Oxford Üniversitesi'nde öğretim görevlisi ve Filistin Yönetimi'nin eski müzakerecisi Ahmed Semih Halidi, bölgedeki gelişmeleri İngiliz The Guardian gazetesine yazdığı yazıda ele alıyor İsrail'in, askerlerinin kaçırılması ve birliklerine saldırılması karşısında misilleme hakkı olduğuna dair çok şey söylendi. Bir sorunun varlığını kabul edenler de, bunun İsrail'in operasyon hakkından değil, 'orantısız güç kullanımından' kaynaklandığını belirtiyor. Söz konusu olan aslında orantı ya da kendini savunma değil, simetri ve denklik. İsrail, cezalandırmak için sadece kendisinin güç kullanabileceğini düşünüyor ve 'kendini savunma hakkını' bir sorgulamanın ötesinde göstermekte epey başarılı. Ancak, başkalarının da aynı hakka sahip olduğunu yadsıyor. Başkalarının da 'kendini savunma hakkı' varFakat, İsrail Arap topraklarını işgal edip, yıkarken, Arapların da benzer tepki vermeyeceğini düşünmek için neden yok. Arap devletleri bunu yapmaktan çekinirse, başkaları yapacaktır. İsrail'in Gazze ve Lübnan'a operasyon düzenlemesine yol açan Hamas ve Hizbullah eylemlerinde sivillerin değil İsrail ordusunun hedef alındığı unutulmamalı; durumu İsrail ordusu için açık bir taktik yenilgi yerine 'terör' diye nitelemek çok zor. Denkliği kabullenmekten korkuyor Bu durum 'gücün paradoksu'yla ilgili; İsrail ordusu ne kadar güçlenirse, ufak aksilikler karşısında o kadar hassas oluyor. Tek bir tankın kaybı veya sadece bir askerin kaçırılması 'olumsuz çarpan' etkisi yaratıyor: İsrail'in 'caydırıcı' gücü kantarın topuzunu kaçırıyor. Bu nedenle, misillemeleri kâh caydırıcılığı tesis etme, kâh düpedüz intikam, kâh düşmanlarını isteklerini kabule zorlama amacı taşıyor. İsrail taraflar arasında herhangi bir denklik olduğunu kabullenmekten korkuyor: Atılganlık, taktik beceri ve 'temiz' operasyon konusunda kendisinden bazı şeyler öğrenmiş bir rakiple karşı karşıya kaldığını kabullenmiyor. İsrail'in Filistin ve Lübnan'daki operasyonları 'temizlikle' ilgisiz, sivilleri umursamaması da yeni değil. Hamas ve Hizbullah'ın İsrail'in egemenliğini ihlal ettiğini söyleyenlere, İsrail'in de 1960'lardan bu yana Lübnan'ın egemenliğine kaç kez tecavüz ettiğini, 1970'ler ve 1980'lerdeki hava saldırılarını, 1978 ve 1982'deki istilaları ve Beyrut işgalini, Güney Lübnan'daki katliamları ve 2000'de Lübnan'dan çıkmasına rağmen esirleri bırakmadığını hatırlatmakta fayda var. Filistinlilerin seçim iradesini kabullenmeyen İsrail'in Filistin'in 'egemenliğine' yönelik ihlallerini anlatmak da gereksiz. Ama Filistinlilerin yargısız infazı 1970'lerde başladı. Ayrıca, Hamas'ın son eylemi hakkında bilgilenmek isteyenler, 1967'deki işgalden beri 650 bin Filistinlinin hapsedildiğini, İsrail hapishanelerinde hâlâ 9 bin Filistinli bulunduğunu bilmeli. İsrail bu kişileri 'elleri kanlı' olduğu için bırakmak istemiyor; sanki sadece tek taraf kabahatli, birinin kanı diğerininkinden üstünmüş gibi. Söz konusu olan çatışmanın kurallarına dair bir tür denklik kurmaksa, Hamas ve Hizbullah bu yönde sağlam bir tavra sahip. Sınırın bir tarafında yapılanların diğer taraf için de geçerli olduğu gösterilmek isteniyorsa, Hamas ve Hizbullah'ın mantığı son derece ikna edici. Batının tutumu yanlışBatılı liderler özgürlük, demokrasi ve İsrail'in kendini savunma hakkına dem vururken, Britanya Başbakanı Tony Blair'in bölgedeki olayların başka olaylarla ilişkilendirilmemesi gerektiği iddiası ahmakça. Afganistan'daki savaş, Irak'ın yıkımı, Gazze ve Beyrut'un bombalanması, Batı'nın Arap ve Müslüman iradesini kırıp İsrail'le suç ortaklığı yaptığını düşünenleri besliyor. Güç kullanımı Batı tarzı liberalizmi güçlendirmiyor. Mevzu, demokrasi değil, İsrail'le her konuda eşit değerlendirilme hakkı. Diğerleri de İsrail gibi 'kendini savunma' hakkına sahip. İsrail'in Hamas ve Hizbullah'ı yok etmesinin bu bölgeleri demokrasiye yönlendireceğini düşünmemiz için bir neden yok. İsrail'in Filistin Kurtuluş Örgütü'nü (FKÖ) defetmek için 1982'de Lübnan'ı işgali Hizbullah'ı yarattı. FKÖ lideri Yaser Arafat'ın devre dışı bırakılması Hamas'ı güçlendirdi. Afganistan ve Irak'taki savaşlar terörü doğurup genişletti. Bu yaz benzer sonuçlar yaratırsa şaşırmamalıyız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.