İmam Seccad (a.s.)’ın Kâbe’yi tavaf sırasındaki duası
Tavus-u Yemanî şöyle diyor: “Ali bin Hüseyin (a.s.)’ın akşamdan sahur vaktine kadar Kâbe’nin etrafında tavaf ettiğini gördüm. İbadetle meşguldü
26.09.2023 08:25:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Tavus-u Yemanî şöyle diyor: "Ali bin Hüseyin (a.s.)'ın akşamdan sahur vaktine kadar Kâbe'nin etrafında tavaf ettiğini gördüm. İbadetle meşguldü. Hacılar evlerine gittiğinde ve orası sakinleştiğinde göğe bakıp şöyle dedi:
"Allah'ım! Yıldızlar ufuklarında kayboldular, halkın gözleri uykuya daldı, Senin rahmet kapıların, dergâhına muhtaç olanların hepsinin yüzüne açıktır.
Bana acıman, beni affetmen ve kıyamet günü mahşer sahrasında ceddim Muhammed (s.a.v.)'in çehresini (yüzünü) bana göstermen için Senin azametli dergâhına yönelmişim."
Sonra sızlar ve ağlar bir halde şöyle dua ettiler:
"Allah'ım! İzzet ve celaline and olsun ki, günah işlemekle Sana muhalefet etmeyi kastetmedim, Senin hakkında şüphe ettiğimden veya azabına cahil olduğumdan veyahut cezalandırmana itiraz ettiğimden dolayı Sana isyan etmedim.
Sadece nefsim beni aldatmıştır. Senin, günahlarımı açığa vurmaman da bu işi yapmak için bana yardım etmiştir."
İmam Seccad (a.s.)'ın dualarından biri de şöyledir:
"Bütün hayır Senin elinde olduğu halde, nasıl başka birinden bir şey umabilirim? Yaratma ve emir yetkisi Senin elinde olduğu halde, Senden başkasından bir şey bekleyebilir miyim?
Fazlından istemediğim şeylere dahi beni layık görmüşken, Senden ümit keser miyim? Yoksa ben Senin ipine sarılmışken, beni benim gibi bir mahluka mı muhtaç bırakacaksın?
Ey kendisine yönelenlerin, rahmetiyle mutlu oldukları! Bağışlanma dileyenlerin, azabıyla bedbaht olmadıkları! Beni her zaman andığın halde, Seni nasıl unutabilirim?
Beni her zaman gözetlediğin halde, nasıl Senden gafil olabilirim?"
İmam'ın, Hermele hakkındaki duasının kabul olması
Minhal şöyle diyor: "Allah'ın evini ziyaret ettikten sonra Medine'ye döndüm. Medine'de İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın yanına vardım. İmam konuşma esnasında bana hitaben:
"Minhal! Hermele ne haldedir!" diye sordu.
Ben de cevaben, "Ben gelirken o Kûfe'de idi" dedim.
İmam (a.s.), ellerini göğe doğru kaldırarak onun hakkında üç defa şöyle dedi:
"Allah'ım! Ateşin sıcaklığını Hermele'ye tattır!"
Minhal, sözünün devamında şöyle diyor: "Ben, Medine'den dönüp, Kûfe'ye geldiğimde, Muhtar'ın kıyam ettiğini gördüm. Ben birkaç gün evde dostların gelip gitmesiyle meşgul olduktan sonra, bir bineğe binerek Muhtar'ı görmeye gittim. Evin dışında Muhtar'la mülakat ettiğimde şöyle dedi:
"Minhal! Neden hükümetimizin bayrağı altına girmiyorsun ve neden bizimle yardımlaşmıyorsun?"
Cevaben dedim ki: "Mekke'ye gitmiştim, şimdi sizin hizmetinizdeyim."
Daha sonra, Muhtar'la beraber hareket ettim, yol esnasında konuşmakla meşgul olduk.
Nihayet, Kûfe'nin Kenase mahallesine yetiştik. Muhtar orada biraz durdu, sanki bir şeyi bekliyordu. Muhtar, Hermele'nin nerede saklandığından haberdar olmuştu. Birkaç memurunu, yakalamak için gönderdi. Çok gecikmeksizin bir grup adam koşarak gelip şöyle dediler:
"Emir (komutan)! Müjde! Hermele yakalandı."
Biraz sonra Hermele'yi getirdiler. Muhtar'ın gözü Hermele'ye ilişince şöyle dedi: "Allah'a şükürler olsun ki, beni sana musallat etti."
Sonra şöyle dedi: "Deve öldüren, deve öldüren getirin."
Deve öldüren satırı getirdiklerinde, Hermele'nin ellerinin kesilmesini emretti. Hemen Hermele'nin ellerini kestiler.
Sonra şöyle dedi: "Onun iki ayaklarını da kesin."
Hermele'nin iki ayaklarını da kestiler. Sonra, "ateş getirin" diye bağırdı.
Bir miktar kamış getirerek, Hermele'yi o kamışların arasına bırakarak, o kamışları yaktılar.
Ben taaccüble, "Subhanallah" dedim.
Muhtar bu sözü duyunca şöyle dedi: "Subhanallah demek iyidir ama sen ne için bu zikri söyledin?"
Cevaben şöyle dedim: "Emir! Ben Mekke'den dönerken Medine'de İmam Zeyneabidin (a.s.)'ın huzuruna vardım. İmam (a.s.) bana, "Hermele ne haldedir?" diye sordu.
Ben de cevaben, "Ben gelirken o Kûfe de idi" dedim. İmam, ellerini göğe doğru kaldırdı ve Hermel hakkında beddua ederek üç kez şöyle dedi: Allah'ım! Ateşin sıcaklığını Hermele'ye tattır."
