İslam dünyası, Şii Sünni ayrımı ile kan ağlıyor -3-
Özetle verdiğimiz bu bilgilerden sonra şu sonuca varabiliriz: İmam Ali’nin (a.s.) Abdullah b. Sebe’yi tanımaması, Abdullah b. Sebe’den hiç bahsetmemesi...
03.10.2024 18:32:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Özetle verdiğimiz bu bilgilerden sonra şu sonuca varabiliriz:
1- İmam Ali'nin (a.s.) Abdullah b. Sebe'yi tanımaması, Abdullah b. Sebe'den hiç bahsetmemesi,
2- Hz. Peygamberin (s.a.v.), Abdullah b. Sebe'yi tanımaması, Hz. Osman'ın Abdullah b. Sebe'den hiç bahsetmemesi,
3- Selman-ı Farisî, Ebuzer Gıffarî, Ammar b. Yâsir, Halid b. Said, Bureyde b. Esleme, Eyyub el-Ensarî, Sa'd b. Ubade gibi İmam Ali'nin şialarının, Abdullah b. Sebe'den hiç bahsetmemesi,
4- Râvisi Seyf b. Ömer'in Hicri 173 senesinden sonra rivayetler yapması, Hicri 36 yıllarında yaşadığı ifade edilen Abdullah b. Sebe hakkında Seyf b. Ömer'den önce hadis nakleden râvinin olmaması,
5- İbn Sebe'nin ekolüne mensup olduğu iddia edilen Ebuzer Gıffarî, Selman-ı Farisî, Mikdad b. Esved, Ammar b. Yâsir'in, Abdullah b. Sebe ve doktrininden hiç bahsetmemesi,
6- Müşteşriklerin Abdullah b. Sebe'den yapılan rivayetleri Taberî'den alıntılarla kullanması...
Bu şahsın tamamen bir hayal ürünü olduğunu ve olayın planlandığını göstermektedir.
Rivayetlerin müsteşrikler tarafından detaylı bir şekilde kullanılması, bu işin İslam âleminin birliğini bozmak için hazırlanmış büyük bir ajan faaliyeti olduğunun da ispatıdır.
Ne hazin tecellidir ki, müsteşriklerin bu rivayetleri bütün İslam âleminin asıl kaynağı kabul edilerek vahdetin yok olmasında en büyük rolü oynamıştır.
"Size bir fâsık haber getirdiğinde mutlaka onu araştırınız" İlahî hükmü varken, biz bugün fâsık değil, kâfirlerin yazdığı tarih ile kılıçlarımızı kınından çıkarıyoruz.
Bu vahim gelişmede iman ehli olan her mü'minin mesuliyeti kaçınılmazdır.
Maalesef, Sünnî dünya da, aslında sahih olan rivayetlere hayali Abdullah b. Sebe'nin görüşleri imiş gibi sahip çıkmış ve var olan Ehl-i Beyt Ekolü'nü ihmal noktasına gitmiştir.
Netice, sapık gösterilen Ehl-i Beyt Ekolü ile Sünnî dünyanın karşı karşıya getirilmesi olmuştur.
Hz. Ali'nin yanında yer alan ilk sahabiler Hz. Ali'nin Şiaları
Buna Ehl-i Beyt'in yanında yer alan ilk sahabiler de denilebilir. Abdullah bin Sebe ile de alakaları bulunmamaktadır.
Çünkü İmam Ali'ye bağlı olmanın asıl nedeni, İmam Ali'nin Ehl-i Beyt olması ve Gadir-i Hum hutbesinde Peygamber Efendimizin (s.a.v.) onu nasb etmesidir.
Adı geçen sahabiler Hz. Ebubekir'e biat etmeyerek, İmam Ali'nin yanında yer alan insanlardır.
Bu hakikati İbn Hacer Askalanî ve Belazurî kendi tarih kitaplarında; Muhammed Havend Şah, Ravzatu's-Sefa'da; İbn Abdulbirr, İstiab'da yazmaktadır.
İsimleri şöyledir: Selman-ı Farisî, Ebuzer Gıffarî, Mikdad b. Esved, Ammar b. Yâsir, Halid b. Said b. As, Bureyde Eslemî, Ubey b. Kab, Huzeyme b. Sabit, Ebu Heysem b. Teyhan, Sehl b. Huneyf, Osman b. Huneyf, Ebu Eyyub el-Ensarî, Câbir b. Abdullah el-Ensarî, Huzeyfe b. Yeman, Sa'd b. Ubade, Kays b. Sa'd, Abdullah b. Abbas ve Zeyd b. Erkam'dır.
Eğer Ehl-i Beyt'i seven cemaatin mutlaka bir kurucusu olduğunu söylemek gerekiyorsa, bunlar, Hz. Ali'nin yanında yer alan bu sahabilerdir.
Yoksa Hz. Peygamberin (s.a.v.), "Şüphesiz sen Bana Harun'un Musa'ya olan nispeti gibisin. Yalnız Benden sonra peygamberlik yoktur" medhiyesine mazhar olmuş Hz. Ali'yi sevmek ibadettir.
İmam Ali'nin (a.s.) ve Resûlullah'ın (s.a.v.) etrafında olan sahabiler bunlardır.
Hz. Ali'nin (a.s.) yârenleri bu sahabilerdir.
İmam Ali'ye (a.s.) taraf olanlar Gadir-i Hum gerekçesi ile Hz. Ebubekir'e biat etmeyen sahabilerdir.
