İzlenmesi gerekenler...

Sıradan gibi gözüken bazı haberleri düz değil de, tersinden ya da yukarıdan aşağıya veya aşağıdan yukarıya okuduğunuzda bu haberlerin içinde sürpriz gelecek şifreleri olduğunu fark edersiniz, mesela mı? Şu günlerde şeytanın gör dediği noktaların düşkünü olan Kezban (bendeniz) size bu anlamda bir sunum yapacak şimdi; Gündeme enteresan bir haber adeta paraşütle indi, pardon indirildi, haber şuydu; AK Parti MKYK üyesi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu ve El Kaide bağlantılı olduğu iddia edilen Yasin El Kadı hakkında hazırlanan MASAK raporunun Cumhuriyet Savcılığı'na gönderildiğini açıkladı dün... Aslında bu yeni haber değil, haberin yeni kısmı sadece dosyada savcılık aşamasına geçilmesi. Haber son 2 yıldır zaman zaman vitrine sunuluyordu, son olarak birkaç ay önce Zapsu dosyası yine aralanmıştı, bu defa Washington üzerinden; 'Erdoğan'ın beyninin yarısı konumundaki siyasi danışmanı Cüneyd Zapsu'nun, kendisini El Kaide bağlantısıyla suçlayan ABD'li yazar Michael Rubin'e dava açmaya hazırlandığı yazıldı Türk medyasında. Washington'un efendileri, NEOERGENEKON pardon pardon NEOCON'ların önemli isimlerinden olan Rubin, ABD'de yayınlanan ve Bush yönetimi yanlısı olduğu belirtilen Middle East Quarterly dergisinde, Cüneyd Zapsu'nun, El Kaide bağlantılı olduğunu iddia ettiği Yasin Kadı ile ortak olduğunu yazmıştı. Rubin, bu yazısıyla Zapsu'yu da dolaylı olarak El Kaide'yle bağlantılı olmakla suçlamıştı. Bu yazının ardından Zapsu dolaylı olarak Rubin ile bağlantıya geçti. Rubin, Zapsu'ya göndereceği herhangi bir açıklamayı yayınlama sözü verdi. Ancak Zapsu, ABD'deki avukatlarıyla görüşerek konuyu mahkemeye taşıma kararına vardı. Tüm bu gelişmelerin hemen ardından geçtiğimiz ay Zapsu malum lobinin önemli bir platformunda Washington'da bir konuşma yaptı ve Erdoğan'ı da kastederek, 'süpürmeyin bizimle işbirliğine devam edin' teklifini yaptı. Zapsu bu teklifi yapar iken kendisi hakkında El Kaide bağlantısı olduğu iddiasını ortaya atan Michael Rubin de o salonda hazır bulunuyordu.Fotoğrafa yukarıdan bakmaya devam edelim; Bu son bir-iki hafta içinde, önce, Erdoğan'ın Washington, Beyaz Saray'i ziyaret isteğine kesin bir dille -hayır gelme- cevabı gönderildi, sonra Erdoğan'ın A takımının A'sı (bu tanımlama bence-Gülerce anlamsız bulabilirsiniz...) ZAPSU hakkında malum dosya masaya geldi. Köşk tartışmalarında Erdoğan'ın isteğine, nasıl bir Cumhurbaşkanı yorumunda kendisini tanımladığı iddialarına da Washington önceki gün cevap verdi; ABD'nin karar vericilerinden (eski Ankara Büyükelçisi) Edelman, 'Türkiye'ye laik-ilerici Atatürk, İnönü, Özal gibi bir Cumhurbaşkanı gerekiyor' dedi... Tüm bunlar oluyor iken, yani Washington, Erdoğan ve A takımına, bu takımın Köşk planlarına kapıları kapatıyor iken, eşanlı kapıları Ankara'dan birine sonuna kadar açtı, acil bir davetiye gönderildi O'na, Dışişleri Bakanımız Abdullah GÜL'e... Gül, A protokol ağırlama ile temmuz başında Washington'da önemli temaslar yapacak. Şimdi ben ne mi demek istiyorum; Washington'un AK Parti içindeki kuvvet dengelerinde yeni tercihine ve de el değişikliğine dikkat çekmek istiyorum efendim... El değişikliği demiş iken... F tipi malum cemaatinde yeniden dizayn edilmeye başlanan kuvvet dengelerinde 'tasfiye ya da dönüştürülme-etkisizleştirilme' ile nasibini alacağını son birkaç haftadır ısrarla yazıyorum, o halde, F tipi cemaat, Sayın Erdoğan ve ekibi bir yanda diğer yanda Sayın Gül... Yükselen yıldızlar bölümünde bir de tahmin ettiğiniz üzere bir de kurum var, cevabı yine dünkü gündemden bir haberin farklı okumasıyla alalım; İngiliz Independent gazetesi, 'Yeni bir ulus mu doğuyor' başlıklı analizinde, ABD'nin Iraklı Kürtleri daha önce de yüzüstü bıraktığını ve bunu tekrarlayarak Türkiye'ye dönebileceği değerlendirmesinde bulundu. Bu haberin Türkiye boyutunun arka planında, Ankara'da değişen yeni güç dengelerine de gönderme var; Washington'un Irak'ta Türkiye'ye yol vermesi Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de bu yeni pozisyonda-bölgede doğal olarak etkisinin artacağına işarettir, ne dersiniz? Son olarak başa dönüp bağlayalım, bir soru; Şemdinli davasını rekor sürede 45 günde sonuçlandıranlar, acaba ZAPSU dosyasını da aynı süratle sonuca vardırabilecekler mi?Güler Kömürcü/ Akşam