İmam Hüseyin (a.s.) Kerbela’ya ulaşıyor
Hüseyin bin Ali (a.s.) o bölgeye inmeye karar verdiğinde o yerin ismini sordu, buraya Taf diyorlar, diye cevap verdiler
16.07.2022 23:50:00





Hürr'den ikamet etmelerine daha uygun bir yere kadar ilerlemelerine izin vermesini isteyen İmam Hüseyin (a.s.) bu teklifin kabulü ile tekrar yola koyuldu ve "Taf" denilen bölgeye kadar ilerlediler.
"Hüseyin bin Ali (a.s.) o bölgeye inmeye karar verdiğinde o yerin ismini sordu, buraya Taf diyorlar, diye cevap verdiler.
İmam Hüseyin (a.s.), "Buranın başka bir ismi de var mı?" diye sorduğunda, "Buraya Kerbela da diyorlar" dediler.
İmam (a.s.) Kerbela ismini duyar duymaz şöyle buyurdu: "Allah'ım kerb ve bela (gam ve bela)dan sana sığınıyorum. İşte burası bizim ineceğimiz (son) yerdir. Allah'a and olsun ki, kabirlerimizin yeri de burasıdır. Allah'a and olsun ki, kıyamet gününde de buradan haşrolacağız. Bu, ceddim Resulüllah (s.a.v.)'in vadesidir; O'nun (s.a.v.) vadesinde hiçbir hilaf yoktur."
İmam Hüseyin (a.s.)'ın Kerbela bölgesine ilk girdiğinde söyledikleri ile ilgili farklı bir bilgi de şöyledir:
"Allah'ım! Kerb ve beladan sana sığınırım. Kerbli ve belalı yer. Babam Sıffin'e giderken buradan geçmişti. Ben de yanındaydım. Bu yerin ismini sordu. İsmini dediler.
Bunun üzerine şöyle dedi: "Burası onların son durağıdır. Burası kanlarının akacağı yerdir." Kimleri kastettiğini sordular. Dedi ki: "Âl-i Beyt-i Muhammed (s.a.v.)'den burada konaklayacak olan bir topluluktan söz ediyorum."
Kerbela toprağında hüzün ve gam…
İmam Hüseyin (a.s.), Kerbela bölgesinde konaklama kararı aldığında tarihler Muharrem'ul-Haram ayının ikisini gösteriyordu.
Resulüllah (s.a.v.)'in rıhletinin ardından henüz yarım asır geçmişti. Ancak Kur'an ve Sünnet çizgisinden sapmalar o boyuta ulaşmıştı ki, kısa bir süre sonra Hz. Peygamberin (s.a.v.) "Oğlum" dediği bu şerefli insan, "Allah rızasını umanlar!" tarafından bu topraklarda şehit edilecekti.
Ceddi Hz. Peygamberin (s.a.v.) ve babası İmam Ali (a.s.)'ın naklettiği hadiselerin vukû bulmasına sayılı günler kalmıştı. Ama o (a.s.), ilayi kelimatullah için çıktığı bu yolda en ufak bir korku veya pişmanlık yaşamadı.
İmam Hüseyin (a.s.), eşyalarını indirdikten sonra Ehl-i Beyt'ine ve çadırındaki yakınlarına bir hutbe irad etti:
"Allah'a hamd, Peygambere (s.a.v.) salat ve selamdan sonra…
İşte başımıza gelen olayı görmektesiniz. Gerçekten dünyanın durumu değişmiş, kötülükleri âşikâr olmuş, iyilik ve faziletleri ortadan kalkmıştır.
İnsanî faziletlerden ancak, kabın içerisinde kalan su damlacıkları kadar pek az bir şey kalmıştır. Halk zillet ve utanç dolu bir hayat sürmektedir.
Hak üzere amel edilmediğini ve bâtıldan kaçınılmadığını görmüyor musunuz?
Böyle bir durumda mü'min Allah'a kavuşmayı (şehid olmayı) istemekte haklıdır.
Ben böyle bir ortamda ölümü saadet biliyorum, zâlimlerle yaşamayı ise alçaklık.
İnsanlar dünya kuludur, din ise dillerinde dolaşır, dinin sayesinde geçimleri iyi olduğu müddetçe onu savunurlar, zorluklarla imtihan edildiklerinde ise dindarlar azalır."
"Böyle bir ortamda ölümü saadet biliyorum" diyen İmam Hüseyin (a.s.) geride kalan kardeşine ve Ben-i Hâşim kabilesine mensup olanlara son bir selam gönderdi:
"Bismillahirrahmanirrahim. Hüseyin bin Ali'den Muhammed bin Hanefiyye'ye ve onun beraberindeki Ben-i Haşim 'den olan kişilere.
