BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, anayasa paketinde memura birşey verilmediğini belirterek, "Toplu sözleşmenin etkili olabilmesi için memurların grev hakkının olması lazım. Grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme, şarjörü olmayan tabancaya benzer" dedi
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, partisinin Başkanlık Divanı toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. BTP Lideri, 12 Eylül'de yapılacak anayasa referandumu kararının 12 Eylül 1980 askeri müdahalesine nazire olsun diye alındığına işaret ederek, "İktidarın millete vermek istadiği mesaj şudur: 12 Eylül'de bir ihtilal oldu. Biz tam demokrat bir partiyiz ve insan haklarından yanayız. İhtilallere karşıyız ve ihtilalellere karşı olan anayasa taslağı hazırladık. Aynı tarihte ihtilali tarihe gömeceğiz."
Despotik yaklaşım
İşin esasına bakıldığı zaman durumun böyle olmadığını dile getiren Prof. Dr. Baş, hükümetin despotik bir yaklaşım içinde olduğunu belirtti. BTP Genel Başkanı, şunları söyledi: "Referanduma sunulan anayasa paketi ile ne yapacaklarını bilmediklerini görüyoruz. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı olarak meselenin teknik boyutlarına ilişkin çalışma yapılması hususunu hukukçu arkadaşlara havale ettik ve parti Başkanlık Divanı toplanmadan önce de 'Evet' ya da 'Hayır' yönünde bir karar almadık. Afyon'da 3 otelde toplanan belediye başkanlarımız, il başkanlarımız, kadın ve gençlik kollarımız, Başkanlık Divanı ve MYK üyelerimiz referandumda 'HAYIR' oyu kullanma kararı aldı. Biz de kararın alınmasına müdahil olmadık. Salona inerek 'göz-kaş' işaretleriyle arkadaşlarımızı yönlendirebilirdik veyahut farklı arkadaşları devreye koyarak konuşma yaptırabilirdik. Gördüğünüz gibi orada hiçbir müdahalede bulunmadık, program üzere herkes konuşmasını yaptı, kanaatlerini bizimde olduğumuz Mecliste belirlediler. Bir tek kişinin EVET demediği bu oylamada herkesin HAYIR diyeceği bir netice çıktı ortaya. Biz de Genel Başkan Yardımcımız hukukçu Prof. Dr. Ünal Emiroğlu'ndan sözlü ve yazılı rapor aldık. Gördük ki, bu anayasa paketinin tutacak bir tarafı yok. Pakette 12 Eylül'e rahmet okutacak maddeler var. 12 Eylül anayasası tam 2 yılda hazırlandı. O anayasa güçlü bir hukukçu olan Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı başkanlığındaki bir heyet tarafından hazırlandı. Kurucu Meclis ile birlikte her türlü kanaat önderinin düşüncesini alarak bir anayasa hazırladılar. Ben 'doğrudur - yanlıştır', bunun üzerinde durmuyorum ama yapılan bir çalışma var. Her nekadar o anayasanın koordinatları yurtdışından tespit edilip Türkiye'ye aktarılmışsa da, içini dolduran bağımsız Türk milletinin iradesi oldu. Bu iktidarın hazırladığı anayasa paketi 'şer' bakımından o gün hazırlanan Anayasadan 10 kat daha ağır şartları ihtiva etmektedir. Ben şimdi bunların üzerinde duracağım: Bunlar neden yanaydı? Demokrasiden yana... Demokrasi halkın Mecliste temsil edildiği sistemdir. 12 Eylül Anayasasında 'istikrar' temin edilsin diye yüzde 10 seçim barajı konulmuş. Ondan önce koalisyon hükümetleri ülkeyi 1980'e taşıdı. Dediler ki, madem oyle, biz de yüzde 10 barajını getirelim ve istikrar temin edelim. O günkü şartların üzerinden 30 sene geçti. Aynı şartlarla Türkiye yola devam edemez. Bu anayasaya göre önümüzdeki seçimlerde vatandaşların en az yüzde 30 ya da 40'nın iradesi Meclis dışında kalacak. Mesela 2002 seçimlerinde halkın iradesinin yüzde 47'si Meclise yansımamıştı. Bu despot zihniyettir."
Antidemokratik anayasa paketi
Hükümetin hazırladığı anayasa değişikliği paketinin sınırlarının okyanusun ötesinden belirlendiğine işaret eden Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Bu anayasa paketi kamuoyunda günlerce tartışılarak hazırlanmış bir anayasa değişikliği değil. Bir anda önümüze getirilerek, dendi ki, "3 günde görüşlerinizi izah edin, ona göre oylamaya gideceğiz. Şunu yapacağız, bunu yapacağız. Bir anayasa değişikliğini 3 günde müzakere ve mütalaa etmek imkan dahilinde değil. Bu en az 3 ay zaman isteyen bir meseledir. Kaldıki mevcut hükümet bu işi bir haftada halletme cihetine gitti ve halletti! Hiçbir parti görüşünü ortaya koymadan yasa Meclis'ten çıktı. Şimdi de 12 Eylül'de önümüze gelecek. Bu anayasa paketi demokratik değildir ve 12 Eylül despotizmini yani yüzde 10'luk seçim barajını devam ettirmektedir."
Toplu sözleşme hikaye
Referanduma sunulacak anayasa paketiyle memurlara toplu sözleşme hakkı verildiğini hatırlatan Prof. Dr. Baş, bu hususta şunları söyledi: "Toplu sözleşmenin etkili olabilmesi için memurların grev hakkının olması lazım. Grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme, şarjörü olmayan tabancaya benzer. Yakın gelecekte bakan yerine bir kamu görevlisiyle memur temsilcilerini karşı karşıya getirecekler. Toplu sözleşmeden netice alınamadığı zaman bir üst kurul devreye girecektir. Bu kurulda da hükümetin adamları bulunacaktır."
