İmam Kazım (a.s.) aşırı gidenlerle mücadele etmiştir
Allah, sıfatının derinliğine ulaşılmasından yücedir, uludur, büyüktür. O’nu, kendisini vasfettiği gibi vasfedin. Bundan ötesinden el çekin
08.01.2024 19:56:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Muhammed b. Hâkim şöyle rivâyet etmiştir: "Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer (aleyhisselâm) babama şunları yazdı:
Allah, sıfatının derinliğine ulaşılmasından yücedir, uludur, büyüktür. O'nu, kendisini vasfettiği gibi vasfedin. Bundan ötesinden el çekin."
Ali b. Muhammed merfû olarak Muhammed b. Farac er-Ruhhacî'den şöyle rivâyet etmiştir:
"Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm) Hişam b. Hakem'in, 'Allah cisimdir' ve Hişam b. Sâlim'in, 'O sûrettir' şeklindeki görüşleriyle ilgili bir mektup yazdım.
Bana şu cevabı yazdı: 'Şaşkınların şaşkınlığından uzak dur ve Şeytan'dan Allah'a sığın. Hişam'ların dedikleri doğru değildir.'
Hasan b. Abdurrahman el-Himmanî şöyle rivâyet etmiştir:
"Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm) dedim ki: 'Hişam b. Hakem şöyle iddia ediyor: Allah, hiçbir şeye benzemeyen bir cisimdir, bilendir, işitendir, görendir, kudret sahibidir, konuşandır, söz söyleyendir. Kelâm, kudret ve ilim nitelikleri, aynı mâhiyeti arz etmektedirler. Bunlardan hiçbiri mahlûk değildir.'
İmam, 'Allah, onun canını alsın! Cismin sınırlı, kelâmın da konuşandan ayrı olduğunu bilmez mi?
Böyle bir sözü söylemekten Allah'a sığınırım. Böyle bir iddiadan berî olduğumu ilân ediyorum.
Allah ne cisimdir, ne sûrettir. O, sınırlandırılmaktan münezzehtir. O'nun dışında her şey mahlûktur. Varlıklar, kelâmsız, nefes alıp vermesiz ve dil ile konuşmasız O'nun iradesiyle olmuşlardır' buyurdu."
Muhammed b. Hâkim şöyle rivâyet etmiştir:
"Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm), Hişam el-Cevâlikî'nin görüşlerini anlattım. Bu arada Allah hakkında her bakımdan mükemmel bir genç nitelemesi yaptığını söyledim. Aynı şekilde Hişam b. Hakem'in sözlerini aktardım.
'Hiçbir şey Allah'a benzemez' buyurdu."
el-Kahilî şöyle rivâyet etmiştir: "Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm), 'İlminin sonuna kadar Allah'a hamd olsun' duasının doğru olup olmadığını sormak üzere bir mektup yazdım.
Bana şu cevabı yazdı: 'Sakın Allah'ın ilminin sonu deme; çünkü O'nun ilminin sonu yoktur. Ama rızâsının sonu de.'"
Eyyûb b. Nuh, Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer' (aleyhisselâm), "Allah Azze ve Celle, eşyayı yaratmadan ve meydana getirmeden önce biliyor muydu yoksa yaratmadan, onları yaratmayı ve meydana getirmeyi irade etmeden önce bilmiyordu da yarattığını yarattığı zaman ve meydana getirdiğini de meydana getirdiği zaman mı bildi?" sorusunu içeren bir mektup yazdığını ve İmam'ın da ona şu cevabı yazdığını rivâyet etmiştir:
"Allah, eşyayı yaratmadan önce tıpkı eşyayı yarattıktan sonra bilmesi gibi her zaman biliyordu."
Hasan b. Râşid, Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'den (aleyhisselâm) şöyle rivâyet etmiştir:
İmam'a, "Allah" sözcüğünün anlamı hakkında bir soru soruldu. Buyurdu ki: "Büyük küçük her şeye egemen demektir."
Ya'kub b. Ca'fer el-Ca'ferî, Ebû İbrahim Mûsâ b. Ca'fer'den (aleyhisselâm) şöyle rivâyet etmiştir:
"Bir takım insanlar, İmam'ın huzurunda Allah'ın dünya semâına indiğini iddia ettiler.
