Demokrasiyle amaçlanan, vatandaşların adaletli bir düzende, huzur, güven ve refah içinde yaşamalarının sağlanmasıdır. Seçimlerle devletin başına getirilecek olanlar da bunu sağlayacak niteliklere sahip olmalıdır. Yüce dinimiz bunun için, işin başına 'EHİL' olanları getirin, 'Emaneti Ehline Verin' diyor. Ve tabiî ki, namus ehli; güvenilir kişiler olmaları şartıyla!Yukarıdaki satırlar İ. Şefik Aydın'ın Yeşil Giresun gazetesi için kaleme aldığı yazısının bir bölümü. Evet, "esas olan adalet" ve "işin ehline verilmesi"dir.Bize göre Türkiye ve dünya gerçeği göz önüne alındığında "adaletin tahakkuku" için "işin ehline" yani Prof. Dr. Haydar Baş'a verilmesi "âcil bir mecburiyet"tir.Çeşitli seçim hileleri, muhtelif iç ve dış mihrakların desteği, geçmiş iktidarların çok kötü yönetimleri, üstüne üstlük Anayasa'ya aykırı yüzde 10'dan başlayıp yüzde 50'ye kadar varan kademeli seçim barajı sebebiyle sandıktan çıkan AKP bugün ne durumdadır?O, biryandan "mağduriyet" rolü oynarken diğer yandan "müstekbirlite zirve" yapabilmektedir. Mağdur rolünde sermayesi "tek parti" dönemi, müstekbirlikte enerjisi "sandık sonuçları"dır.Sayın Aydın'ın hatırlattığı gibi Bülent Arınç'ın Meclis Başkanı iken söylediği "Bu Meclis insan yaratmak dışında her şeyi yapabilir" sözü, yüzde elli oy alan siyasetin ruh hâlini ortaya koymaktadır. Demek "Adam yaratmanın dışında her şey?" ha?Meselâ Sayın Baş'ın yıllardır yana yakıla altını çizdiği tehlikeyi, iyi bir şeymiş gibi pazarlayıp, Müslüman Kürt evladını Mecusi PKK'ya rehin verip "Kürdistan" diyerek, "Büyük İsrail'i kurmak" da buna dâhil mi?Sayın Aydın tam bu noktada şu soruyu soruyor:"-Peki, bu yapıyı kıramaz mıyız?"Aydın, pek çok şey söyledikten sonra da, Ayrıca" diyor "oy kullanan seçmenin parmağına çıkmayan boya sürülmelidir."Ve üzerinde çok düşünülmesi gereken bir teklifte bulunuyor:"Daha geniş bir siyasî yelpazenin Meclis'te temsili ile temsilde adaleti sağlayabilmek için, 50 milletvekilliğinin "Türkiye Milletvekilliği" olarak ayrılıp; seçimlerde yüzde biri aşan partilere meselâ 3 üyelik ve her fazla yüzde bir için de 2'şer üyelik verilerek Meclis'e girmeleri sağlanmalıdır. Artan milletvekillikleri de barajı geçen partilere, oyları oranında dağıtılmalıdır. Bu milletvekilliklerini siyasî partiler kontenjan milletvekili olarak kullanabilirler. Ayrıca bağımsız adaylık da kaldırılmalıdır." Ne dersiniz, üzerinde düşünmeye değmez mi?"Seçim barajını düşürmeyeceğini" açıkça ilân eden bu iktidara "50 milletvekilliğini Türkiye Milletvekilliği" olarak kabul ettirmek ve "Yüzde biri aşan partilere 3 vekillik verme, her yüzde bir için de artı 2 milletvekilini Meclise göndermeye" ikna etmek için büyük bir kamuoyu baskısı oluşturulsa iyi olmaz mı?Böylece Meclis'e en az üç parti daha mutlaka girecek, en önemlisi de Milli Ekonomi Modeli ilk ağızlardan Meclis kürsüsü vesilesiyle milletle kucaklaşma fırsatına kavuşacak, bir büyük hasret son bulacaktır. Dinî ve Millî Bütünlüğümüzle fakirliğin suç olması halinin ilk harcı bu olacak, gerisi ışık hızıyla gelecektir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015