Çabuk unuturuz bizIrak'taki işkence ve tecavüz fotoğrafları hakkında çok yazıldı çizildi, konuşuldu ayrıca söylenecek bir şey kalmadı diyebilmeyi çok isterdim. Fakat daha fotoğrafların ortaya çıkmasının üzerinden fazla bir zaman geçmeden mesele nasılsa unutulmaya yüz tuttu. YÖK yasasıydı, imam-hatip korkusuydu derken, zaten her zaman hiçbir şeyin gerçek değerine göre muamele görmediği ülkemizde, bu mesele de neredeyse rafa kaldırıldı gitti. Kaldı ki, ilk günlerinde bile insanlık görevi olarak görmeseler de en azından haber değerine binaen üzerinde duracak bir mevzu değil miydi ki, bazı kanallar bundan bahsetmek yerine bir vatandaşımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde köpeğine hak aramasından veya filanca Amerikalının bahçesindeki ayıdan haber vermeyi tercih ettiler. Amerika'da bile, Avrupa'da bile bizdekinden daha fazla ilgi ve tepki gören o vahşet görüntülerine, onlara göre daha fazla sebebimiz varken bizim tepkimiz neden bu kadar cılız kaldı?
Habercilerin büyük bir kısmının ilgisizliğinden mi, yoksa artık reality şov seyrede seyrede kanlı, insanlık dışı görüntülere, olaylara duyarsızlaşan toplumumuzun ilgisizliğinden mi?
Bize ne oldu acaba? Akif'in ifadeleriyle "Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım/ Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım" zihniyetindeki bize ne oldu? Daha dün ve fırsat buldukları her an bize de yapılan bu muamelelere karşı edecek bir duamız da mı yok acaba?
Biz, bize yapılanları unuttuk çoktan, ama onlar unutmadılar yaptıklarını. Biz unuttuk, lakin onlar hâlâ Haçlı Zihniyetini yaşatmaya devam ediyorlar. Başkan Bush, "haçlı savaşı başlatıyoruz" dememiş miydi, yoksa bu basit bir dil sürçmesi miydi?
1095 yılında Haçlılar Kudüs'e girdiklerinden kırk bin Müslümanı kılıçtan geçirmişlerdi. Gödöfrol dö Buygon, Papa II. Urban'a yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Kudüs'te bulunan bütün Müslümanları katlettik, malumunuz olsun ki, Süleyman Mabedi'nde atlarımızın diz kapaklarına kadar Müslüman kanına batmış olarak yürüyoruz."
İşte Irak'taki o hapishanede yapılanlar da bu zihniyetin bir uzantısı yalnızca. Dün, Kudüs'ü ve Müslüman Dünyası'nın zenginliklerini ele geçirmek için Doğuya akın eden ve sefaletten dolayı yarıdan çoğu vebadan kırılan o istila ve talan medeniyeti, düşlerinde bile göremeyeceği zenginlik içindeki Anadolu, Suriye, Filistin topraklarını yani bugün Ortadoğu dedikleri coğrafyayı ele geçirememiş fakat harabeye dönüştürmeyi başarmışlardı. Çünkü onların yapabildikleri tek şey bu.
Gittikleri her yerde kan, gözyaşı, karmaşa ve acı götürmek... Tersi hiçbir zaman vâki olmadı.
Kimseyi olduğundan farklı ve tek yönüyle görme lüksümüz yok. Yalnızca tanımak ve bilmek mecburiyetindeyiz.
Tarihin büyük bir bölümüne tanıklık etmiş ve çoğu zaman ona yön vermiş bir millet olarak devlet olma onurumuzu korumak durumunda değil miyiz? Yanıbaşımızda bunca melanet işlenirken, devlet olarak en azından tepki veremiyor; satır arası cümlelerle bu konuyu geçiştiriyorsak vay halimize!..
Hele ki üç günde unutup aslında incir çekirdeğini dolduracak mevzu müsveddesi konuları gece gündüz tartışmaya başlamışsak, bizim kafamıza çuval geçirir, komşumuzun da ırzına geçerler elbet.
Hüma GÖKÇE
Habercilerin büyük bir kısmının ilgisizliğinden mi, yoksa artık reality şov seyrede seyrede kanlı, insanlık dışı görüntülere, olaylara duyarsızlaşan toplumumuzun ilgisizliğinden mi?
Bize ne oldu acaba? Akif'in ifadeleriyle "Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım/ Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım" zihniyetindeki bize ne oldu? Daha dün ve fırsat buldukları her an bize de yapılan bu muamelelere karşı edecek bir duamız da mı yok acaba?
Biz, bize yapılanları unuttuk çoktan, ama onlar unutmadılar yaptıklarını. Biz unuttuk, lakin onlar hâlâ Haçlı Zihniyetini yaşatmaya devam ediyorlar. Başkan Bush, "haçlı savaşı başlatıyoruz" dememiş miydi, yoksa bu basit bir dil sürçmesi miydi?
1095 yılında Haçlılar Kudüs'e girdiklerinden kırk bin Müslümanı kılıçtan geçirmişlerdi. Gödöfrol dö Buygon, Papa II. Urban'a yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Kudüs'te bulunan bütün Müslümanları katlettik, malumunuz olsun ki, Süleyman Mabedi'nde atlarımızın diz kapaklarına kadar Müslüman kanına batmış olarak yürüyoruz."
İşte Irak'taki o hapishanede yapılanlar da bu zihniyetin bir uzantısı yalnızca. Dün, Kudüs'ü ve Müslüman Dünyası'nın zenginliklerini ele geçirmek için Doğuya akın eden ve sefaletten dolayı yarıdan çoğu vebadan kırılan o istila ve talan medeniyeti, düşlerinde bile göremeyeceği zenginlik içindeki Anadolu, Suriye, Filistin topraklarını yani bugün Ortadoğu dedikleri coğrafyayı ele geçirememiş fakat harabeye dönüştürmeyi başarmışlardı. Çünkü onların yapabildikleri tek şey bu.
Gittikleri her yerde kan, gözyaşı, karmaşa ve acı götürmek... Tersi hiçbir zaman vâki olmadı.
Kimseyi olduğundan farklı ve tek yönüyle görme lüksümüz yok. Yalnızca tanımak ve bilmek mecburiyetindeyiz.
Tarihin büyük bir bölümüne tanıklık etmiş ve çoğu zaman ona yön vermiş bir millet olarak devlet olma onurumuzu korumak durumunda değil miyiz? Yanıbaşımızda bunca melanet işlenirken, devlet olarak en azından tepki veremiyor; satır arası cümlelerle bu konuyu geçiştiriyorsak vay halimize!..
Hele ki üç günde unutup aslında incir çekirdeğini dolduracak mevzu müsveddesi konuları gece gündüz tartışmaya başlamışsak, bizim kafamıza çuval geçirir, komşumuzun da ırzına geçerler elbet.
Hüma GÖKÇE
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.