İmam Kazım’ın kıyası reddetmesi
Yûnus b. Abdurrahman anlatıyor: “Ebû’l-Hasan’a (İmam Kâzım’a), ‘Hangi yöntemle Allah’ın birliğini ispat edeyim?’ diye sordum
08.01.2024 07:57:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Yûnus b. Abdurrahman anlatıyor: "Ebû'l-Hasan'a (İmam Kâzım'a), 'Hangi yöntemle Allah'ın birliğini ispat edeyim?' diye sordum.
'Ey Yûnus! Bid'atçi olma. Kim meseleleri kişisel görüşüyle açıklarsa helâk olur. Kim, Peygamberin Ehl-i Beyt'ini terk ederse sapıtır. Kim Allah'ın Kitabı'nı ve Peygamberin sözünü terk ederse kâfir olur' buyurdu."
Muhammed b. Hâkim şöyle rivâyet eder: "Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm) dedim ki:
'Sana kurban olayım. Sizin sayenizde dinde derin kavrayışa sahip olduk ve Allah, bizi başka insanlara muhtaç etmedi.
Hatta bizden biri, bir mecliste oturduğunda, bir kimse arkadaşına bir soru yönelttiği zaman Allah'ın, sizin aracılığınızla bize bahşettiği nimet sayesinde bu sorunun cevabını bilir.
Ancak bazen karşımıza bir mesele çıkabilir ve bu hususta ne senden, ne de atalarından bir açıklama gelmemiş olabilir. Böyle bir durumda aklımıza gelen en güzel cevabı ve sizden bize ulaşan açıklamalara en uygun açıklamayı belirleyip bunu esas alabilir miyiz?'
Dedi ki: 'Heyhat! Çok yazık! Ey Hâkim'in oğlu! Bu yöntemi uyguladıkları için, Allah'a yemin ederim ki, birçok insan helâk oldu. Allah lanet etsin (ona ki:) Ali öyle diyor, ben de böyle diyorum, derdi.'
Muhammed b. Hâkim, Hişam b. Hakem'e demiştir ki: 'Allah'a yemin ederim ki, ben yukarıdaki soruyu, kıyas yapmak için izin almak maksadıyla yöneltmiştim.'
Yûnus b. Abdurrahman şöyle rivâyet eder: "Ebû'l-Hasan Evvel'e (Mûsâ b. Ca'fer aleyhisselâm) dedim ki:
'Hangi yöntemle Allah'ı birleyelim?'
'Ey! Sakın bid'atçı olma. Kişisel görüşüne dayanarak şirk beyan eden helâk olur. Peygamberin Ehl-i Beyt'ini terk eden sapıtır, Allah'ın Kitabı'nı ve Peygamberin sözünü terk eden de kâfir olur' buyurdu."
Sema'e b. Mihran, Ebû'l-Hasan Mûsâ'dan (Mûsâ b. Ca'fer aleyhisselâm) şöyle rivâyet eder:
"İmam'a dedim ki: 'Allah, seni sâlih kılsın! Bizler bir araya geliyor ve aramızda bilgilerimiz oranında müzakerelerde bulunuyoruz. Karşımıza ne çıkarsa, mutlaka onunla ilgili yanımızda yazılı bir şey vardır. Kuşkusuz bu, Yüce Allah'ın sizin aracılığınızla bize bahşettiği bir lutuftur.
Bazen de kimi küçük meseleler karşımıza çıkar ve biz, bunlarla ilgili bir açıklama bulamayız, birbirimize bakarız. Fakat yanımızda buna benzer bilgiler vardır. Bu meseleyi en güzel bilgilerimizle kıyaslayarak cevaplandırmamız doğru olur mu?'
Buyurdu ki: 'Sizin kıyasla ne işiniz var? Sizden önce helâk olanlar, bu kıyas yüzünden helâk oldular.'
Ardından şunları ekledi: 'Karşınıza hakkında bilgi sahibi olduğunuz bir mesele çıkarsa bildiklerinizi söyleyin.
Bilmediğiniz bir şey çıkarsa karşınıza -İmam elini ağzına götürerek- susun.' Sonra şöyle dedi: 'Allah, lanet etsin (ona ki:), Ali öyle diyor, ben de böyle diyorum, sahabeler öyle diyorlar, bende böyle diyorum, derdi.'
