15 Temmuz FETÖ'nün darbe girişiminden sonra 'Dinlerarası Diyalog' safsatasının kimler tarafından tezgahlandığını ve ulaşılmak istenen amacı bilmeyen kalmamıştır herhalde.
Fakat siyasiler Dinlerarası Diyalog'a karşı önlem aldılar mı derseniz, orası tartışılır.
En son atadıkları Diyanet İşleri Başkanı'nın ecnebilik hakkındaki dopdolu şeceresine şahit olduktan sonra bu konudaki samimiyetlerinde şüphe edip gerekli tavrı almak inancımızın gereğidir.
Özellikle 2002 yılından sonra FETÖ yapılanmasıyla birlikte Dinlerarası Diyalog her yere girdi.
Camilere, kitaplara, televizyonlara, dizilere, filmlere, yarışmalara, okullara ve aklınıza gelebilecek her yere masum bir şeymiş gibi göstererek gözümüze gözümüze soktular.
En önemlisi de insanları zehirlediler.
Dinlerarası Diyalog derken FETÖ'yle sancak yarışına giren Milli Görüş teşkilatının bu konudaki çalışmalarını görmezden gelmek büyük ihanet olur.
Geçenlerde elime bir kitap geçti.
Yazarı, Milli Görüş'çülerin hocalarından, Mavi Marmara gemisinde yer alan Ramazan Kayan, eserin ismi 'Mavi Kırmızı'.
Kayan'ın Mavi Marmara'da yaşadığı hatıralarını anlattığı kitapta, gemide Dinlerarası Diyalog ayinlerinin yapıldığını anlatmış.
Meğerse Dinlerarası Diyalog Mavi Marmara gemisine de girmiş!
Kayan kitabında diyor ki: "Gemideki gayrimüslimler bu sıcak ve samimi ortamdan öyle etkilenmişlerdi ki, Yunan gazeteci Dimitrios Pilionis eline mikrofonu aldığında ilk cümlesi şu olmuştu:
Selamun aleyküm!
Alkış tufanı koparak arkasından yüksek sesle 'Ve aleyküm selam' haykırışı...
Yanımdaki kardeş beni dürtüverdi, 'Hocam gavurun selamı alınır mı?'
'Kardeş bu sorunun zamanı mı?'
'E hocam siz bize böyle öğretmediniz mi?'
'Doğru, bu gemi benim de ezberlerimi bozdu.'
Yunanlı konuşmasına devam ederek, 'Besmele getirdi.'
Yunan düşmanlığı ile ütülenen kafamız allak bullak oldu.
Gemideki başka bir isim 88 yaşında olan Vatikan'dan katılan Başpiskopos Hilarion Cupucci idi. Elinden İncil düşmezdi. Bu zat gemidekilere, 'Bizlerin Allah'a olan inancı ve samimiyeti bu ablukayı kaldıracaktır' dedi.
Papaz'ın coşkulu konuşmasına gemidekiler Allahekber tekbirleriyle cevap verdiler.
Biz hayatımızın en güzel cemaat namazlarını bu gemide kıldık. Bir gün akşam namazını kıldığımız sürede Papaz elinde İncil'le birlikte birinci safta yer aldı. Ben arka safta idim, kendi kendime dedim, bu ne iştir Papaz ön safta ben müslümanım arka saftayım.
Bu gemi aslında bizi insanlığın ortak paydasında buluşturmuştu!
Biz namazımızı kılıyorduk, Papaz da kendi inancına göre dua ediyordu. Namazdan sonra kameralar Papaz'a çevrildi, Papaz, 'Madem bu insanlarla aynı amaç için uğraşıyoruz aynı safta da dua edebilmeliyiz' dedi ve Kur'an'dan Maide suresi 82. ayeti okudu.
Ben ise bu gemide çağın Ebu Talip'leri ile birlikte olduğumu (Haşa! Papaz'ı kast ediyor) fark ettim.
İşte o papaz gemi Sarayburnu'na yaklaştıktan sonra konuşuyor, o konuştukça müslümanlar tekbir getiriyordu. Papaz gemide ölen Furkan'ın mezarını ziyaret ederek, 'O bizim de şehidimiz' dedi." (s. 27,28,29,30,31,79,131,132,133).
Kitapta daha birçok Müslümanlık açısından vahşet hadisesi olsa da bu kadarı yeterli diye düşünüyorum.
Kitabın yazarı medrese tahsilli ama gayrimüslimlerin selamını almaktan, onlarla birlikte ibadet etmekten ve kitabında anlattığı diğer buna benzer uygulamalardan hiç de rahatsız değil hatta onaylıyor.
Burada önemli olan Kayan'ın şahsı değil, bağlı olduğu Milli Görüş teşkilatının içinde bulunduğu Dinlerarası Diyalog bataklığıdır.
Bu tür hadiseler Prof. Dr. Haydar Baş'ın kıymetini daha çok anlamak ve O'nun fikirlerini dünyanın dört bir yanına ulaştırmak için bizlere uyarıdır aslında.
Çünkü her konuda olduğu gibi Dinlerarası Diyalog konusunda da 30 yıldır FETÖ ve O'nun misyon arkadaşlarıyla tek başına mücadele eden sadece O'dur.
"Allah, milletimizi Dinlerarası Diyalog zehrinden korusun" duasını edeceğim ama bu duanın kabul olması için önce Türk milletinin yüzünü doğru adrese dönmesi gerekli.
