Reşehât kitabının müellifi şöyle anlatmıştır... "Hâce Ubeydullah Ahrâr'ın huzûruna ilk gelişimde, Mevlânâ Sa'deddîn Kaşgârî hazretlerinin oğlu Mevlânâ Hâce Külân ile berâberdim. Senelerce sohbet ve hizmetinde bulunmakla şereflendim. Bâzan sohbet sırasında bana; - Niçin Horasan'a dönmüyorsun? Dön! Annen ve baban benim rahatımı bozuyor.Buyururdu. Ben, başkaları arasında bu sözü işitince çok utanırdım. Nihâyet berâber geldiğim Hâce Külân, Horasan'a dönmek üzere izin istemişti. Ona izin verip, bana da;- Sen de bununla birlikte süratle Horasan'a anne ve babanın hizmetine dön! Benim rahatımı bozuyorlar.Buyurdu. Bunun üzerine onunla berâber Horasan'a döndüm. Annemin ve babamın yanına ulaşınca, hocam Ubeydullah Ahrâr'ın kendileri hakkında buyurduğu sözü söyledim. İkisi birden ağlaşmaya başladılar ve; - Biz her namazdan sonra, Ubeydullah Ahrâr hazretlerine teveccüh edip, seni göndermesi için ağlayıp, duâ ediyorduk.Dediler. Bir müddet annemin ve babamın yanında kaldım. Sonra tekrar hocamın yanına dönmem için ağlayarak, yalvararak müsâade etmelerini isteyince izin verdiler. İkinci defâ hocamın sohbetiyle şereflendim. Sonra bir daha, Horasan'a gitmemi istemediler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
































































































