Kerbela'da Hakkın, hakikatin mücadelesini verenler, bir damla su bile reva görülmeden günlerce aç susuz bırakılıp, vahşice katledilenler, başları vücudundan hunharca ayrılanlar, boşuna mı can verdiler? Hâşâ! Onlar Hak ve hakikatin nasıl temsil edileceğini, yanlışın karşısına her ne pahasına olursa durmanın gereğini ortaya koyan insanlığın onuru kimselerdir.Bazı akıl ve vicdan fukarası, kör vicdanlı kimseler, bugüne sıradan bir olay gibi bakıp bu konuların konuşulmasının; bu günün yasının tutulmasının maksat ve önemini anlamaktan yoksundurlar. Bazıları da işin sadece tiyatro boyutu ile ilgilenmektedirler?Gerçek Ehl-i Beyt sevdalıları da Kerbela ve şehitlerini gözleri ve gönülleri kan ağlayarak matemle anmaktadırlar. Selam olsun gerçek Ehl-i Beyt sevdalılarına, selam olsun Kerbela şehitlerinin şahı İmam Hüseyin(a.s.) ve yanındakilere? Muharrem ayı ile birlikte Müslümanların sinesine ok gibi saplanan; duyanın, okuyanın gönlünü pare pare eden Kerbela olayları, özellikle de Hz. Hüseyin (a.s.) Efendimizin yaşadığı zulüm ve işkence kıyamete kadar unutulacak cinsten değildir. Ve hem de unutulmamalıdır. Çünkü Kerbela insanlığın sınavıdır, sınav unutulmamalı, sınavdan gereken dersler çıkarılmalıdır. Eğer Kerbela unutulursa, her yer bir Kerbela olur, Kerbelalarda nice canlar yok olur. Kerbela'dan çok Hz. Hüseynin izi yok olur. O zaman da bize emanet olarak bırakılan Ehl-i Beyt ve onun kutlu yolu yok olur ki; neticede insanlık mahvolur? Evet, kimse haddini aşmamalı, ancak gerçekleri öğrenmek gerekmektedir. Müslüman, gereken bilgiye erişemediği takdirde; lanet okuması gerekenlere rahmet okuma gafletine düşer ki bu da Müslüman'ın izzet ve şerefine zarar verir. Hadisi Kutside beyan edilen "Allah için sevmek; Allah için buğz etmek ölçüsü" uygulama alanına dökülmediği takdirde ortada ölçü diye bir şey kalmaz, kaybeden de yine insanlık olur? Kerbela'daki mücadele ve İmam Hüseynin duruşu; imanın tecellisidir.O sıradan bir hilafet kavgası, makam mevki, köşk saray kavgası değildir. Ehl-i Beyt yolunun, olmak ya da olmamak mücadelesidir... İslam inancının bid'at ve delalete sapmışların elinden kurtarılması ve dirilişi davasıdır. Hz. Hüseyin(a.s.) dedesi Hz. Muhammed'in (s.a.a.) yolunun devamı, sünnetlerinin ihyası için bu yola baş koymuştur. Bizlere düşen görev Ehl-i Beyt'i, Kebela'da ortaya konan mücadeleyi ve Hazreti Hüseyin (a.s.)'ın duruşunu anlamaya çalışmak olmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Sırat-ı Müstakim ne demek? / 10.02.2025
- Kişiler ya hayır konuşmalı ya da susmalıdır / 08.02.2025
- ‘Zerre miktarda torpil, adam kayırma yok’ muş! / 07.02.2025
- ‘Ben yokum o var’ diyebilenlere selam olsun / 06.02.2025
- Umre nasihatleri -5- / 04.02.2025
- Umre nasihatleri -5- / 03.02.2025
- Umre nasihatleri -4- / 03.02.2025
- Umre nasihatleri -3- / 02.02.2025
- Umre nasihatleri -3- / 01.02.2025
- Umre nasihatleri -2- / 31.01.2025
- Kişiler ya hayır konuşmalı ya da susmalıdır / 08.02.2025
- ‘Zerre miktarda torpil, adam kayırma yok’ muş! / 07.02.2025
- ‘Ben yokum o var’ diyebilenlere selam olsun / 06.02.2025
- Umre nasihatleri -5- / 04.02.2025
- Umre nasihatleri -5- / 03.02.2025
- Umre nasihatleri -4- / 03.02.2025
- Umre nasihatleri -3- / 02.02.2025
- Umre nasihatleri -3- / 01.02.2025
- Umre nasihatleri -2- / 31.01.2025