'Müdürün kusurundan banka sorumludur'
Son günlerde kamuoyunun gündeminden düşmeyen 'gizli fon' skandalında elebaşlarından birinin bir bankanın şube müdürü olması 'sorumlu kim' tartışmalarıne enden oldu. Konuyu değerlendiren Prof. Dr. Umut Yeniocak, "Banka, kusuru olmasa da sorumludur" dedi
07.12.2023 15:58:00
YENAL ARMAN
YENAL ARMAN





Kamuoyunu bugünlerde çokça meşgul eden "gizli fon" skandalında tartışılan konulardan biri de olayın baş "kahramanının" eski şube müdürü olduğu bankanın, yatırımcıların zararlarından sorumlu olup olmadığı. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, Sözleşmeler ve Borçlar Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Umut Yeniocak konuyla ilgili kapsamlı bir açıklamada bulundu.
Prof. Dr. Umut Yeniocak, yatırımcıların, bankaya duydukları güvenle paralarını müdüre teslim ettiklerine dikkat çekerek, "Banka, kusuru olmaksızın sorumlu pozisyonundadır. Müşteriler, bankadan tazminat talep edebilirler" değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Umut Yeniocak, hukuken, banka şube müdürlerinin, bankaların sınırlı yetkili temsilcileri ve aynı zamanda bankaların çalışanı olduğunu hatırlattı. Banka ile banka müdürleri arasındaki "temsil" ve "istihdam" ilişkilerinin varlığı, bankanın sorumluluğu bakımından önem arz ettiği bilgisini paylaştı.
Prof. Dr. Yeniocak'a göre Bankanın asıl sorumluluğu, olayın başrolündeki müdürün, Bankanın çalışanı olması ve yatırımcıların esas olarak banka müdürünün şahsından çok Bankaya duydukları güven sebebiyle paralarını müdüre teslim etmiş olmalarıdır.
Bu sebeple, bu olayda paralarını kaptıran müşterilerin, bankaya karşı açacakları davada izleyecekleri stratejiye göre, bu iki kusursuz sorumluluk kuralından birine dayanarak Bankadan tazminat talebinde bulunabileceklerini belirtti. Yeniocak, bununla birlikte, paralarını kaptıran müşterilerin dikkatsiz ve özensiz davranışlarıyla bu zararın oluşmasına ya da artmasına sebep olduklarının da ileri sürülebileceğini de vurguladı.
Bu durumun, Bankanın sorumluluğunda indirim sebebi olabilecek hatta müşterilerin kusurlarının ağırlığına göre Bankanın sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırabilecek önemli hususlardan biri olduğunun da altını çizdi. Yeniocak, yargı uygulamasının da bu durumu destekler nitelikte olduğunu vurgulayarak, daha önce yaşanmış, benzer olaylardan şu örnekleri verdi: "Yakın tarihli bir kararında Yargıtay, banka müdürünün, yukarıda bahsettiğim gibi, bankanın ifa yardımcısı pozisyonunda olması sebebiyle, müdürün kusurlarından bankanın doğrudan sorumlu olduğu sonucuna varmıştır. Üstelik bu olayda da paraların bir kısmı banka müdürüne banka dışında teslim edilmiş olduğu hâlde Yargıtay, müdürün banka çalışanı olması ve para tesliminin Bankaya duyulan güvenle ilgisini kurarak Bankanın sorumluluğunu kabul etmiştir."
Prof. Dr. Umut Yeniocak, yatırımcıların, bankaya duydukları güvenle paralarını müdüre teslim ettiklerine dikkat çekerek, "Banka, kusuru olmaksızın sorumlu pozisyonundadır. Müşteriler, bankadan tazminat talep edebilirler" değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Umut Yeniocak, hukuken, banka şube müdürlerinin, bankaların sınırlı yetkili temsilcileri ve aynı zamanda bankaların çalışanı olduğunu hatırlattı. Banka ile banka müdürleri arasındaki "temsil" ve "istihdam" ilişkilerinin varlığı, bankanın sorumluluğu bakımından önem arz ettiği bilgisini paylaştı.
Yatırımcılar bankaya güvenmiş
Meseleye temsil ilişkisi bakımından ele alan Prof. Dr. Umut Yeniocak, "temsil yetkisini aşarak işlem yapan banka müdürünün bu işleminin bankayı bağlayabilmesi için bankanın açıkça ya da sessiz kalarak işleme onay vermiş olması gerekir. "Gizli fon" olayındaki deliller bu açıdan değerlendirilerek sonuca varılmalıdır" değerlendirmesini yaptı.Prof. Dr. Yeniocak'a göre Bankanın asıl sorumluluğu, olayın başrolündeki müdürün, Bankanın çalışanı olması ve yatırımcıların esas olarak banka müdürünün şahsından çok Bankaya duydukları güven sebebiyle paralarını müdüre teslim etmiş olmalarıdır.
Banka, kusuru olmasa da sorumludur
Prof. Dr. Yeniocak, banka müdürünün, müşterilerle kurulan sözleşme ilişkisi bakımından bankanın ifa yardımcısı (TBK 116) pozisyonunda olduğuna dikkat çekti. Haksız fiil hukuku bakımından ise Bankanın, Kanun'un deyimiyle "adam çalıştıran" kişi konumunda olduğunu hatırlattı (TBK 66). Her iki durumda da Bankanın, kusuru olmaksızın sorumlu pozisyonunda olduğunu kaydetti.Bu sebeple, bu olayda paralarını kaptıran müşterilerin, bankaya karşı açacakları davada izleyecekleri stratejiye göre, bu iki kusursuz sorumluluk kuralından birine dayanarak Bankadan tazminat talebinde bulunabileceklerini belirtti. Yeniocak, bununla birlikte, paralarını kaptıran müşterilerin dikkatsiz ve özensiz davranışlarıyla bu zararın oluşmasına ya da artmasına sebep olduklarının da ileri sürülebileceğini de vurguladı.
Bu durumun, Bankanın sorumluluğunda indirim sebebi olabilecek hatta müşterilerin kusurlarının ağırlığına göre Bankanın sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırabilecek önemli hususlardan biri olduğunun da altını çizdi. Yeniocak, yargı uygulamasının da bu durumu destekler nitelikte olduğunu vurgulayarak, daha önce yaşanmış, benzer olaylardan şu örnekleri verdi: "Yakın tarihli bir kararında Yargıtay, banka müdürünün, yukarıda bahsettiğim gibi, bankanın ifa yardımcısı pozisyonunda olması sebebiyle, müdürün kusurlarından bankanın doğrudan sorumlu olduğu sonucuna varmıştır. Üstelik bu olayda da paraların bir kısmı banka müdürüne banka dışında teslim edilmiş olduğu hâlde Yargıtay, müdürün banka çalışanı olması ve para tesliminin Bankaya duyulan güvenle ilgisini kurarak Bankanın sorumluluğunu kabul etmiştir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.




























































































