"Andolsun biz, Ademoğullarına (güzel biçim, mizaç ve aklî kabiliyetler vermek suretiyle) çok ikram ettik. Onları karada ve denizde (hayvanlar ve taşıtlar üzerinde) taşıdık. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları yaratttıklarımızın birçoğundan üstün kıldık." "O'nun ayetlerinden biri, sizi topraktan yaratmasıdır. Sonra (yeryüzüne) yayılan insanlar oluverdiniz." "Ey insanlar, sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi, milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah yanında en üstün olanınız en çok korunanınızdır. Allah bilendir, haberdâr olandır."
"O'nun ayetlerinden biri de göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için ibretler vardır." Cenab-ı Hak, insanı yaratılış hikmeti istikametinde kendine, cennetine çağırıyor. Kulluğa, kulluğun nihaî gayesine davet ediyor:
"Ey huzura eren nefs! Allah senden razı ve sen de Allah'tan razı olarak Rabbine dön. İyi kullarımın arasına gir. Cennetime gir."
Ve insan bu çağrı istikametinde ilâhî emaneti yüklenmiştir: "Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara sunduk, onu yüklenmekten kaçındılar. Onun mesuliyetinden korktular, onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim ve çok cahildir."
İnsan en azından bütün bu nimetler sebebiyle, bu üstünlük ve seçilmişlik halinden dolayı Allah'a şükretmeli, saygı duymalıdır: "Size ne oluyor ki, Allah için saygı göstermek istemiyorsunuz. Oysa O, sizi çeşitli merhaleler halinde yarattı."
İnsan Allah'tan gelmiştir ve tekrar O'na dönecektir. Bu gerçek Kur'an-ı Kerim'de vurgulanır: "Biz Allah için varız ve biz sonunda O'na döneceğiz." O halde insan fıtratı Allah'ı arar ve O'nu ister. İnsanı başka hiçbir şey mutlu ve mutmain edemez.
İnsan iki kanatlı kuş gibidir
Çamur kalıbına Allah'tan bir nefha üflenmesi ise insanın çift yönlülüğüne işaret etmektedir. Bilindiği gibi insan, ruh-kalb yönüyle âlem-i melekût yahut âlem-i emirdendir. Diğer yönüyle yani beden-nefis, yahut çamur kalıbı cihetiyle maddeye, dünyaya meyyaldir. Bu yönüyle insan, âlem-i mülk yahut âlem-i şehadettendir. İnsan hırs, tamah, tûl-i emel ve dünya sevgisi içinde bir tezat yaşar. Bir mücadele, bir savaş verir. Bu savaş nefis-ruh, madde-mânâ çatışması olarak ifade edilir. İnsan beninin bu müsbet ve menfî yönüne Kur'an'da birçok yerde işaret edilir:
"Nefse ve onu şekillendirene, ona bozukluğunu ve korunması (isyanını ve itaatını) ilham edene andolsun ki, nefsini temizleyen iflah olmuştur. Onu kirletip örten ziyana uğramıştır."
"O'nun ayetlerinden biri de göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için ibretler vardır." Cenab-ı Hak, insanı yaratılış hikmeti istikametinde kendine, cennetine çağırıyor. Kulluğa, kulluğun nihaî gayesine davet ediyor:
"Ey huzura eren nefs! Allah senden razı ve sen de Allah'tan razı olarak Rabbine dön. İyi kullarımın arasına gir. Cennetime gir."
Ve insan bu çağrı istikametinde ilâhî emaneti yüklenmiştir: "Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara sunduk, onu yüklenmekten kaçındılar. Onun mesuliyetinden korktular, onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim ve çok cahildir."
İnsan en azından bütün bu nimetler sebebiyle, bu üstünlük ve seçilmişlik halinden dolayı Allah'a şükretmeli, saygı duymalıdır: "Size ne oluyor ki, Allah için saygı göstermek istemiyorsunuz. Oysa O, sizi çeşitli merhaleler halinde yarattı."
İnsan Allah'tan gelmiştir ve tekrar O'na dönecektir. Bu gerçek Kur'an-ı Kerim'de vurgulanır: "Biz Allah için varız ve biz sonunda O'na döneceğiz." O halde insan fıtratı Allah'ı arar ve O'nu ister. İnsanı başka hiçbir şey mutlu ve mutmain edemez.
İnsan iki kanatlı kuş gibidir
Çamur kalıbına Allah'tan bir nefha üflenmesi ise insanın çift yönlülüğüne işaret etmektedir. Bilindiği gibi insan, ruh-kalb yönüyle âlem-i melekût yahut âlem-i emirdendir. Diğer yönüyle yani beden-nefis, yahut çamur kalıbı cihetiyle maddeye, dünyaya meyyaldir. Bu yönüyle insan, âlem-i mülk yahut âlem-i şehadettendir. İnsan hırs, tamah, tûl-i emel ve dünya sevgisi içinde bir tezat yaşar. Bir mücadele, bir savaş verir. Bu savaş nefis-ruh, madde-mânâ çatışması olarak ifade edilir. İnsan beninin bu müsbet ve menfî yönüne Kur'an'da birçok yerde işaret edilir:
"Nefse ve onu şekillendirene, ona bozukluğunu ve korunması (isyanını ve itaatını) ilham edene andolsun ki, nefsini temizleyen iflah olmuştur. Onu kirletip örten ziyana uğramıştır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.