Bunun üzerine İmam buyurdu ki: 'Allah inmez ve inmeye ihtiyaç duymaz. Varlıklara bakışı açısından yakınlık ve uzaklık fark etmez. Yakın O'ndan uzaklaşmaz, uzak da O'na yakın olmaz. Hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. Tersine, her şey O'na muhtaçtır. O, bahşedicidir. O'ndan başka ilâh yoktur, üstün iradelidir, hikmet sahibidir.
Allah Tebareke ve Teâlâ'yı, inen biri olarak vasfedenlere gelince, bu nitelendirmeyi ancak O'nu eksiklik ve artma olgularıyla ilintilendirenler yaparlar.
Her hareket eden varlık, kendisini hareket ettiren birine veya hareket etmesini sağlayan bir şeye muhtaçtır.
Allah hakkında mesnetsiz zanlarda bulunanlar helâk olurlar. Allah'ı vasfederken, O'nu eksiklik veya fazlalık nitelikleriyle sınırlandıracak şekilde veya hareket eden ya da hareket ettirilen biri olarak vasfetmekten sakının.
Allah için zevâl veya iniş tasavvur etmeyin. Bir yerden kalkma veya oturma eylemlerini düşünmeyin. Allah, kendisini bu şekilde vasfedenlerin vasfından, nitelendirenlerin niteliğinden ve vehmedenlerin vehminden münezzehtir, yücedir.
Seni kıyam ederken ve secde edenlerle birlikte hareket ederken gören üstün iradeli ve merhamet sahibi Allah'a tevekkül et."
Ya'kub b. Ca'fer, Ebû İbrahim Mûsâ b. Ca'fer'den (aleyhisselâm) şöyle rivâyet etmiştir:
"Allah kâimdir, dediğim zaman O'nun yerinden ayrıldığını söylemiş olmuyorum. O'nu içinde bulunduğu bir mekânla sınırlandırmayı kastetmiyorum.
Organ ve aletlerin hareket etmesi şeklinde sınırlandırıcı bir an-lamı ifade etmiş olmuyorum. Dudaklarımı açmak sûretiyle de bir sınırlandırmaya gitmiyorum fakat Allah Tebareke ve Teâlâ'nın şu sözündeki anlamı kastediyorum:
'Bir şeye ol der, o da hemen oluverir.' Allah iradesiyle bu emri verir, nefes alıp vermeksizin, tek başına ve hiçbir şeye muhtaç olmadan. O, mülkünü kendisine hatırlatacak, ilminin kapılarını açacak bir ortağa ihtiyaç duymaz." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Allah, sıfatının derinliğine ulaşılmasından yücedir, uludur, büyüktür. O'nu, kendisini vasfettiği gibi vasfedin. Bundan ötesinden el çekin."
Ali b. Muhammed merfû olarak Muhammed b. Farac er-Ruhhacî'den şöyle rivâyet etmiştir:
"Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm) Hişam b. Hakem'in, 'Allah cisimdir' ve Hişam b. Sâlim'in, 'O sûrettir' şeklindeki görüşleriyle ilgili bir mektup yazdım.
Bana şu cevabı yazdı: 'Şaşkınların şaşkınlığından uzak dur ve Şeytan'dan Allah'a sığın. Hişam'ların dedikleri doğru değildir.'
Hasan b. Abdurrahman el-Himmanî şöyle rivâyet etmiştir:
"Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm) dedim ki: 'Hişam b. Hakem şöyle iddia ediyor: Allah, hiçbir şeye benzemeyen bir cisimdir, bilendir, işitendir, görendir, kudret sahibidir, konuşandır, söz söyleyendir. Kelâm, kudret ve ilim nitelikleri, aynı mâhiyeti arz etmektedirler. Bunlardan hiçbiri mahlûk değildir.'
İmam, 'Allah, onun canını alsın! Cismin sınırlı, kelâmın da konuşandan ayrı olduğunu bilmez mi?
Böyle bir sözü söylemekten Allah'a sığınırım. Böyle bir iddiadan berî olduğumu ilân ediyorum.
Allah ne cisimdir, ne sûrettir. O, sınırlandırılmaktan münezzehtir. O'nun dışında her şey mahlûktur. Varlıklar, kelâmsız, nefes alıp vermesiz ve dil ile konuşmasız O'nun iradesiyle olmuşlardır' buyurdu."
Muhammed b. Hâkim şöyle rivâyet etmiştir:
"Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm), Hişam el-Cevâlikî'nin görüşlerini anlattım. Bu arada Allah hakkında her bakımdan mükemmel bir genç nitelemesi yaptığını söyledim. Aynı şekilde Hişam b. Hakem'in sözlerini aktardım.