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, partisinin Başkanlık Divanı toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. BTP Lideri, 12 Eylül'de yapılacak anayasa referandumu kararının 12 Eylül 1980 askeri müdahalesine nazire olsun diye alındığına işaret ederek, "İktidarın millete vermek istadiği mesaj şudur: 12 Eylül'de bir ihtilal oldu. Biz tam demokrat bir partiyiz ve insan haklarından yanayız. İhtilallere karşıyız ve ihtilalellere karşı olan anayasa taslağı hazırladık. Aynı tarihte ihtilali tarihe gömeceğiz."
Despotik yaklaşım
İşin esasına bakıldığı zaman durumun böyle olmadığını dile getiren Prof. Dr. Baş, hükümetin despotik bir yaklaşım içinde olduğunu belirtti. BTP Genel Başkanı, şunları söyledi: "Referanduma sunulan anayasa paketi ile ne yapacaklarını bilmediklerini görüyoruz. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı olarak meselenin teknik boyutlarına ilişkin çalışma yapılması hususunu hukukçu arkadaşlara havale ettik ve parti Başkanlık Divanı toplanmadan önce de 'Evet' ya da 'Hayır' yönünde bir karar almadık. Afyon'da 3 otelde toplanan belediye başkanlarımız, il başkanlarımız, kadın ve gençlik kollarımız, Başkanlık Divanı ve MYK üyelerimiz referandumda 'HAYIR' oyu kullanma kararı aldı. Biz de kararın alınmasına müdahil olmadık. Salona inerek 'göz-kaş' işaretleriyle arkadaşlarımızı yönlendirebilirdik veyahut farklı arkadaşları devreye koyarak konuşma yaptırabilirdik. Gördüğünüz gibi orada hiçbir müdahalede bulunmadık, program üzere herkes konuşmasını yaptı, kanaatlerini bizimde olduğumuz Mecliste belirlediler. Bir tek kişinin EVET demediği bu oylamada herkesin HAYIR diyeceği bir netice çıktı ortaya. Biz de Genel Başkan Yardımcımız hukukçu Prof. Dr. Ünal Emiroğlu'ndan sözlü ve yazılı rapor aldık. Gördük ki, bu anayasa paketinin tutacak bir tarafı yok. Pakette 12 Eylül'e rahmet okutacak maddeler var. 12 Eylül anayasası tam 2 yılda hazırlandı. O anayasa güçlü bir hukukçu olan Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı başkanlığındaki bir heyet tarafından hazırlandı. Kurucu Meclis ile birlikte her türlü kanaat önderinin düşüncesini alarak bir anayasa hazırladılar. Ben 'doğrudur - yanlıştır', bunun üzerinde durmuyorum ama yapılan bir çalışma var. Her nekadar o anayasanın koordinatları yurtdışından tespit edilip Türkiye'ye aktarılmışsa da, içini dolduran bağımsız Türk milletinin iradesi oldu. Bu iktidarın hazırladığı anayasa paketi 'şer' bakımından o gün hazırlanan Anayasadan 10 kat daha ağır şartları ihtiva etmektedir. Ben şimdi bunların üzerinde duracağım: Bunlar neden yanaydı? Demokrasiden yana... Demokrasi halkın Mecliste temsil edildiği sistemdir. 12 Eylül Anayasasında 'istikrar' temin edilsin diye yüzde 10 seçim barajı konulmuş. Ondan önce koalisyon hükümetleri ülkeyi 1980'e taşıdı. Dediler ki, madem oyle, biz de yüzde 10 barajını getirelim ve istikrar temin edelim. O günkü şartların üzerinden 30 sene geçti. Aynı şartlarla Türkiye yola devam edemez. Bu anayasaya göre önümüzdeki seçimlerde vatandaşların en az yüzde 30 ya da 40'nın iradesi Meclis dışında kalacak. Mesela 2002 seçimlerinde halkın iradesinin yüzde 47'si Meclise yansımamıştı. Bu despot zihniyettir."
Antidemokratik anayasa paketi
Hükümetin hazırladığı anayasa değişikliği paketinin sınırlarının okyanusun ötesinden belirlendiğine işaret eden Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Bu anayasa paketi kamuoyunda günlerce tartışılarak hazırlanmış bir anayasa değişikliği değil. Bir anda önümüze getirilerek, dendi ki, "3 günde görüşlerinizi izah edin, ona göre oylamaya gideceğiz. Şunu yapacağız, bunu yapacağız. Bir anayasa değişikliğini 3 günde müzakere ve mütalaa etmek imkan dahilinde değil. Bu en az 3 ay zaman isteyen bir meseledir. Kaldıki mevcut hükümet bu işi bir haftada halletme cihetine gitti ve halletti! Hiçbir parti görüşünü ortaya koymadan yasa Meclis'ten çıktı. Şimdi de 12 Eylül'de önümüze gelecek. Bu anayasa paketi demokratik değildir ve 12 Eylül despotizmini yani yüzde 10'luk seçim barajını devam ettirmektedir."
Toplu sözleşme hikaye
Referanduma sunulacak anayasa paketiyle memurlara toplu sözleşme hakkı verildiğini hatırlatan Prof. Dr. Baş, bu hususta şunları söyledi: "Toplu sözleşmenin etkili olabilmesi için memurların grev hakkının olması lazım. Grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme, şarjörü olmayan tabancaya benzer. Yakın gelecekte bakan yerine bir kamu görevlisiyle memur temsilcilerini karşı karşıya getirecekler. Toplu sözleşmeden netice alınamadığı zaman bir üst kurul devreye girecektir. Bu kurulda da hükümetin adamları bulunacaktır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.