İlk Şii veya Şialar bu meşhur sahabiler olup, bunlardan başkaları değildir." (Prof. Dr. Haydar Baş Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt eserinden)
1- İmam Ali'nin (a.s.) Abdullah b. Sebe'yi tanımaması, Abdullah b. Sebe'den hiç bahsetmemesi,
2- Hz. Peygamberin (s.a.v.), Abdullah b. Sebe'yi tanımaması, Hz. Osman'ın Abdullah b. Sebe'den hiç bahsetmemesi,
3- Selman-ı Farisî, Ebuzer Gıffarî, Ammar b. Yâsir, Halid b. Said, Bureyde b. Esleme, Eyyub el-Ensarî, Sa'd b. Ubade gibi İmam Ali'nin şialarının, Abdullah b. Sebe'den hiç bahsetmemesi,
4- Râvisi Seyf b. Ömer'in Hicri 173 senesinden sonra rivayetler yapması, Hicri 36 yıllarında yaşadığı ifade edilen Abdullah b. Sebe hakkında Seyf b. Ömer'den önce hadis nakleden râvinin olmaması,
5- İbn Sebe'nin ekolüne mensup olduğu iddia edilen Ebuzer Gıffarî, Selman-ı Farisî, Mikdad b. Esved, Ammar b. Yâsir'in, Abdullah b. Sebe ve doktrininden hiç bahsetmemesi,
6- Müşteşriklerin Abdullah b. Sebe'den yapılan rivayetleri Taberî'den alıntılarla kullanması...
Bu şahsın tamamen bir hayal ürünü olduğunu ve olayın planlandığını göstermektedir.
Rivayetlerin müsteşrikler tarafından detaylı bir şekilde kullanılması, bu işin İslam âleminin birliğini bozmak için hazırlanmış büyük bir ajan faaliyeti olduğunun da ispatıdır.
Ne hazin tecellidir ki, müsteşriklerin bu rivayetleri bütün İslam âleminin asıl kaynağı kabul edilerek vahdetin yok olmasında en büyük rolü oynamıştır.
"Size bir fâsık haber getirdiğinde mutlaka onu araştırınız" İlahî hükmü varken, biz bugün fâsık değil, kâfirlerin yazdığı tarih ile kılıçlarımızı kınından çıkarıyoruz.
Bu vahim gelişmede iman ehli olan her mü'minin mesuliyeti kaçınılmazdır.
Maalesef, Sünnî dünya da, aslında sahih olan rivayetlere hayali Abdullah b. Sebe'nin görüşleri imiş gibi sahip çıkmış ve var olan Ehl-i Beyt Ekolü'nü ihmal noktasına gitmiştir.
Netice, sapık gösterilen Ehl-i Beyt Ekolü ile Sünnî dünyanın karşı karşıya getirilmesi olmuştur.
Hz. Ali'nin yanında yer alan ilk sahabiler Hz. Ali'nin Şiaları
Buna Ehl-i Beyt'in yanında yer alan ilk sahabiler de denilebilir. Abdullah bin Sebe ile de alakaları bulunmamaktadır.
Çünkü İmam Ali'ye bağlı olmanın asıl nedeni, İmam Ali'nin Ehl-i Beyt olması ve Gadir-i Hum hutbesinde Peygamber Efendimizin (s.a.v.) onu nasb etmesidir.
Adı geçen sahabiler Hz. Ebubekir'e biat etmeyerek, İmam Ali'nin yanında yer alan insanlardır.
Bu hakikati İbn Hacer Askalanî ve Belazurî kendi tarih kitaplarında; Muhammed Havend Şah, Ravzatu's-Sefa'da; İbn Abdulbirr, İstiab'da yazmaktadır.
İsimleri şöyledir: Selman-ı Farisî, Ebuzer Gıffarî, Mikdad b. Esved, Ammar b. Yâsir, Halid b. Said b. As, Bureyde Eslemî, Ubey b. Kab, Huzeyme b. Sabit, Ebu Heysem b. Teyhan, Sehl b. Huneyf, Osman b. Huneyf, Ebu Eyyub el-Ensarî, Câbir b. Abdullah el-Ensarî, Huzeyfe b. Yeman, Sa'd b. Ubade, Kays b. Sa'd, Abdullah b. Abbas ve Zeyd b. Erkam'dır.
Eğer Ehl-i Beyt'i seven cemaatin mutlaka bir kurucusu olduğunu söylemek gerekiyorsa, bunlar, Hz. Ali'nin yanında yer alan bu sahabilerdir.
Yoksa Hz. Peygamberin (s.a.v.), "Şüphesiz sen Bana Harun'un Musa'ya olan nispeti gibisin. Yalnız Benden sonra peygamberlik yoktur" medhiyesine mazhar olmuş Hz. Ali'yi sevmek ibadettir.
İmam Ali'nin (a.s.) ve Resûlullah'ın (s.a.v.) etrafında olan sahabiler bunlardır.
Hz. Ali'nin (a.s.) yârenleri bu sahabilerdir.
İmam Ali'ye (a.s.) taraf olanlar Gadir-i Hum gerekçesi ile Hz. Ebubekir'e biat etmeyen sahabilerdir.
İlk Şii veya Şialar bu meşhur sahabiler olup, bunlardan başkaları değildir." (Prof. Dr. Haydar Baş Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt eserinden)