İnsanın yaradılış gayesinden bi haber, insanı tanımayan ve ondaki ilahi cevheri göremeyen anlayışlar için insan, köledir, esirdir, kendi emel ve ihtirasları için kullandıkları merdivendir. Bu tarih boyunca böyle olmuştur, bugünde böyledir.
Oysa kâinat, insan merkezlidir, insan için yaratılmıştır. İnsan ise Rabbini bulmak, tanımak, O'nu zikretmek için yaratılmıştır. İşte bu arayış kalp iledir ve Muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediği gibi "İnsan gönüldür, gönül."
Hangi milletten, inançtan olursa olsun insanlara gönül gözüyle bakanlar, oradaki ilahi cevheri görmüş ve o cevhere hitap ederek insanları, Hakk'a çağırmış ve başarılı da olmuşlardır.
Anadolu'nun Türkleşmesi veya İslamlaşması bu gönül gözüyle, gönül diliyle olmuştur. Artı bizim milli kültürümüzün temel değerlerinden biri de, "insanı yaşat ki, devlet yaşasın" anlayışıdır.
Bugün maalesef hem milli, hem de manevi olarak değerlerimizin çok uzağında olduğumuz için kin, nefret, vahşet deryalarına atılmış vaziyetteyiz.
Yaşadığımız olaylara baktığımızda insan kaybetmek, insan harcamak, insan damgalamak, insan aşağılamak adeta AKP'nin milli siyaseti haline geldi.
Daha geçen hafta bir AKP'li belediye başkanı, görev başındaki askerlere, "siz paralelcisiziniz, rüşvetçisiniz" vs. lafları ediyor. Neden? Menfaatine dokunduğu için.
Geçenlerde bir genç kardeşim anlattı; Polis olmak için mülakata girenlere "şu yemeği sever misin" sorusu soruluyor. Evet, diyenlere, sen paralelcisin, damgası vuruluyor. Bir başkasının tipine bakarak, sende paralelci tipi var, deniliyor.
Haberlere bakıyorsunuz, bilmem nerde şu kadar emniyet görevlisi, akademisyen, asker vs. kişi paralelci, diye gözaltına alındı, tutuklandı vs. E sonra!
Aynı damgalama, fişleme, ötele, karalama gibi süreçleri Ergenekon'da, Balyoz'da, Gezi parkında, üniversitelerde, medyada yani devlet ve toplumun her katmanında da gördük.
Kimse suçsuz veya suçlu demiyorum ama bu insanların ailelerini de göze aldığımızda milyonlarca insan zanlı hatta bazı kesimlere göre de çok ağır suçlu ilan edilmiş vaziyette. Bunun sokaktaki adı kindir, nefrettir, terördür.
Sen, darbeyi kötülüyorsun, darbecileri yargılamak istiyorsun. Darbe anayasasına karşısın ama darbe anayasasının % 10'luk maddesine ilk günden beri bırakmamak üzere sarılmış vaziyettesin. Uygulamaların, söylemlerin darbecileri aratır vaziyette.
Paralelci, diyorsun. Paralel nedir? Hangi işlevler için oluşturuldu ve kimden emir alıyor? Bu gibi soruların cevabını ortaya koymuyor, Allah katında tek din İslam'dır, demiyor, Ehl-i Kitaba karşı Kuran ölçülerini muhafaza etmiyor, sonrada "ben, paraleli bitireceğim" diyorsun.
Bitiremesin. Sadece insan kaybedersin. Kin ve nefret ekersin. O nefret ve kinde seni öyle dehlizlere sokar ki, bir daha çıkamazsın.
Bir işin, bir anlayışın yanlış veya batıl olduğunu ispatlamak, ortaya koymak için doğruyu ve Hakk'ı bilmek ve onu ortaya koymak lazımdır. Suçlunun cezasını adalet verir. Verilen cezada insan kaybetmek için değil onu ıslah etmek içindir.
Toplum boyutunda ise milli ve manevi değerlerimiz etrafında hakkı ve hakikati ortaya koyduğumuzda, insanı tanıyıp, insanımıza insanca yaşama olanağı sağlayacak plan, proje ve modeller ortaya koyduğumuzda ne şu cu kalır, ne bu cu kalır. Tek bilek, tek yürek oluruz.
AKP'nin ve de diğer partilerin böyle bir plan ve hedefleri olmadığı için insanlarımız görüşlerine göre, mezheplerine göre, kimliklerine, fikirlerine, yaşam şekillerine göre ayrıştırılmış, damgalanmış vaziyette. Ülkemiz çalkalanıyor.
Sonuç olarak milli, manevi, sosyal ve ekonomik birlik ve başarımızı sağlayacak tek lider vardır. O da, insanı tanıyan, insana gönül gözüyle bakan, ilmiyle, fikir ve projeleriyle dünyanın kabullendiği Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Oysa kâinat, insan merkezlidir, insan için yaratılmıştır. İnsan ise Rabbini bulmak, tanımak, O'nu zikretmek için yaratılmıştır. İşte bu arayış kalp iledir ve Muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediği gibi "İnsan gönüldür, gönül."
Hangi milletten, inançtan olursa olsun insanlara gönül gözüyle bakanlar, oradaki ilahi cevheri görmüş ve o cevhere hitap ederek insanları, Hakk'a çağırmış ve başarılı da olmuşlardır.
Anadolu'nun Türkleşmesi veya İslamlaşması bu gönül gözüyle, gönül diliyle olmuştur. Artı bizim milli kültürümüzün temel değerlerinden biri de, "insanı yaşat ki, devlet yaşasın" anlayışıdır.