'Hiçbir şey Allah'a benzemez' buyurdu."
el-Kahilî şöyle rivâyet etmiştir: "Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'e (aleyhisselâm), 'İlminin sonuna kadar Allah'a hamd olsun' duasının doğru olup olmadığını sormak üzere bir mektup yazdım.
Bana şu cevabı yazdı: 'Sakın Allah'ın ilminin sonu deme; çünkü O'nun ilminin sonu yoktur. Ama rızâsının sonu de.'"
Eyyûb b. Nuh, Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer' (aleyhisselâm), "Allah Azze ve Celle, eşyayı yaratmadan ve meydana getirmeden önce biliyor muydu yoksa yaratmadan, onları yaratmayı ve meydana getirmeyi irade etmeden önce bilmiyordu da yarattığını yarattığı zaman ve meydana getirdiğini de meydana getirdiği zaman mı bildi?" sorusunu içeren bir mektup yazdığını ve İmam'ın da ona şu cevabı yazdığını rivâyet etmiştir:
"Allah, eşyayı yaratmadan önce tıpkı eşyayı yarattıktan sonra bilmesi gibi her zaman biliyordu."
Hasan b. Râşid, Ebû'l-Hasan Mûsâ b. Ca'fer'den (aleyhisselâm) şöyle rivâyet etmiştir:
İmam'a, "Allah" sözcüğünün anlamı hakkında bir soru soruldu. Buyurdu ki: "Büyük küçük her şeye egemen demektir."
Ya'kub b. Ca'fer el-Ca'ferî, Ebû İbrahim Mûsâ b. Ca'fer'den (aleyhisselâm) şöyle rivâyet etmiştir:
"Bir takım insanlar, İmam'ın huzurunda Allah'ın dünya semâına indiğini iddia ettiler.
Bunun üzerine İmam buyurdu ki: 'Allah inmez ve inmeye ihtiyaç duymaz. Varlıklara bakışı açısından yakınlık ve uzaklık fark etmez. Yakın O'ndan uzaklaşmaz, uzak da O'na yakın olmaz. Hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. Tersine, her şey O'na muhtaçtır. O, bahşedicidir. O'ndan başka ilâh yoktur, üstün iradelidir, hikmet sahibidir.
Allah Tebareke ve Teâlâ'yı, inen biri olarak vasfedenlere gelince, bu nitelendirmeyi ancak O'nu eksiklik ve artma olgularıyla ilintilendirenler yaparlar.
Her hareket eden varlık, kendisini hareket ettiren birine veya hareket etmesini sağlayan bir şeye muhtaçtır.
Allah hakkında mesnetsiz zanlarda bulunanlar helâk olurlar. Allah'ı vasfederken, O'nu eksiklik veya fazlalık nitelikleriyle sınırlandıracak şekilde veya hareket eden ya da hareket ettirilen biri olarak vasfetmekten sakının.
Allah için zevâl veya iniş tasavvur etmeyin. Bir yerden kalkma veya oturma eylemlerini düşünmeyin. Allah, kendisini bu şekilde vasfedenlerin vasfından, nitelendirenlerin niteliğinden ve vehmedenlerin vehminden münezzehtir, yücedir.
Seni kıyam ederken ve secde edenlerle birlikte hareket ederken gören üstün iradeli ve merhamet sahibi Allah'a tevekkül et."
Ya'kub b. Ca'fer, Ebû İbrahim Mûsâ b. Ca'fer'den (aleyhisselâm) şöyle rivâyet etmiştir:
"Allah kâimdir, dediğim zaman O'nun yerinden ayrıldığını söylemiş olmuyorum. O'nu içinde bulunduğu bir mekânla sınırlandırmayı kastetmiyorum.
Organ ve aletlerin hareket etmesi şeklinde sınırlandırıcı bir an-lamı ifade etmiş olmuyorum. Dudaklarımı açmak sûretiyle de bir sınırlandırmaya gitmiyorum fakat Allah Tebareke ve Teâlâ'nın şu sözündeki anlamı kastediyorum:
'Bir şeye ol der, o da hemen oluverir.' Allah iradesiyle bu emri verir, nefes alıp vermeksizin, tek başına ve hiçbir şeye muhtaç olmadan. O, mülkünü kendisine hatırlatacak, ilminin kapılarını açacak bir ortağa ihtiyaç duymaz." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.