Bir ülkenin işgali, borçlanmakla başlar! Devletler, işgal etmek istedikleri ülkelere öncelikle borç verirler. Sonra da buruklarını sıralarlar. Onun için atalarımız; "Borç alan buyruk alır" demişler?Buruklarını da gerekirse zor kullanarak yerine getirirler. Verilen borçlarla, buyruklarla, vurulan kamçılarla, dize gelen ülkelerde önce köle olur, sonra da işgal edilirler.2. Dünya savaşından sonra sıcak savaşların külfetinden kurtulmak için yeni metot geliştiren sömürgeci güçler, borç para ve faiz politikalarıyla zayıf ülkeleri boyunduruğu altına almışlar, kanunlarını nizamlarını kendi arzularına göre ayarlatmışlar, neticede de silahlı yada silahsız işgaller gerçekleşmiştir. Geçmişte yıkılan devletler, borç batağından kurtulamadığı için yıkılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin borç yüküne baktığımız zaman hala ayakta kalması, yıkılmaması, "Allah'ın bir mucizesi" demek, doğru olsa gerektir. AB, ABD ve IMF politikalarıyla alınan borçlar ve çıkarılan kanunlar sayesinde adeta işgalin eşiğine geldiğimizi söylersek abartmış olmayız. Satılmayan; yer altı, yer üstü kaynaklarımız, kâr eden kamu kuruluşumuz kalmamıştır. Neredeyse elimizde hiçbir şeyimiz kalmamış, geri kalanlar da satış için sırada beklemektedir. Hükümet IMF ile anlaşmaya gerek kalmadığını açıklıyor, IMF den borç alacağımıza kendi imkanlarımızı kullanır, birkaç şey daha satarız (özelleştiririz) diyorlar? Bakınız değerli dostlar; ister İMF den borç alınsın, ister özelleştirmek adına bir şeyler satılsın, hepsi aynı kapıya çıkar. Biri ecnebiden faizli borç almak, biri ecnebiye satmak. İkisinin de sonu aynıdır? İflas ve sonunda işgaldir!Bu yolu takip etmeye çalışan hükümete, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş; "mirasyedi" terimini kullanmaktadır. Gerçekten de öyle değil mi? Ülkemizin ve topraklarımızın ne zorluklarla alındığının bilincinde olan hiçbir Allah'ın kulu, bir karış toprağı, bir tane kurum yada işletmeyi yaban ellere satar mı? Bu politikalara evet diyebilir miydi? Elbette satamaz ve diyemez, ama maalesef mantık, "mirasyedi" mantığı olursa sonuç böyle olur?Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın,"Milli Ekonomi Modeli" ve "Sosyal Devlet Milli Devlet" projeleriyle, geçmişine sahip çıkan, geleceğe güvenle bakan, gece gündüz demeden çalışan bir nesil yetiştirmek için gayret etmesi işte bundadır. Tedbir alınmaz, borçlar ödenmez, yanlış politikalardan vaz geçilmezse, ecdadın bıraktığı her şey biter yok olur, hep birlikte helak oluruz. Son söz yine atalarımızdan olsun;"Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Asıl pehlivan nefsini yenendir / 26.12.2025
- Rağbet edenin rahmet bulacağı Regaip Gecesi / 25.12.2025
- Recep ayında kılınan namaz hakkında / 24.12.2025
- Üç ayların eşiğinde, Recep ayı / 22.12.2025
- Nefsin üç karanlık yüzü / 21.12.2025
- Asgari ücret tartışmaları ve görmezden gelinen gerçek / 20.12.2025
- Haset, iyiliği yakan gizli ateştir / 19.12.2025
- Münafığın vasıfları ve tehlikeleri / 18.12.2025
- İbadet ve güzel ahlâk kulluğun ayrılmaz parçalarıdır / 17.12.2025
- Kokuşmuşluk algısı ve demokrasi tartışması / 16.12.2025
- Rağbet edenin rahmet bulacağı Regaip Gecesi / 25.12.2025
- Recep ayında kılınan namaz hakkında / 24.12.2025
- Üç ayların eşiğinde, Recep ayı / 22.12.2025
- Nefsin üç karanlık yüzü / 21.12.2025
- Asgari ücret tartışmaları ve görmezden gelinen gerçek / 20.12.2025
- Haset, iyiliği yakan gizli ateştir / 19.12.2025
- Münafığın vasıfları ve tehlikeleri / 18.12.2025
- İbadet ve güzel ahlâk kulluğun ayrılmaz parçalarıdır / 17.12.2025
- Kokuşmuşluk algısı ve demokrasi tartışması / 16.12.2025


































































































