HANGİSİ İYİ, HANGİSİ KÖTÜ ?
Ubeydullah-ı Ahrar anlatıyor:
- Bir gün, Mevlana Hamuş Hazretleri'nin huzuruna girmiştim.
Yanında bulunanlarla ilmi meseleleri konuşuyordu.
Ben de, mecliste bir yere oturmuş, hiç konuşmadan duruyordum.
Mevlana Hamuş, bana dönüp:
- Ne dersin, konuşmak mı daha iyidir, yoksa susmak mı, diye sordu.
Sonra da yine kendisi şu cevabı verdi:
- Bir kimse kendi varlığının kaydından geçmiş, yani nefsinden kurtulmuşsa, ne yapsa iyidir. Kurtulamamışsa, ne yapsa kötüdür.
Bu yüzden, önce varlığını, nefsin elinden kurtarmak gerekir.
ELHAMDÜLİLLAH MUSLUMANIZ
Kafkas kartalı İmam Şamil, çarlık Rusya'sının düzenli ordularına karşı Kafkasya'nın bağımsızlığı için bir avuç fedakâr ama sâdık askeriyle uzun yıllar mücadele vermiş bir kahramandı. Rusya'nın her imkana sahip orduları karşısında, insan da dahil, eksilen hiç bir şeyi yerine koyamadığı için sonunda mağlup olmuş ve esir düşmüştü. Fakat Rus çarı Onu, cesaret ve kahramanlığına hayranlığından dolayı bir esir gibi değil, bir misafir gibi karşılamıştı. Üstelik sarayında Şeyh Şamil için bir de ziyafet düzenledi. Yemek devam ederken, Çar, küstah bir tarzda İmam Şamil'in iştahlılığını iğnelemeye kalkıştı ve: "Yahu bu adam beni de yiyecek" dedi. Şeyh Şamil bu sözün altında kalmadı. Misafirini iğnelemekten çekinmeyen bu kaba Rus'a tereddütsüz olarak şu sözü söyledi: "Elhamdülillah biz Müslümanız, domuz eti yemeyiz".
Ubeydullah-ı Ahrar anlatıyor:
- Bir gün, Mevlana Hamuş Hazretleri'nin huzuruna girmiştim.
Yanında bulunanlarla ilmi meseleleri konuşuyordu.
Ben de, mecliste bir yere oturmuş, hiç konuşmadan duruyordum.
Mevlana Hamuş, bana dönüp:
- Ne dersin, konuşmak mı daha iyidir, yoksa susmak mı, diye sordu.
Sonra da yine kendisi şu cevabı verdi:
- Bir kimse kendi varlığının kaydından geçmiş, yani nefsinden kurtulmuşsa, ne yapsa iyidir. Kurtulamamışsa, ne yapsa kötüdür.
Bu yüzden, önce varlığını, nefsin elinden kurtarmak gerekir.
ELHAMDÜLİLLAH MUSLUMANIZ
Kafkas kartalı İmam Şamil, çarlık Rusya'sının düzenli ordularına karşı Kafkasya'nın bağımsızlığı için bir avuç fedakâr ama sâdık askeriyle uzun yıllar mücadele vermiş bir kahramandı. Rusya'nın her imkana sahip orduları karşısında, insan da dahil, eksilen hiç bir şeyi yerine koyamadığı için sonunda mağlup olmuş ve esir düşmüştü. Fakat Rus çarı Onu, cesaret ve kahramanlığına hayranlığından dolayı bir esir gibi değil, bir misafir gibi karşılamıştı. Üstelik sarayında Şeyh Şamil için bir de ziyafet düzenledi. Yemek devam ederken, Çar, küstah bir tarzda İmam Şamil'in iştahlılığını iğnelemeye kalkıştı ve: "Yahu bu adam beni de yiyecek" dedi. Şeyh Şamil bu sözün altında kalmadı. Misafirini iğnelemekten çekinmeyen bu kaba Rus'a tereddütsüz olarak şu sözü söyledi: "Elhamdülillah biz Müslümanız, domuz eti yemeyiz".