Birilerinin İstanbul hakkında hangi sinsi düşünceleri taşıdığını bilen bilir.
Son zamanlarda eskiye nispet, bu düşünce sinsi olmaktan çıkıp aleniyet kazanmaya başladı bile.
Sur içinde "Vatikan benzeri bir Dünya Ortodoksları Merkezi" oluşturmak.
Fatih Kaymakamı'ndan izinsiz nerdeyse tuvalete gitmesi mümkün olmayan patrik özel uçaklarla dünyanın değişik yerlerine dinî görünümlü ama tamamen siyasi bir takım geziler yapma sebeplerinden biri belki de en önemlisi bu gayeyi gerçekleştirmektir.
Çeşitli "makul" sebepler uğruna Fener Rum Patrikhanesi'nin etrafındaki bir çok, Balat'ı cicileştirmeyi hedefleyen bir dernek tarafından yerin satın alınarak istimlak edildiğini duymuşsunudur.
Bu girişime karşı çıkanları çok sert bir şekilde eleştiren bir genci bir TV'den hatırlamanız lazım.
Üçüncü derece deprem kuşağında olan Trabzon'da da Ayasofya Müzesi'nin etrafının Dünya Kiliseler Birliği finansörlüğü ile istimlak edildiği haberleri bir ara medyaya yansımıştı.
Fakat önemsiz(!) olduğu için üzerinde pek durulmadı.
Medyanın daha önemli haberleri vardı.
Mesela;
"Ünlü sanatçı(!)" bayan Hale, apartmanın birinci katında bay X'le beraber oldu.
Üçüncü katta ayrıldılar. Bu sefer de bay Y ile görüntülendi.
Beşini katta bey Y'den ayrılan ünlü sanatçı burada da ünlü sanatçı Z'nin eski sevgilisi bay K ile birlikte olmaya başladı.
Yedinci katta bay K ile yolları ayıran ünlü sanatçı Hale, sekizinci katta tekrar eski sevgilisi bay X ile kameralara takıldı...
Kısaca oturduğu yirminci kata çıkana kadar yirmi sevgili değiştiren ünlü sanatçı Hale, nasıl geldi bu hale?
Her gün bu b...tan haberlerle kafası şişirilen özellikle gençler, nasıl düşünebilsin işin vahametini?
Dünyanın bir çok deprem riski altında ülkelerinde hiçbir vaveyla olmazken ısrarla İstanbul'da meydana gelebilecek bir depremden bahsedilmesi bana biraz tuhaf ve bu konuyla bağlantılı gibi geliyor.
İstanbul'u taşımak fikrinin bile sesli talaffüz edilmesi, inşasında yanlış malzeme kullanıldı gerekçesiyle bazı binaların yıkılma teklifi ve başka bir çok özel fikirler havada uçuşuyor İstanbul'da.
Olan bir depremin şiddetini doğru tespit etmekten aciz ilim adamlarından, her akşam olacak deprem haberlerini dinleyen bir insan niye dursun bu şehirde?
İstanbul'dan bir beklentisi olmayan kişilere, bir de değerinden fazla teklif ettiniz mi niye satmasın arsasını, dairesini, yerini.
Bu uğurda gelen milyar dolarlardan da çok konuşuluyor.
Dolar dediğin ne ki?
Ham maddesi odun ve boya.
Kes Amazon ormanlarından, işlet, boyat gönder dünyaya.
Türkiye'de basılınca enflasyon olur.
Bush'un seçimde en büyük destekçisi şirketin bile battığı ABD'de karşılıksız para basılınca enflasyon olmaz.
Ah şu enflasyon.
Sevgili Mahmut Erdem'den dinlemiştim:
Köylerinde oldukça fakir ama zengin komşusu olan biri varmış.
Adam bir gün şöyle demiş:
-Ulan fakirlik çöktün ocağıma. Ulan biraz da şu komşum falancaya git, biraz da onun ocağına yerleş. Beğenmezsen gene gel, ben buradayım.
Aynen bunun gibi, ulan enflasyon, çöktün Türkiye'nin üzerine.
Biraz da ABD'ye git. Rahata kavuşamazsan gele gel, biz hep buradayız.
Yarın bir ilim(!) adamı çıkar da; "Sur içinde Bizans dönemi hariç sonradan yapılan bütün binalarda inşaat hatası var, tiz elden yıkıla" derse hiç şaşmam.
İlim konuşuyor, karşı mı çıkacaksınız?
Tanrı çarpar sizi valla.
Sizi bilmem ama, ben İstanbul'da deprem olacak türü haberlerden işkilleniyorum.
