphesiz ki melekler kuşatır, onların üzerine rahmet yağar ve sükûnet iner; Allah da, onlardan katındaki meleklere övgü ile bahseder."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 'Allah'ın yeryüzünde dolaşıp zikir meclisi arayan melekleri vardır. Allah'ı zikreden bir topluluk buldukları zaman, 'Gelin, gelin bulduk' diye birbirlerine müjdeleyip seslenirler. Ardından o meclisin etrafında çepeçevre otururlar. Kanatlarını dünya göğüne kadar gererek orayı kuşatırlar. Onları en iyi bilen Rableri onlara sorar:
'Kullarım ne diyor?'
'Kulların, Seni tesbih ediyorlar, tekbir getiriyorlar, hamd ediyorlar, temcîd (ta'zîm) ediyorlar.'
'Peki onlar Beni gördüler mi?'
'Hayır. And olsun Seni görmediler.'
'Ya Beni görseler durumları nasıl olurdu?'
'Seni görseler daha çok ibâdet, daha çok hamd, daha çok tesbih ederlerdi.'
'Peki, ne istiyorlar?'
'Senden Cennet'i istiyorlar.'
'Peki, Cennet'i gördüler mi?'
'Hayır vallahi yâ Rabbi, onu görmediler.'
'Ya onu görselerdi durumları nice olurdu?'
'Tabii ki ona duydukları arzu ve rağbet daha da çok olurdu.'
'Onlar neden sığınıyorlar?'
'Cehennem'den sığınıyorlar.'
'Onu gördüler mi?'
'Hayır. And olsun onu görmediler.'
'Onu görselerdi durumları ne olurdu?'
'Onu görselerdi ondan daha çok korkar, daha çok kaçarlardı' diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah şöyle buyurur:
'Sizi şahit gösteriyorum ki, Ben onları bağışladım.' Meleklerden bir tanesi bunun üzerine şöyle der: 'Ama içlerinde, zikir için değil de sadece bir işi için gelip oturan falan kimse de var.'
'Böyle bir topluluğun arkadaşları da kötü/şaki olamaz' diye buyurur."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 'Allah Teâlâ, Kıyâmet Günü yüzleri apaydınlık, inci minberlerüzerinde oturan ve herkes tarafından kendilerine gıpta edilen bir kavim gönderecektir ki onlar, ne peygamberler, ne de şehitlerdir.'
Bir bedevi dizleri üstüne çöküp Hz. Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve âlihi) yalvardı: 'Ne olur onları bize anlat da bilelim!'
Bunun üzerine Allah Resûlü; 'Onlar, çeşitli kabilelerden, çeşitli ülkelerden Allah için birbirlerini sevip bir araya gelen ve ihlâs içinde Allah'ı zikredenlerdir' buyurdu."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Allah Teâla şöyle buyuruyor: Ben kulumun zannı üzereyim. Beni andığı zaman, onunla beraberim. Eğer Beni kendi nefsinde (kendi kendine) anarsa, Ben de onu kendi nefsimde anarım. Eğer Beni bir topluluğun içinde zikrederse, Ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluğun içinde anarım. Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim."
Ömer'den; "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) Necid bölgesine bir müfreze gönderdi. Müfreze bir çok ganimet elde ederek geri döndü.
Müfrezeye katılmayan bir adam hayretini ifade ederek, 'Bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eden başka bir müfreze görmedik' dedi.
Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi);
'Bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eden bir topluluğu size bildireyim mi?' diye sordu ve devamla;
'Sabah namazını kılıp güneş doğuncaya kadar Allah'ı zikreden bir toplum bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eder' buyurdu."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Sabah namazından sonra oturup Allah'ı zikreden bir toplulukla oturmam, Benim için İsmâil neslinden dört köle azad etmemden daha sevimlidir. İkindi namazından sonra akşama kadar oturup Allah'ı zikreden toplulukla oturmam, Benim için, dört köle azad etmemden daha sevimlidir."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Allah'ın evlerinden birinde toplanıp Allah'ın Kitâbını okuyan, onu aralarında öğrenip öğreten hiçbir topluluk yoktur ki Allah, onların üzerlerine sekine (huzur) indirmesin, rahmet onları kaplamasın, melekler onları kuşatmasın. Allah onları kendi katındakilerin içinde anmasın!"
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: İçinde Allah'ın anıldığı ev ile içinde Allah'ın anılmadığı ev, diri ile ölü gibidir."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 'Cennet bahçelerinden geçtiğiniz zaman faydalanın!'
'Nedir Cennet bahçeleri?' diye sordular;
'Zikir halkaları' buyurdu."
"Allah buyuruyor ki: Ben kulumun zannına (inancına) göreyim. Beni andığı zaman Ben onunla beraberim. Kulum, nefsinde, kendi kendine anarsa, Ben de onu öylece anarım. Beni bir topluluk içinde zikrederse, Ben de kulumu o topluluktan daha hayırlı topluluk arasında (rahmetimle) anarım."
Cemaat hâlinde zikretmek Şeytan'ı o toplumdan uzaklaştırır. Süfyan b. Uyeyne diyor ki: "İnsanlar bir araya toplanıp Allah'ı andıkları zaman, dünya ve Şeytan oradan uzaklaşır.
Şeytan dünyaya, 'Bunların ne yaptıklarını görüyor musun?' der.
Dünya, 'İlişme, onlar oradan ayrıldıkları zaman, ben onları teker teker boyunlarından yakalar ve sana teslim ederim' diye cevap verir."
Cemaat hâlinde zikrin fazileti delilleriyle ortadadır. İçinde birlikte yaşadığımız hânemizin halkı ile evimizde biraraya gelip, tevbe- istiğfar etmek, salât ü selâm okumak, kelime-i tevhid okumak, Allah ism-i şerifiyle zikretmek, Kur'ân-ı Kerim okumak hiç zor olmayan bir büyük ibâdettir. Beş dakika, on dakika ayırmak sûretiyle evlerimizi Cennet bahçesine çevirebiliriz ve böylece evlerimiz, Cenâb-ı Hakk'ın övdüğü evlerden biri hâline gelir:
"(Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu (öyle kimseler) tesbih eder ki:
Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)