Sıktı, Sıdkı: Doğru, gerçeklik, gönül temizliğiyle ilgili.
Sinan: Mızrak, süngü vb. demirin keskin ucu.
Songül: Arka arkaya kız çocuğu doğarsa, oğlan olması isteğiyle bu ad verilir.
Sultan: Hükümdar, padişah, melik.
Suna, Sona: 1-Güzel, çok güzel. 2-Bezekli kuş.
Suphi, Subhi, Suphiye: Sabaha ait, sabah vaktiyle ilgili.
Sûzan: 1-Yakıcı, yakan. 2-Yanan, yanıcı.
Süha: Büyükayı yıldız kümesinden en küçük yıldız.
Süheyl: Güney yarım kürede yer alan parlak yıldız.
Süheylâ: İyi huylu kadın.
Süleyman: Barış, sulh.
Sümbül, Sünbül: Çoklukla süs için yetiştirilen pek gösterişli, soğanlı bitki.
Sündüs: Parlak renkli, çiçekli, altın veya gümüş telle işlemeli, nakışlı olarak dokunmuş kumaş.
Süreyya: Gökyüzünde, ayın yörüngesinde görülen yıldız kümesi.
Şâbân: Ay takviminin 8., "üç aylar"ın 2. ayı.
Şadi, Şadiye: Memnunluk, sevinçlik, gönül ferahlığı.
Şafak: Arapça'da güneşin batışındaki alacakaranlık ve ufukta görülen kızıllık anlamına karşılık olduğu halde Türkçe'mizde, güneşin doğmasından önceki alacakaranlık anlamında kullanılıyor.
Şah: Hükümdar, melik.
Şahan: Şahin'in Gaziantep dolaylarında değişik söylenişi.
Şahap: 1-Alev, ateş parçası. 2-Parlak yıldız.
Şahin: Doğan çeşitlerinden olup av avlamak için yetiştirilen avcı kuşlardan bir kuş.
Şaik, Şaika: 1-Şevkli, hevesli, istekli. 2-Bir işe büyük şevki ile hevesi olan.
Şâkir, Şâkire: Şükreden, gördüğü iyiliğe karşı dua eden.
Şâmil: 1-İçine alan, çevreleyen, kaplayan, havi.
Sinan: Mızrak, süngü vb. demirin keskin ucu.
Songül: Arka arkaya kız çocuğu doğarsa, oğlan olması isteğiyle bu ad verilir.
Sultan: Hükümdar, padişah, melik.
Suna, Sona: 1-Güzel, çok güzel. 2-Bezekli kuş.
Suphi, Subhi, Suphiye: Sabaha ait, sabah vaktiyle ilgili.
Sûzan: 1-Yakıcı, yakan. 2-Yanan, yanıcı.
Süha: Büyükayı yıldız kümesinden en küçük yıldız.
Süheyl: Güney yarım kürede yer alan parlak yıldız.
Süheylâ: İyi huylu kadın.
Süleyman: Barış, sulh.
Sümbül, Sünbül: Çoklukla süs için yetiştirilen pek gösterişli, soğanlı bitki.
Sündüs: Parlak renkli, çiçekli, altın veya gümüş telle işlemeli, nakışlı olarak dokunmuş kumaş.
Süreyya: Gökyüzünde, ayın yörüngesinde görülen yıldız kümesi.
Şâbân: Ay takviminin 8., "üç aylar"ın 2. ayı.
Şadi, Şadiye: Memnunluk, sevinçlik, gönül ferahlığı.
Şafak: Arapça'da güneşin batışındaki alacakaranlık ve ufukta görülen kızıllık anlamına karşılık olduğu halde Türkçe'mizde, güneşin doğmasından önceki alacakaranlık anlamında kullanılıyor.
Şah: Hükümdar, melik.
Şahan: Şahin'in Gaziantep dolaylarında değişik söylenişi.
Şahap: 1-Alev, ateş parçası. 2-Parlak yıldız.
Şahin: Doğan çeşitlerinden olup av avlamak için yetiştirilen avcı kuşlardan bir kuş.
Şaik, Şaika: 1-Şevkli, hevesli, istekli. 2-Bir işe büyük şevki ile hevesi olan.
Şâkir, Şâkire: Şükreden, gördüğü iyiliğe karşı dua eden.
Şâmil: 1-İçine alan, çevreleyen, kaplayan, havi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.






















































































