Peygamberlik yolunun son halkası ve mührü olan Hz. Muhammed (sav), "mir'ât'ül-Hak" olarak adlandırılmaktadır; Hakk'ı gösteren, Hakk'ı konuşan, Hakk'ı temsil ve tebliğ eden, Hak aynasıdır. O bir âlemdir, O'nda Hakk görülür. O'nunla Hakk'a gidilir. O'nunla olan Hak ile olur. O'nu seven Hakk'ı sever. O'na buğzeden Hakk'a buğzeder. O'nu inciten Hakk'ı incitir. "O, kendinden konuşmaz bile."
Kur'an-ı Kerim'deki mücerred hakikatlar, Hz. Peygamber ile müşahhas hale gelmektedir. Hz. Aişe'nin ifadesi ile söylersek, "O'nun ahlâkı Kur'an'dı." Daha açık bir ifadeyle adetâ O, canlı Kur'an'dı. Onun ifadeleri kendisine vahyedilen ilâhî hakikatlerden başka bir şey değildir. Dolayısıyla O'nun emir ve ifadeleri hükümdür. Hâliyle, tavrıyla, örnek oluşuyla kıyamete değin süregidecek bir insan-ı kâmildir. Yani mutlak mânâda insan-ı kâmil, Hz. Peygamber (sav)dir.
Zübde-i âlem, Fahr-i âlem olan Hz. Peygamber'in (sav) kemâli hiçbir yaratılmış ile mukayese edilmediği gibi, kâinat da en güzel, en kâmil vaktini O'nun döneminde yaşamıştır. Bu sebeple O'nun devrine "Saadet Asrı", "Nur Asrı","Hidayet Asrı" denmektedir.
Bu dönemin seçkin insanları, en son ve en mükemmel din olan İslâm'ı ideal mânâda, hayat olarak ortaya koymuşlardır. Bu hayat, bütün dönemlere örnek teşkil etmektedir. "İnsanların en hayırlısı benim dönemimdekilerdir. Sonra onları izleyenler, sonra da ardından gelenler..." tarzındaki nebevî tespit, çağlara damgasını vurmuş olan ve Hakk'ın (cc) kendilerinden razı olduğunu ifade buyurduğu en hayırlı nesli ortaya çıkarması bakımından manidardır. Zira bu nesil madde, mana, itikât, amel, ahlâk... cihetiyle varlıkların en güzeli Hz. Muhammed'e (sav) her bakımdan yakın olan seçkin kullardır, her bakımdan en güzele sevdalı aşk ehli insanlardır.
Prof. Dr. Haydar Baş
Kur'an-ı Kerim'deki mücerred hakikatlar, Hz. Peygamber ile müşahhas hale gelmektedir. Hz. Aişe'nin ifadesi ile söylersek, "O'nun ahlâkı Kur'an'dı." Daha açık bir ifadeyle adetâ O, canlı Kur'an'dı. Onun ifadeleri kendisine vahyedilen ilâhî hakikatlerden başka bir şey değildir. Dolayısıyla O'nun emir ve ifadeleri hükümdür. Hâliyle, tavrıyla, örnek oluşuyla kıyamete değin süregidecek bir insan-ı kâmildir. Yani mutlak mânâda insan-ı kâmil, Hz. Peygamber (sav)dir.
Zübde-i âlem, Fahr-i âlem olan Hz. Peygamber'in (sav) kemâli hiçbir yaratılmış ile mukayese edilmediği gibi, kâinat da en güzel, en kâmil vaktini O'nun döneminde yaşamıştır. Bu sebeple O'nun devrine "Saadet Asrı", "Nur Asrı","Hidayet Asrı" denmektedir.
Bu dönemin seçkin insanları, en son ve en mükemmel din olan İslâm'ı ideal mânâda, hayat olarak ortaya koymuşlardır. Bu hayat, bütün dönemlere örnek teşkil etmektedir. "İnsanların en hayırlısı benim dönemimdekilerdir. Sonra onları izleyenler, sonra da ardından gelenler..." tarzındaki nebevî tespit, çağlara damgasını vurmuş olan ve Hakk'ın (cc) kendilerinden razı olduğunu ifade buyurduğu en hayırlı nesli ortaya çıkarması bakımından manidardır. Zira bu nesil madde, mana, itikât, amel, ahlâk... cihetiyle varlıkların en güzeli Hz. Muhammed'e (sav) her bakımdan yakın olan seçkin kullardır, her bakımdan en güzele sevdalı aşk ehli insanlardır.
Prof. Dr. Haydar Baş
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.