Allah tez zamanda ayıktırsın.
Fakat siyasiler Dinlerarası Diyalog'a karşı önlem aldılar mı derseniz, orası tartışılır.
En son atadıkları Diyanet İşleri Başkanı'nın ecnebilik hakkındaki dopdolu şeceresine şahit olduktan sonra bu konudaki samimiyetlerinde şüphe edip gerekli tavrı almak inancımızın gereğidir.
Özellikle 2002 yılından sonra FETÖ yapılanmasıyla birlikte Dinlerarası Diyalog her yere girdi.
Camilere, kitaplara, televizyonlara, dizilere, filmlere, yarışmalara, okullara ve aklınıza gelebilecek her yere masum bir şeymiş gibi göstererek gözümüze gözümüze soktular.
En önemlisi de insanları zehirlediler.
Dinlerarası Diyalog derken FETÖ'yle sancak yarışına giren Milli Görüş teşkilatının bu konudaki çalışmalarını görmezden gelmek büyük ihanet olur.
Geçenlerde elime bir kitap geçti.
Yazarı, Milli Görüş'çülerin hocalarından, Mavi Marmara gemisinde yer alan Ramazan Kayan, eserin ismi 'Mavi Kırmızı'.
Kayan'ın Mavi Marmara'da yaşadığı hatıralarını anlattığı kitapta, gemide Dinlerarası Diyalog ayinlerinin yapıldığını anlatmış.
Meğerse Dinlerarası Diyalog Mavi Marmara gemisine de girmiş!
Kayan kitabında diyor ki: "Gemideki gayrimüslimler bu sıcak ve samimi ortamdan öyle etkilenmişlerdi ki, Yunan gazeteci Dimitrios Pilionis eline mikrofonu aldığında ilk cümlesi şu olmuştu:
Selamun aleyküm!
Alkış tufanı koparak arkasından yüksek sesle 'Ve aleyküm selam' haykırışı...
Yanımdaki kardeş beni dürtüverdi, 'Hocam gavurun selamı alınır mı?'
'Kardeş bu sorunun zamanı mı?'
'E hocam siz bize böyle öğretmediniz mi?'
'Doğru, bu gemi benim de ezberlerimi bozdu.'
Yunanlı konuşmasına devam ederek, 'Besmele getirdi.'
Yunan düşmanlığı ile ütülenen kafamız allak bullak oldu.
Gemideki başka bir isim 88 yaşında olan Vatikan'dan katılan Başpiskopos Hilarion Cupucci idi. Elinden İncil düşmezdi. Bu zat gemidekilere, 'Bizlerin Allah'a olan inancı ve samimiyeti bu ablukayı kaldıracaktır' dedi.
Papaz'ın coşkulu konuşmasına gemidekiler Allahekber tekbirleriyle cevap verdiler.
Biz hayatımızın en güzel cemaat namazlarını bu gemide kıldık. Bir gün akşam namazını kıldığımız sürede Papaz elinde İncil'le birlikte birinci safta yer aldı. Ben arka safta idim, kendi kendime dedim, bu ne iştir Papaz ön safta ben müslümanım arka saftayım.
Bu gemi aslında bizi insanlığın ortak paydasında buluşturmuştu!
Biz namazımızı kılıyorduk, Papaz da kendi inancına göre dua ediyordu. Namazdan sonra kameralar Papaz'a çevrildi, Papaz, 'Madem bu insanlarla aynı amaç için uğraşıyoruz aynı safta da dua edebilmeliyiz' dedi ve Kur'an'dan Maide suresi 82. ayeti okudu.
Ben ise bu gemide çağın Ebu Talip'leri ile birlikte olduğumu (Haşa! Papaz'ı kast ediyor) fark ettim.
İşte o papaz gemi Sarayburnu'na yaklaştıktan sonra konuşuyor, o konuştukça müslümanlar tekbir getiriyordu. Papaz gemide ölen Furkan'ın mezarını ziyaret ederek, 'O bizim de şehidimiz' dedi." (s. 27,28,29,30,31,79,131,132,133).
Kitapta daha birçok Müslümanlık açısından vahşet hadisesi olsa da bu kadarı yeterli diye düşünüyorum.
Kitabın yazarı medrese tahsilli ama gayrimüslimlerin selamını almaktan, onlarla birlikte ibadet etmekten ve kitabında anlattığı diğer buna benzer uygulamalardan hiç de rahatsız değil hatta onaylıyor.
Burada önemli olan Kayan'ın şahsı değil, bağlı olduğu Milli Görüş teşkilatının içinde bulunduğu Dinlerarası Diyalog bataklığıdır.
Bu tür hadiseler Prof. Dr. Haydar Baş'ın kıymetini daha çok anlamak ve O'nun fikirlerini dünyanın dört bir yanına ulaştırmak için bizlere uyarıdır aslında.
Çünkü her konuda olduğu gibi Dinlerarası Diyalog konusunda da 30 yıldır FETÖ ve O'nun misyon arkadaşlarıyla tek başına mücadele eden sadece O'dur.
"Allah, milletimizi Dinlerarası Diyalog zehrinden korusun" duasını edeceğim ama bu duanın kabul olması için önce Türk milletinin yüzünü doğru adrese dönmesi gerekli.
Allah tez zamanda ayıktırsın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Furkan Talay / diğer yazıları
- Atatürk’ün en büyük düşmanını açıklıyorum / 22.12.2020
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018