Peygamberimiz hasta veya sakat birisini görünce şükrünü dile getirmek üzere secdeye varırdı. Mübarek dilinden "Elhamdülillah" zikri hiç düşmezdi. Bu tesbih Allah'ın ihsan ettiği nimetlere şükrün bir ifadesidirDünyada iken Cennetle müjdelenen Hz. Abdurrahman bin Avf anlatıyor:
"Bir seferinde Resulullah (sav) odasına doğru gitti ve içeri girer girmez kıbleye karşı dönüp secdeye vardı. Secdeyi o kadar uzattı ki, Allah secdede ruhunu aldı sandım. Hemen yanına yaklaşıp oturdum. Başını kaldırdı.
"Kimsin?" dedi.
"Abdurrahman" dedim.
"Ne var?"
"Ey Allah'ın Resulü, öyle bir secde yaptınız ki, Allah'ın secdede ruhunuzu almış olmasından korktum" dedim.
"Resul-i Ekrem şöyle konuştu:
"Cebrail bana gelerek Allah'ın şöyle buyurduğunu müjdeledi: 'Kim sana salât ve selâm getirirse, Ben ona rahmet ederim.' Bunun üzerine ben de Allah'a şükür secdesinde bulundum."
Peygamberimiz hasta veya sakat birisini görünce Allah'ın kendisine ihsan etmiş olduğu sağlık için şükrünü dile getirmek üzere yine secdeye varırdı.
Abdullah bin Ömer'in anlattığına göre, Peygamberimiz bir gün yatalak bir hastaya uğradı. Onun hâlini görünce hemen bineğinden indi, Allah için secde etti. Hz. Ebû Bekir uğradı, o da inip secde etti; Hz. Ömer de aynı şekilde secdeye vardı.
Peygamberimizin mübarek dilinden "Elhamdülillah" zikri düşmezdi. Bu kelime tam manâsıyla Allah'ın ihsan ettiği nimetlere şükrün bir ifadesiydi.
Hz. Ali anlatıyor: Resulullah yakınlarından birisini orduya katarak savaşa gönderdi. Şöyle dua etti:
"Allah'ım eğer onları sağ salim döndürürsen Sana lâyıkıyla şükretmek bana borç olsun" buyurdu.
Çok geçmeden savaş bitti, onlar da sağ olarak döndüler. Resulullah, onları görünce, "Allah'ım, nimetlerini bollaştırdığın için Sana hamd olsun" dedi.
Bunun üzerine ben, "Ya Resulallah, siz, eğer onları sağ salim döndürürse Allah'a layıkı üzere şükretmek bana borç olsun, dememiş miydiniz?" dedim. Peygamberimiz "Yapmadım mı?" buyurdu. "Allah'a hamdolsun" anlamına gelen "Elhamdülillah" kelimesi Allah'a şükrün tam bir ifadesi sayılıyordu.
"Bir seferinde Resulullah (sav) odasına doğru gitti ve içeri girer girmez kıbleye karşı dönüp secdeye vardı. Secdeyi o kadar uzattı ki, Allah secdede ruhunu aldı sandım. Hemen yanına yaklaşıp oturdum. Başını kaldırdı.
"Kimsin?" dedi.
"Abdurrahman" dedim.
"Ne var?"
"Ey Allah'ın Resulü, öyle bir secde yaptınız ki, Allah'ın secdede ruhunuzu almış olmasından korktum" dedim.
"Resul-i Ekrem şöyle konuştu:
"Cebrail bana gelerek Allah'ın şöyle buyurduğunu müjdeledi: 'Kim sana salât ve selâm getirirse, Ben ona rahmet ederim.' Bunun üzerine ben de Allah'a şükür secdesinde bulundum."
Peygamberimiz hasta veya sakat birisini görünce Allah'ın kendisine ihsan etmiş olduğu sağlık için şükrünü dile getirmek üzere yine secdeye varırdı.
Abdullah bin Ömer'in anlattığına göre, Peygamberimiz bir gün yatalak bir hastaya uğradı. Onun hâlini görünce hemen bineğinden indi, Allah için secde etti. Hz. Ebû Bekir uğradı, o da inip secde etti; Hz. Ömer de aynı şekilde secdeye vardı.
Peygamberimizin mübarek dilinden "Elhamdülillah" zikri düşmezdi. Bu kelime tam manâsıyla Allah'ın ihsan ettiği nimetlere şükrün bir ifadesiydi.
Hz. Ali anlatıyor: Resulullah yakınlarından birisini orduya katarak savaşa gönderdi. Şöyle dua etti:
"Allah'ım eğer onları sağ salim döndürürsen Sana lâyıkıyla şükretmek bana borç olsun" buyurdu.
Çok geçmeden savaş bitti, onlar da sağ olarak döndüler. Resulullah, onları görünce, "Allah'ım, nimetlerini bollaştırdığın için Sana hamd olsun" dedi.
Bunun üzerine ben, "Ya Resulallah, siz, eğer onları sağ salim döndürürse Allah'a layıkı üzere şükretmek bana borç olsun, dememiş miydiniz?" dedim. Peygamberimiz "Yapmadım mı?" buyurdu. "Allah'a hamdolsun" anlamına gelen "Elhamdülillah" kelimesi Allah'a şükrün tam bir ifadesi sayılıyordu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.