Muhtar, "İmam Zeynelabidin'in bu sözleri buyurduğunu bizzat sen kendin mi duydun" diye sordu.
Cevaben, "Allah'a and olsun ki, bu şekilde buyurduğunu duydum" dedim.
Muhtar, bineğinden inerek iki rekât namaz kıldı ve secdeye kapandı. Daha sonra kalkarak bineğine bindi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
"Allah'ım! Yıldızlar ufuklarında kayboldular, halkın gözleri uykuya daldı, Senin rahmet kapıların, dergâhına muhtaç olanların hepsinin yüzüne açıktır.
Bana acıman, beni affetmen ve kıyamet günü mahşer sahrasında ceddim Muhammed (s.a.v.)'in çehresini (yüzünü) bana göstermen için Senin azametli dergâhına yönelmişim."
Sonra sızlar ve ağlar bir halde şöyle dua ettiler:
"Allah'ım! İzzet ve celaline and olsun ki, günah işlemekle Sana muhalefet etmeyi kastetmedim, Senin hakkında şüphe ettiğimden veya azabına cahil olduğumdan veyahut cezalandırmana itiraz ettiğimden dolayı Sana isyan etmedim.
Sadece nefsim beni aldatmıştır. Senin, günahlarımı açığa vurmaman da bu işi yapmak için bana yardım etmiştir."
İmam Seccad (a.s.)'ın dualarından biri de şöyledir:
"Bütün hayır Senin elinde olduğu halde, nasıl başka birinden bir şey umabilirim? Yaratma ve emir yetkisi Senin elinde olduğu halde, Senden başkasından bir şey bekleyebilir miyim?
Fazlından istemediğim şeylere dahi beni layık görmüşken, Senden ümit keser miyim? Yoksa ben Senin ipine sarılmışken, beni benim gibi bir mahluka mı muhtaç bırakacaksın?
Ey kendisine yönelenlerin, rahmetiyle mutlu oldukları! Bağışlanma dileyenlerin, azabıyla bedbaht olmadıkları! Beni her zaman andığın halde, Seni nasıl unutabilirim?
Beni her zaman gözetlediğin halde, nasıl Senden gafil olabilirim?"
İmam'ın, Hermele hakkındaki duasının kabul olması
Minhal şöyle diyor: "Allah'ın evini ziyaret ettikten sonra Medine'ye döndüm. Medine'de İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın yanına vardım. İmam konuşma esnasında bana hitaben:
"Minhal! Hermele ne haldedir!" diye sordu.
Ben de cevaben, "Ben gelirken o Kûfe'de idi" dedim.
İmam (a.s.), ellerini göğe doğru kaldırarak onun hakkında üç defa şöyle dedi:
"Allah'ım! Ateşin sıcaklığını Hermele'ye tattır!"
Minhal, sözünün devamında şöyle diyor: "Ben, Medine'den dönüp, Kûfe'ye geldiğimde, Muhtar'ın kıyam ettiğini gördüm. Ben birkaç gün evde dostların gelip gitmesiyle meşgul olduktan sonra, bir bineğe binerek Muhtar'ı görmeye gittim. Evin dışında Muhtar'la mülakat ettiğimde şöyle dedi:
"Minhal! Neden hükümetimizin bayrağı altına girmiyorsun ve neden bizimle yardımlaşmıyorsun?"
Cevaben dedim ki: "Mekke'ye gitmiştim, şimdi sizin hizmetinizdeyim."
Daha sonra, Muhtar'la beraber hareket ettim, yol esnasında konuşmakla meşgul olduk.
Nihayet, Kûfe'nin Kenase mahallesine yetiştik. Muhtar orada biraz durdu, sanki bir şeyi bekliyordu. Muhtar, Hermele'nin nerede saklandığından haberdar olmuştu. Birkaç memurunu, yakalamak için gönderdi. Çok gecikmeksizin bir grup adam koşarak gelip şöyle dediler:
"Emir (komutan)! Müjde! Hermele yakalandı."
Biraz sonra Hermele'yi getirdiler. Muhtar'ın gözü Hermele'ye ilişince şöyle dedi: "Allah'a şükürler olsun ki, beni sana musallat etti."
Sonra şöyle dedi: "Deve öldüren, deve öldüren getirin."
Deve öldüren satırı getirdiklerinde, Hermele'nin ellerinin kesilmesini emretti. Hemen Hermele'nin ellerini kestiler.
Sonra şöyle dedi: "Onun iki ayaklarını da kesin."
Hermele'nin iki ayaklarını da kestiler. Sonra, "ateş getirin" diye bağırdı.
Bir miktar kamış getirerek, Hermele'yi o kamışların arasına bırakarak, o kamışları yaktılar.
Ben taaccüble, "Subhanallah" dedim.
Muhtar bu sözü duyunca şöyle dedi: "Subhanallah demek iyidir ama sen ne için bu zikri söyledin?"
Cevaben şöyle dedim: "Emir! Ben Mekke'den dönerken Medine'de İmam Zeyneabidin (a.s.)'ın huzuruna vardım. İmam (a.s.) bana, "Hermele ne haldedir?" diye sordu.
Ben de cevaben, "Ben gelirken o Kûfe de idi" dedim. İmam, ellerini göğe doğru kaldırdı ve Hermel hakkında beddua ederek üç kez şöyle dedi: Allah'ım! Ateşin sıcaklığını Hermele'ye tattır."
Muhtar, "İmam Zeynelabidin'in bu sözleri buyurduğunu bizzat sen kendin mi duydun" diye sordu.
Cevaben, "Allah'a and olsun ki, bu şekilde buyurduğunu duydum" dedim.
Muhtar, bineğinden inerek iki rekât namaz kıldı ve secdeye kapandı. Daha sonra kalkarak bineğine bindi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.