Kalbin mutmain olmasına vesile
Şunu da biliniz ki, insanın vücudunda bir et parçası vardır; o et parçası düzgün olursa/salâh bulursa bütün vücut düzgün olur/ salâh bulur, o bozuk olursa, bütün vücut da bozulur. Biliniz ki o et parçası kalptir
20.10.2024 08:58:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
![Kalbin mutmain olmasına vesile](resimler/haberler/23/kalbin-mutmain-olmasina-vesile-H1545107-11.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![Kalbin mutmain olmasına vesile](resimler/haberler/23/kalbin-mutmain-olmasina-vesile-H1545107-12.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
Peygamber Efendimiz, Numan b. Beşir'in (r.a.) rivâyet ettiği bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurdu:
"… Şunu da biliniz ki, insanın vücudunda bir et parçası vardır; o et parçası düzgün olursa/salâh bulursa bütün vücut düzgün olur/ salâh bulur, o bozuk olursa, bütün vücut da bozulur. Biliniz ki o et parçası kalptir."
Kalbin salâh bulması için, nefsin terbiyesi-tezkiyesi şarttır. Bunlar birbirinin mütemmimidir. Cenâb-ı Hakk bu gerçeği şöyle beyan buyurdu: "Nefsini maddî ve mânevî kirlerden arındıran, felaha erer."
Nefsi temizlemenin yolu, kalbin cilası da âyetle beyan edilmektedir:
"Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur."
Başka bir şekilde mümkün değildir. İnsanın serveti olur, şöhreti olur, rütbesi olur ama doymaz. Aç olan aslında insanın ne midesidir, ne de sosyal hayatı, ya da başka bir şeyi... Aç olan insanın ruhudur. Onun da doyması için Cenâb-ı Hakk'ı zikretmesi lazımdır.
Nitekim âyet-i kerimede hem ayaktayken, hem otururken, hemde yatarken zikretmekten söz ediliyor. Başka bir âyet-i kerimede de şöyle buyurulur: "… Allah'ı çok zikredin ki felah bulasınız."
Cenâb-ı Hakk çok zikredenlerin kurtuluşa erdiğini beyan ediyor. Cenâb-ı Hakk, kurtulmuş insanları vasfederken; "çok para kazanıyor, âleme-millete tasadduk ediyor" demiyor.
Allah kurtuluşa erdirdiği, necata kavuşturduğu insanları, "Allah'ı çokça zikredenler"olarak vasfediyor. Çokça zikredenleri tarif ederken de, ayaktayken, otururken, yanları üzerinde yatarken yani her hâlde zikrettiklerini beyan ediyor.
Peygamber Efendimiz birçok hadisinde, zikrullahın kalbin ferahlanması, huzur bulması, şifâsı olduğunu beyan ediyor: "Her şeyin bir şifâsı vardır. Gönüllerin şifâsı da Allah Teâlâ'yı zikretmektir."
Ebû Hureyre'den "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Lâ havle velâ kuvvete illâ billah, en küçüğü üzüntü olan doksan dokuz hastalığa karşı en güzel devâdır."
İbn Abbâs'dan (radiyallahu anh); "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) üzüntülü ve kederli durumlarda şöyle derdi: 'Lâ ilâhe illallahu'l-Azîmu'l-Halîm. Lâ ilâhe illallahu Rabbü'l-Arşi'l-Azîm. Lâ ilâhe illallahü Rabbü's-semâvâti ve Rabbü'l-ard. Lâ ilâhe illallahu Rabbu'l-Arşi'l-Kerîm/Azamet ve vakar sahibi olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Ancak büyük Arş'ın sahibi Allah vardır. Göklerin Rabbi, Yerin Rabbi ve Arş'ın Rabbi olan Allah'tan başka ilâh yoktur."
İbn Abbâs'dan "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Kim istiğfara devam ederse, Allah onun için her sıkıntıdan bir çıkış yolu, her kedere bir ferahlık ve çare kılar ve onu ummadığı yerden rızıklandırır."
Bu âyet-i kerimeler ve hadisler gösteriyor ki, gerçek mânâda huzur ancak zikrullah ile elde edilir." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
"… Şunu da biliniz ki, insanın vücudunda bir et parçası vardır; o et parçası düzgün olursa/salâh bulursa bütün vücut düzgün olur/ salâh bulur, o bozuk olursa, bütün vücut da bozulur. Biliniz ki o et parçası kalptir."
Kalbin salâh bulması için, nefsin terbiyesi-tezkiyesi şarttır. Bunlar birbirinin mütemmimidir. Cenâb-ı Hakk bu gerçeği şöyle beyan buyurdu: "Nefsini maddî ve mânevî kirlerden arındıran, felaha erer."
Nefsi temizlemenin yolu, kalbin cilası da âyetle beyan edilmektedir:
"Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur."
Başka bir şekilde mümkün değildir. İnsanın serveti olur, şöhreti olur, rütbesi olur ama doymaz. Aç olan aslında insanın ne midesidir, ne de sosyal hayatı, ya da başka bir şeyi... Aç olan insanın ruhudur. Onun da doyması için Cenâb-ı Hakk'ı zikretmesi lazımdır.
Nitekim âyet-i kerimede hem ayaktayken, hem otururken, hemde yatarken zikretmekten söz ediliyor. Başka bir âyet-i kerimede de şöyle buyurulur: "… Allah'ı çok zikredin ki felah bulasınız."
Cenâb-ı Hakk çok zikredenlerin kurtuluşa erdiğini beyan ediyor. Cenâb-ı Hakk, kurtulmuş insanları vasfederken; "çok para kazanıyor, âleme-millete tasadduk ediyor" demiyor.
Allah kurtuluşa erdirdiği, necata kavuşturduğu insanları, "Allah'ı çokça zikredenler"olarak vasfediyor. Çokça zikredenleri tarif ederken de, ayaktayken, otururken, yanları üzerinde yatarken yani her hâlde zikrettiklerini beyan ediyor.
Peygamber Efendimiz birçok hadisinde, zikrullahın kalbin ferahlanması, huzur bulması, şifâsı olduğunu beyan ediyor: "Her şeyin bir şifâsı vardır. Gönüllerin şifâsı da Allah Teâlâ'yı zikretmektir."
Ebû Hureyre'den "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Lâ havle velâ kuvvete illâ billah, en küçüğü üzüntü olan doksan dokuz hastalığa karşı en güzel devâdır."
İbn Abbâs'dan (radiyallahu anh); "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) üzüntülü ve kederli durumlarda şöyle derdi: 'Lâ ilâhe illallahu'l-Azîmu'l-Halîm. Lâ ilâhe illallahu Rabbü'l-Arşi'l-Azîm. Lâ ilâhe illallahü Rabbü's-semâvâti ve Rabbü'l-ard. Lâ ilâhe illallahu Rabbu'l-Arşi'l-Kerîm/Azamet ve vakar sahibi olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Ancak büyük Arş'ın sahibi Allah vardır. Göklerin Rabbi, Yerin Rabbi ve Arş'ın Rabbi olan Allah'tan başka ilâh yoktur."
İbn Abbâs'dan "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Kim istiğfara devam ederse, Allah onun için her sıkıntıdan bir çıkış yolu, her kedere bir ferahlık ve çare kılar ve onu ummadığı yerden rızıklandırır."
Bu âyet-i kerimeler ve hadisler gösteriyor ki, gerçek mânâda huzur ancak zikrullah ile elde edilir." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.