Irak'ta kaçırılma ve cinayet olaylarına bakış

Irak'ta Türk şoförlerinin kaçırılması ve hunharca öldürülmesi, Fransız gazetecilerin rehin tutularak Fransa'da türban meselesinin çözülmesi karşılığı bu rehinelerin serbest bırakılacağının söylenmesi, en son Nepalli 11 kişinin öldürülmesi olaylarının arka planını iyi irdelemek lazım.

Hem dini açıdan, hem de siyasi açıdan bu kaçırma ve cinayet olaylarını Iraklı milli mücadele veren direnişçilerin yapması mümkün değil.

Dini açıdan mümkün değil, çünkü İslam dini, dini ya da milliyeti ne olursa olsun rehineleri öldürmeyi ve onlara işkence yapmayı yasaklamıştır. Karıncayı bile incitmekten imtina eden bir anlayış nasıl olur da insanları suçsuz yere öldürür? Bu hiç mümkün değil.

Siyasi açıdan mümkün değil, çünkü böyle bir davranışla dünya konjonktüründe haklı davanızda haksız duruma düşersiniz.

Esasen gerek Irak'ta, gerekse ülkemizde ve son olarak Rusya'da yaşanan terörizm faaliyetlerine bakarken şu yaklaşım çok doğru olacaktır. Bu terörist eylemler sonucunda en çok kimler, ya da hangi örgüt veya devletler fayda görmektedir? Bu sorunun cevabı bizi bu cinayetleri işleyen veya işleten adrese götürür.

Tekrar etmekte fayda görüyorum. Bu terörist eylemler sonucunda en çok kimler, ya da hangi örgüt veya devletler fayda görmektedir?

Irak meselesinde, bahsettiğimiz gibi, bu faaliyetlerden fayda görenler Irak'ta doğal olarak kurtuluş savaşı veren, mazlum ve de masum insanlar değildir.

Bu tür terörist faaliyetler zaman göstermiştir ki en çok ABD'nin işine yaramıştır. Yakın tarihte yaşadığımız ve medyaya yansıyan bir çok olay bunun delilidir.

Sovyetlerin inkırazından sonra ABD, varlığını devam ettirebilmek için, hedef ve rakip olarak İslam Coğrafyasını seçmiştir ve kod adı: BOP olan Büyük İsrail Projesinin gerçekleşmesi için İslam Coğrafyasına terörist damgasını vurmak istemiştir.

Son zamanlarda olan bütün terörist faaliyetlere bu gözle bakarsak olayları daha net anlayabiliriz.

Bu şekilde ABD, bütün zulümlerini, cinayetlerini, katliamlarını, tecavüzlerini terörizmle mücadele adı altında yapmaktadır ve dünya kamuoyunu böylece oyalamaktadır.

ABD'nin adam kaçırma, rehine öldürme mevzusunda ne tür faydaları vardır, şimdi bunları inceleyim.

1) Irak'ta mevcut milli direnişi "terörizm hareketi" olarak dünya kamuoyuna duyurmuştur. Böylece gerek Türk halkının gerekse diğer ülkelerin halklarının Iraklı direnişçilere soğuk bakması sağlanmaya çalışılmıştır. Bu durum Iraklı direnişçilerin yapayalnız kalmasına sebep olmuştur.

2) Genel manada, dünya kamuoyuna yaymak istediği "Müslüman teröristtir" tezini kuvvetlendirmek istemiştir. Bu şekilde yarın yapacağı katliamlara da zemin hazırlamıştır.

3) Yapılan kaçırma ve cinayet eylemleriyle, Irak'ta pazar bulan Türk yatırımcılarının önü kesilmeye çalışılmıştır. ABD güdümlü yeni Irak hükümetinin, hükümetimiz her türlü desteği vermesine rağmen, vize uygulamak istemesi ve güvenlik konusunda hiçbir ümit vermemeleri bunu doğruluyor.

4) Yapılan görüşmelerde, peşmergelerin Türk şoförleri koruyacağına dair söylemler, buradaki ABD destekli peşmerge yapılanmasının imajını kuvvetlendirmiştir.

5) ABD, Irak halkına büyük tepki gösteren kendi halkına "terörizmle mücadele ediyorum" imajını vermiştir.

6) Ebu Gureyb, Samarra gibi bir çok yerde yapılan tecavüz ve katliamların dünya kamuoyunda ortaya çıkardığı olumsuz etkileri, bu terörist olaylarla örtbas etmeye çalışmıştır.

Bunlar sadece görebildiklerimiz. Bu terörist eylemlerin ABD için, fark edemediğimiz bir çok faydası daha olabilir.

Bir genelleme yaparsak, "gayeye ulaşmada her türlü yol mubahtır" anlayışıyla hareket eden Batılılar, kuzu postuna bürünmüş kurt gibi hareket etmektedirler.

Yazımızı Mustafa Kemal Atatürk'ün şu ifadesiyle bitirelim:

"Efendiler! Batılı ülkelere karşı olan hassasiyetimizi hoş karşılayın. Çünkü biz mücadelemizi onlara karşı verdik."

Darısı Iraklıların başına.