Bugün maalesef hem milli, hem de manevi olarak değerlerimizin çok uzağında olduğumuz için kin, nefret, vahşet deryalarına atılmış vaziyetteyiz.
Yaşadığımız olaylara baktığımızda insan kaybetmek, insan harcamak, insan damgalamak, insan aşağılamak adeta AKP'nin milli siyaseti haline geldi.
Daha geçen hafta bir AKP'li belediye başkanı, görev başındaki askerlere, "siz paralelcisiziniz, rüşvetçisiniz" vs. lafları ediyor. Neden? Menfaatine dokunduğu için.
Geçenlerde bir genç kardeşim anlattı; Polis olmak için mülakata girenlere "şu yemeği sever misin" sorusu soruluyor. Evet, diyenlere, sen paralelcisin, damgası vuruluyor. Bir başkasının tipine bakarak, sende paralelci tipi var, deniliyor.
Haberlere bakıyorsunuz, bilmem nerde şu kadar emniyet görevlisi, akademisyen, asker vs. kişi paralelci, diye gözaltına alındı, tutuklandı vs. E sonra!
Aynı damgalama, fişleme, ötele, karalama gibi süreçleri Ergenekon'da, Balyoz'da, Gezi parkında, üniversitelerde, medyada yani devlet ve toplumun her katmanında da gördük.
Kimse suçsuz veya suçlu demiyorum ama bu insanların ailelerini de göze aldığımızda milyonlarca insan zanlı hatta bazı kesimlere göre de çok ağır suçlu ilan edilmiş vaziyette. Bunun sokaktaki adı kindir, nefrettir, terördür.
Sen, darbeyi kötülüyorsun, darbecileri yargılamak istiyorsun. Darbe anayasasına karşısın ama darbe anayasasının % 10'luk maddesine ilk günden beri bırakmamak üzere sarılmış vaziyettesin. Uygulamaların, söylemlerin darbecileri aratır vaziyette.
Paralelci, diyorsun. Paralel nedir? Hangi işlevler için oluşturuldu ve kimden emir alıyor? Bu gibi soruların cevabını ortaya koymuyor, Allah katında tek din İslam'dır, demiyor, Ehl-i Kitaba karşı Kuran ölçülerini muhafaza etmiyor, sonrada "ben, paraleli bitireceğim" diyorsun.
Bitiremesin. Sadece insan kaybedersin. Kin ve nefret ekersin. O nefret ve kinde seni öyle dehlizlere sokar ki, bir daha çıkamazsın.
Bir işin, bir anlayışın yanlış veya batıl olduğunu ispatlamak, ortaya koymak için doğruyu ve Hakk'ı bilmek ve onu ortaya koymak lazımdır. Suçlunun cezasını adalet verir. Verilen cezada insan kaybetmek için değil onu ıslah etmek içindir.
Toplum boyutunda ise milli ve manevi değerlerimiz etrafında hakkı ve hakikati ortaya koyduğumuzda, insanı tanıyıp, insanımıza insanca yaşama olanağı sağlayacak plan, proje ve modeller ortaya koyduğumuzda ne şu cu kalır, ne bu cu kalır. Tek bilek, tek yürek oluruz.
AKP'nin ve de diğer partilerin böyle bir plan ve hedefleri olmadığı için insanlarımız görüşlerine göre, mezheplerine göre, kimliklerine, fikirlerine, yaşam şekillerine göre ayrıştırılmış, damgalanmış vaziyette. Ülkemiz çalkalanıyor.
Sonuç olarak milli, manevi, sosyal ve ekonomik birlik ve başarımızı sağlayacak tek lider vardır. O da, insanı tanıyan, insana gönül gözüyle bakan, ilmiyle, fikir ve projeleriyle dünyanın kabullendiği Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Kendini tarif edemeyen insanlık / 01.06.2024
- Erdoğan iktidarda olduğunu yine unuttu / 31.05.2024
- Hamd, dua ve tövbe / 30.05.2024
- Kobani’ye giden yolu açan AKP, patlatan HDP’dir / 27.05.2024
- Suçluyu saklamak suç mudur? / 26.05.2024
- Katledilen Filistinlilerin sayıları neden düşük tutuluyor? / 25.05.2024
- İmam Ali'nin seçildiği güne bir ay kaldı / 24.05.2024
- AKP döneminde ‘aile’ kurumu da dağıldı / 23.05.2024
- Erdoğan’ın cevaplanmayan sorusu: ‘Burası kabile devleti mi?’ / 22.05.2024
- Haydar Baş’a sırt dönmenin bedelini ödüyoruz / 20.05.2024
- Erdoğan iktidarda olduğunu yine unuttu / 31.05.2024
- Hamd, dua ve tövbe / 30.05.2024
- Kobani’ye giden yolu açan AKP, patlatan HDP’dir / 27.05.2024
- Suçluyu saklamak suç mudur? / 26.05.2024
- Katledilen Filistinlilerin sayıları neden düşük tutuluyor? / 25.05.2024
- İmam Ali'nin seçildiği güne bir ay kaldı / 24.05.2024
- AKP döneminde ‘aile’ kurumu da dağıldı / 23.05.2024
- Erdoğan’ın cevaplanmayan sorusu: ‘Burası kabile devleti mi?’ / 22.05.2024
- Haydar Baş’a sırt dönmenin bedelini ödüyoruz / 20.05.2024