İslam'a itirazların tarihi seyrini incelemek üzere yeni bir konu başladığıyla tekrar bir makale serisine başlayacağız inşallah. İnceleme araştırma ve aktarmaya çalıştığımız bütün konularda esas aldığımız çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdır. Ve Rabbim nasip ederse son nefesimize kadar Onun çağın insanına, yani bize vermek istediği mesajların satır aralarındaki kodlarını çözmeye çalışacağız. Bu sayede hem biz istifade etmeye hem de siz değerli okurlarıma kolaylık sağlamaya çalışarak Allah'ın rızasına, Peygamberimizin şefaatine, Ehl-i Beyt'in gemisine binmeye, Muhterem üstadıma Ahirette komşu olmayı talep ederim. Elbette siz değerli okurlarımın dualarını da talep ederim.
Şimdi konumuza başlayabiliriz:
"A-itirazlara genel bir bakış
Bilinen bir gerçektir ki; İslam varlığı zaruri ve en büyük hakikat olan (Vâcibu'l-Vücûd) Yüce Allah 'in ekmel binasıdır.
Bu ilahî bin a Cenâb-ı Hakk'ın zat ve sıfat tecellilerini taşıdığından hiç şüphesiz müessirin kemâli ve noksanlıklardan münezzeh oluşu, aynen eserine de yansıyacak ve onda da tecelli edecektir.
Bu sebeple naklen, aklen ve ilmen sabittir ki; İslam, her türlü noksanlık ve zafiyetten uzaktır. O, güneş gibi varlığı müşahede olunan ve de bizzat aydınlatan İlahî hidayet kaynağıdır. O Hakk'tır, hakikattir, hikmettir ve ilimdir.
Bu ana tespitten sonra İslam'a itiraz ne demektir?
Özetle itiraz, ilim ve hikmete ve bunlarla vaki olan hakikate ters düşmektir. O halde itiraz: "ilim ve hikmete ters düşen bir fikir, eylem veya haldir" diye tanımlanabilir.
İslam, hak ve sırât-ı müstakim olunca, boyutu ne olursa olsun, O'na doğrudan müdahale veya dolaylı itiraz, bir nevi sapıklıktır. Sapıklığın zirvesi ise küfürdür.
Gerçeğin ölçüsü (mikyası) İslam'dır. Herhangi bir sebeple bu ölçü yok olur veya zaafa uğrarsa o zaman hakikatten sapmalar ve gerçeğe itirazlar başlar. İtiraz ve ihtilafları halledecek kaynak ise şüphesiz ki; Kur'ân-ı Kerîm'dir:
"Biz sana kitabı indirdik ki, hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara açıklayasın ve (o kitap) inanan bir kavim için yol gösterici ve rahmet olsun." (Nahl/64)
Görüldüğü üzere meali sunulan bu âyet-i kerimede iki büyük gerçek vardır:
1. İhtilafları halledecek kaynağın ancak Kur'ân-ı Kerîm olduğu,
2. Bu Kitabın ancak O'na inan an bir kavim için yol gösterici ve rahmet olacağı hususudur.
(Prof. Dr. Haydar Baş, Din Tahripçilerine Kur'an-ı Kerim'in Cevabı, 1998, sayfa 47-48)
(Devam edecek…)
- Çekilin gençlerin önünden onlar halledecektir / 10.01.2025
- 30 yıl önceden haber verilen gerçekler / 09.01.2025
- Hakkımı helal etmiyorum / 08.01.2025
- Sakın ‘demokrasi’ istemeyin siz de yargılanırsınız / 07.01.2025
- Ehliyet, liyakat ve güzel ahlak ilişkisi / 06.01.2025
- Dayanmalısın, sen milletimizin umudusun Hüseyin! / 04.01.2025
- Recep ayında okunacak dua ve kılınacak namaz / 03.01.2025
- Regâib Gecesi ve kılınacak namaz / 02.01.2025
- Receb ayı, Regaib gecesi ve çeşitli tevafuklar / 01.01.2025