Ve şunları ekledi: 'Onun sohbetine katıldın mı?'
'Hayır. Fakat bu sözler onundur' dedim. Sonra şunları söyledim: 'Allah, seni sâlih kılsın, acaba Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) kendi zamanındaki insanların ihtiyaçlarına cevap verecek çözümleri sunmamış mıdır?'
Buyurdu ki: 'Evet, ayrıca Kıyâmet'e kadar ihtiyaç duyacakları çözümleri de sunmuştur.'
Dedim ki: 'Bundan bir şey kaybolmuş mudur?'
'Hayır, bu bilgilerin tümü ehli olanların yanındadır' buyurdu."
Sumae anlatıyor: "İmam'a sordum: 'Bizim arkadaşlarımızdan bazıları senin baban ve dedenle görüştüler. Onlardan hadis dinlediler.
Bazen kimi arkadaşlarımız bazı sorunlarla karşılaşıyorlar ama bu hadislerden sorunlarına çözüm olacak, fetva vermelerine mesnet oluşturacak herhangi bir bilgi yoktur yanlarında. Acaba kıyasa başvurmaları câiz olur mu?'
Buyurdu ki: 'Hayır olmaz, sizden öncekiler kıyas yüzünden helâk oldular.'
Bunun üzerinde dedim ki: 'Niçin bu kabul edilmez?'
'Çünkü hiçbir şey yoktur ki, onunla ilgili bir açıklama Kitap ve Sünnet'te olmasın' buyurdu."
Osman b. İsâ şöyle rivâyet eder: "Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm) kıyas hakkında bir soru sordum.
'Sizin kıyasla ne işiniz var? Allah'a bir şeyi nasıl helâl kıldığı, nasıl haram kıldığı sorulmaz' buyurdu."
Muhammed b. Hakîm rivâyet ediyor: "Ebûl-Hasan (a.s.) buyurdu ki: Sizden öncekiler kıyas yüzünden helâk oldular. Allah; helâli, haramı ile bütün dinini tamamlamadan Peygamberinin canını almamıştır.
O, yaşadığı süre içinde sizin muhtaç olduğunuz her şeyi getirmiştir. Yaşarken O'ndan, vefat ettikten sonra da Ehl-i Beyt'inden yardım alırsınız.
Hiç şüphesiz O'nun Ehl-i Beyt'inin yanında bir Mushaf (Kitap) vardır ki, onda tırmalamaya varana kadar her şeyin hükmü yazılıdır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
'Ey Yûnus! Bid'atçi olma. Kim meseleleri kişisel görüşüyle açıklarsa helâk olur. Kim, Peygamberin Ehl-i Beyt'ini terk ederse sapıtır. Kim Allah'ın Kitabı'nı ve Peygamberin sözünü terk ederse kâfir olur' buyurdu."
Muhammed b. Hâkim şöyle rivâyet eder: "Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm) dedim ki:
'Sana kurban olayım. Sizin sayenizde dinde derin kavrayışa sahip olduk ve Allah, bizi başka insanlara muhtaç etmedi.
Hatta bizden biri, bir mecliste oturduğunda, bir kimse arkadaşına bir soru yönelttiği zaman Allah'ın, sizin aracılığınızla bize bahşettiği nimet sayesinde bu sorunun cevabını bilir.
Ancak bazen karşımıza bir mesele çıkabilir ve bu hususta ne senden, ne de atalarından bir açıklama gelmemiş olabilir. Böyle bir durumda aklımıza gelen en güzel cevabı ve sizden bize ulaşan açıklamalara en uygun açıklamayı belirleyip bunu esas alabilir miyiz?'
Dedi ki: 'Heyhat! Çok yazık! Ey Hâkim'in oğlu! Bu yöntemi uyguladıkları için, Allah'a yemin ederim ki, birçok insan helâk oldu. Allah lanet etsin (ona ki:) Ali öyle diyor, ben de böyle diyorum, derdi.'
Muhammed b. Hâkim, Hişam b. Hakem'e demiştir ki: 'Allah'a yemin ederim ki, ben yukarıdaki soruyu, kıyas yapmak için izin almak maksadıyla yöneltmiştim.'
Yûnus b. Abdurrahman şöyle rivâyet eder: "Ebû'l-Hasan Evvel'e (Mûsâ b. Ca'fer aleyhisselâm) dedim ki:
'Hangi yöntemle Allah'ı birleyelim?'