Son zamanlarda eskiye nispet, bu düşünce sinsi olmaktan çıkıp aleniyet kazanmaya başladı bile.
Sur içinde "Vatikan benzeri bir Dünya Ortodoksları Merkezi" oluşturmak.
Fatih Kaymakamı'ndan izinsiz nerdeyse tuvalete gitmesi mümkün olmayan patrik özel uçaklarla dünyanın değişik yerlerine dinî görünümlü ama tamamen siyasi bir takım geziler yapma sebeplerinden biri belki de en önemlisi bu gayeyi gerçekleştirmektir.
Çeşitli "makul" sebepler uğruna Fener Rum Patrikhanesi'nin etrafındaki bir çok, Balat'ı cicileştirmeyi hedefleyen bir dernek tarafından yerin satın alınarak istimlak edildiğini duymuşsunudur.
Bu girişime karşı çıkanları çok sert bir şekilde eleştiren bir genci bir TV'den hatırlamanız lazım.
Üçüncü derece deprem kuşağında olan Trabzon'da da Ayasofya Müzesi'nin etrafının Dünya Kiliseler Birliği finansörlüğü ile istimlak edildiği haberleri bir ara medyaya yansımıştı.
Fakat önemsiz(!) olduğu için üzerinde pek durulmadı.
Medyanın daha önemli haberleri vardı.
Mesela;
"Ünlü sanatçı(!)" bayan Hale, apartmanın birinci katında bay X'le beraber oldu.
Üçüncü katta ayrıldılar. Bu sefer de bay Y ile görüntülendi.
Beşini katta bey Y'den ayrılan ünlü sanatçı burada da ünlü sanatçı Z'nin eski sevgilisi bay K ile birlikte olmaya başladı.
Yedinci katta bay K ile yolları ayıran ünlü sanatçı Hale, sekizinci katta tekrar eski sevgilisi bay X ile kameralara takıldı...
Kısaca oturduğu yirminci kata çıkana kadar yirmi sevgili değiştiren ünlü sanatçı Hale, nasıl geldi bu hale?
Her gün bu b...tan haberlerle kafası şişirilen özellikle gençler, nasıl düşünebilsin işin vahametini?
Dünyanın bir çok deprem riski altında ülkelerinde hiçbir vaveyla olmazken ısrarla İstanbul'da meydana gelebilecek bir depremden bahsedilmesi bana biraz tuhaf ve bu konuyla bağlantılı gibi geliyor.
İstanbul'u taşımak fikrinin bile sesli talaffüz edilmesi, inşasında yanlış malzeme kullanıldı gerekçesiyle bazı binaların yıkılma teklifi ve başka bir çok özel fikirler havada uçuşuyor İstanbul'da.
Olan bir depremin şiddetini doğru tespit etmekten aciz ilim adamlarından, her akşam olacak deprem haberlerini dinleyen bir insan niye dursun bu şehirde?
İstanbul'dan bir beklentisi olmayan kişilere, bir de değerinden fazla teklif ettiniz mi niye satmasın arsasını, dairesini, yerini.
Bu uğurda gelen milyar dolarlardan da çok konuşuluyor.
Dolar dediğin ne ki?
Ham maddesi odun ve boya.
Kes Amazon ormanlarından, işlet, boyat gönder dünyaya.
Türkiye'de basılınca enflasyon olur.
Bush'un seçimde en büyük destekçisi şirketin bile battığı ABD'de karşılıksız para basılınca enflasyon olmaz.
Ah şu enflasyon.
Sevgili Mahmut Erdem'den dinlemiştim:
Köylerinde oldukça fakir ama zengin komşusu olan biri varmış.
Adam bir gün şöyle demiş:
-Ulan fakirlik çöktün ocağıma. Ulan biraz da şu komşum falancaya git, biraz da onun ocağına yerleş. Beğenmezsen gene gel, ben buradayım.
Aynen bunun gibi, ulan enflasyon, çöktün Türkiye'nin üzerine.
Biraz da ABD'ye git. Rahata kavuşamazsan gele gel, biz hep buradayız.
Yarın bir ilim(!) adamı çıkar da; "Sur içinde Bizans dönemi hariç sonradan yapılan bütün binalarda inşaat hatası var, tiz elden yıkıla" derse hiç şaşmam.
İlim konuşuyor, karşı mı çıkacaksınız?
Tanrı çarpar sizi valla.
Sizi bilmem ama, ben İstanbul'da deprem olacak türü haberlerden işkilleniyorum.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024