Allah'a hamd ve Peygambere (s.a.v.) salat ve selamdan sonra... Dünya güya hiç vücuda gelmemiş ve ahiret ise ebedîdir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
"Hüseyin bin Ali (a.s.) o bölgeye inmeye karar verdiğinde o yerin ismini sordu, buraya Taf diyorlar, diye cevap verdiler.
İmam Hüseyin (a.s.), "Buranın başka bir ismi de var mı?" diye sorduğunda, "Buraya Kerbela da diyorlar" dediler.
İmam (a.s.) Kerbela ismini duyar duymaz şöyle buyurdu: "Allah'ım kerb ve bela (gam ve bela)dan sana sığınıyorum. İşte burası bizim ineceğimiz (son) yerdir. Allah'a and olsun ki, kabirlerimizin yeri de burasıdır. Allah'a and olsun ki, kıyamet gününde de buradan haşrolacağız. Bu, ceddim Resulüllah (s.a.v.)'in vadesidir; O'nun (s.a.v.) vadesinde hiçbir hilaf yoktur."
İmam Hüseyin (a.s.)'ın Kerbela bölgesine ilk girdiğinde söyledikleri ile ilgili farklı bir bilgi de şöyledir:
"Allah'ım! Kerb ve beladan sana sığınırım. Kerbli ve belalı yer. Babam Sıffin'e giderken buradan geçmişti. Ben de yanındaydım. Bu yerin ismini sordu. İsmini dediler.
Bunun üzerine şöyle dedi: "Burası onların son durağıdır. Burası kanlarının akacağı yerdir." Kimleri kastettiğini sordular. Dedi ki: "Âl-i Beyt-i Muhammed (s.a.v.)'den burada konaklayacak olan bir topluluktan söz ediyorum."
Kerbela toprağında hüzün ve gam…
İmam Hüseyin (a.s.), Kerbela bölgesinde konaklama kararı aldığında tarihler Muharrem'ul-Haram ayının ikisini gösteriyordu.
Resulüllah (s.a.v.)'in rıhletinin ardından henüz yarım asır geçmişti. Ancak Kur'an ve Sünnet çizgisinden sapmalar o boyuta ulaşmıştı ki, kısa bir süre sonra Hz. Peygamberin (s.a.v.) "Oğlum" dediği bu şerefli insan, "Allah rızasını umanlar!" tarafından bu topraklarda şehit edilecekti.
Ceddi Hz. Peygamberin (s.a.v.) ve babası İmam Ali (a.s.)'ın naklettiği hadiselerin vukû bulmasına sayılı günler kalmıştı. Ama o (a.s.), ilayi kelimatullah için çıktığı bu yolda en ufak bir korku veya pişmanlık yaşamadı.
İmam Hüseyin (a.s.), eşyalarını indirdikten sonra Ehl-i Beyt'ine ve çadırındaki yakınlarına bir hutbe irad etti:
"Allah'a hamd, Peygambere (s.a.v.) salat ve selamdan sonra…
İşte başımıza gelen olayı görmektesiniz. Gerçekten dünyanın durumu değişmiş, kötülükleri âşikâr olmuş, iyilik ve faziletleri ortadan kalkmıştır.
İnsanî faziletlerden ancak, kabın içerisinde kalan su damlacıkları kadar pek az bir şey kalmıştır. Halk zillet ve utanç dolu bir hayat sürmektedir.
Hak üzere amel edilmediğini ve bâtıldan kaçınılmadığını görmüyor musunuz?
Böyle bir durumda mü'min Allah'a kavuşmayı (şehid olmayı) istemekte haklıdır.
Ben böyle bir ortamda ölümü saadet biliyorum, zâlimlerle yaşamayı ise alçaklık.
İnsanlar dünya kuludur, din ise dillerinde dolaşır, dinin sayesinde geçimleri iyi olduğu müddetçe onu savunurlar, zorluklarla imtihan edildiklerinde ise dindarlar azalır."
"Böyle bir ortamda ölümü saadet biliyorum" diyen İmam Hüseyin (a.s.) geride kalan kardeşine ve Ben-i Hâşim kabilesine mensup olanlara son bir selam gönderdi:
"Bismillahirrahmanirrahim. Hüseyin bin Ali'den Muhammed bin Hanefiyye'ye ve onun beraberindeki Ben-i Haşim 'den olan kişilere.
Allah'a hamd ve Peygambere (s.a.v.) salat ve selamdan sonra... Dünya güya hiç vücuda gelmemiş ve ahiret ise ebedîdir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.