'Ey! Sakın bid'atçı olma. Kişisel görüşüne dayanarak şirk beyan eden helâk olur. Peygamberin Ehl-i Beyt'ini terk eden sapıtır, Allah'ın Kitabı'nı ve Peygamberin sözünü terk eden de kâfir olur' buyurdu."
Sema'e b. Mihran, Ebû'l-Hasan Mûsâ'dan (Mûsâ b. Ca'fer aleyhisselâm) şöyle rivâyet eder:
"İmam'a dedim ki: 'Allah, seni sâlih kılsın! Bizler bir araya geliyor ve aramızda bilgilerimiz oranında müzakerelerde bulunuyoruz. Karşımıza ne çıkarsa, mutlaka onunla ilgili yanımızda yazılı bir şey vardır. Kuşkusuz bu, Yüce Allah'ın sizin aracılığınızla bize bahşettiği bir lutuftur.
Bazen de kimi küçük meseleler karşımıza çıkar ve biz, bunlarla ilgili bir açıklama bulamayız, birbirimize bakarız. Fakat yanımızda buna benzer bilgiler vardır. Bu meseleyi en güzel bilgilerimizle kıyaslayarak cevaplandırmamız doğru olur mu?'
Buyurdu ki: 'Sizin kıyasla ne işiniz var? Sizden önce helâk olanlar, bu kıyas yüzünden helâk oldular.'
Ardından şunları ekledi: 'Karşınıza hakkında bilgi sahibi olduğunuz bir mesele çıkarsa bildiklerinizi söyleyin.
Bilmediğiniz bir şey çıkarsa karşınıza -İmam elini ağzına götürerek- susun.' Sonra şöyle dedi: 'Allah, lanet etsin (ona ki:), Ali öyle diyor, ben de böyle diyorum, sahabeler öyle diyorlar, bende böyle diyorum, derdi.'
Ve şunları ekledi: 'Onun sohbetine katıldın mı?'
'Hayır. Fakat bu sözler onundur' dedim. Sonra şunları söyledim: 'Allah, seni sâlih kılsın, acaba Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) kendi zamanındaki insanların ihtiyaçlarına cevap verecek çözümleri sunmamış mıdır?'
Buyurdu ki: 'Evet, ayrıca Kıyâmet'e kadar ihtiyaç duyacakları çözümleri de sunmuştur.'
Dedim ki: 'Bundan bir şey kaybolmuş mudur?'
'Hayır, bu bilgilerin tümü ehli olanların yanındadır' buyurdu."
Sumae anlatıyor: "İmam'a sordum: 'Bizim arkadaşlarımızdan bazıları senin baban ve dedenle görüştüler. Onlardan hadis dinlediler.
Bazen kimi arkadaşlarımız bazı sorunlarla karşılaşıyorlar ama bu hadislerden sorunlarına çözüm olacak, fetva vermelerine mesnet oluşturacak herhangi bir bilgi yoktur yanlarında. Acaba kıyasa başvurmaları câiz olur mu?'
Buyurdu ki: 'Hayır olmaz, sizden öncekiler kıyas yüzünden helâk oldular.'
Bunun üzerinde dedim ki: 'Niçin bu kabul edilmez?'
'Çünkü hiçbir şey yoktur ki, onunla ilgili bir açıklama Kitap ve Sünnet'te olmasın' buyurdu."
Osman b. İsâ şöyle rivâyet eder: "Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm) kıyas hakkında bir soru sordum.
'Sizin kıyasla ne işiniz var? Allah'a bir şeyi nasıl helâl kıldığı, nasıl haram kıldığı sorulmaz' buyurdu."
Muhammed b. Hakîm rivâyet ediyor: "Ebûl-Hasan (a.s.) buyurdu ki: Sizden öncekiler kıyas yüzünden helâk oldular. Allah; helâli, haramı ile bütün dinini tamamlamadan Peygamberinin canını almamıştır.
O, yaşadığı süre içinde sizin muhtaç olduğunuz her şeyi getirmiştir. Yaşarken O'ndan, vefat ettikten sonra da Ehl-i Beyt'inden yardım alırsınız.
Hiç şüphesiz O'nun Ehl-i Beyt'inin yanında bir Mushaf (Kitap) vardır ki, onda tırmalamaya varana kadar her şeyin hükmü yazılıdır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.