İmam Hasan'ın (a.s.) şahadeti

Peygamberimizin biz ümmetine bıraktığı en büyük miras, şüphesiz ki Kur'an ve Ehl-i Beyti'dir. Peki, Allah'ın (c.c.) sevmemizi emir buyurduğu tertemiz Ehl-i Beyt kimlerdir? Hz. Fâtıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'dir. O halde, Ehl-i Beyt'i sevmek farzdır ve bu sevgi bizi Allah'a yaklaştırır. Sizlere içinde bulunduğumuz Ramazan ayında gerçekleşmiş olması münasebetiyle Ehl-i Beyt'ten Hz. Hasan (a.s.) Efendimizin şahadetini ve hayatını kısaca aktarmaya gayret edelim.Hicri 3. yılın, Ramazan ayı ortasında Medine-i Münevvere'de dünyaya gelen İmam Hasan (a.s)'ın hayatı üç döneme ayrılır: 1- Rasulullah'ın (s.a.a) dönemi 7-8 yıl. 2- Babasıyla birlikte olduğu dönem 37 yıl. 3- İmamet dönemi 10 yıl.Hz. Ali'nin (a.s) şehit edilmesinden sonra, Müslümanların isteği üzerine önderliği üstlendi. Muaviye'nin eski dönemlerden beri Ben-i Haşim'e karşı kini vardı bundan dolayı hilafeti İmam Hasan'ın (a.s.) elinden çıkarıp kendi eline almak için planlar düzenledi. İlk yaptığı iş, İmam'ın ordusunda kandırılmaya müsait olan kişileri satın almak oldu. Öyle ki İmam Hasan (a.s)'ın ordu komutanlarından Ubeydullah bin Abbas'ı bir milyon dirheme satın aldı.İkinci sinsi plânı ise, Hz. Hasan'ın halktan kopmasını sağlayarak zayıf düşürmek, yalnız bırakmak için planlanmış olduğu "sulh" girişimiydi. Halk savaştan yeni çıkmıştı, yorgundu, artık barış istiyordu. Muaviye halkın çoğunluğunu parası ile satın almayı, böylece Hasan'ı (a.s.) saf dışı bırakmayı planlıyordu. İmam'ın barış anlaşmasını kabul etmeyeceğini düşünüyordu. Fakat Hz. Hasan (a.s.) savaşmak yerine sulhu tercih etti. Kabul etme nedenlerden biri de, halk Muaviye'yi namaz kılan dürüst bir şahsiyet olarak biliyordu. Muaviye bu anlaşma maddelerine riayet etmeyerek gerçek yüzünü göstermiş oldu. Eğer savaşsaydı halk Muaviye'nin gerçek yüzünü göremeyecek, hakkı-bâtılı ayıramayacaktı. Diğer önemli neden ise katliamı önlemesi idi. Muaviye Hz. Ali (a.s.)'ın birçok taraftarını öldürmüştü. Eğer İmam savaşı seçseydi ki zaten ordusunun neredeyse üçte ikisi Muaviye'nin safına katılmıştı yenilme durumunda ise diğer Ali (a.s.) taraftarlarını da yok etmesine sebep olacaktı. Bundan İmam sorumlu tutulacak Muaviye haklı çıkacaktı.Tarihe baktığımızda, her dönemde Ehl-i Beyt haklı olmasına rağmen kan dökülmesin ve halk ikiye bölünmesin diye Müslümanın Müslümanla savaşmasından kaçınmıştır. O topraklarda yeni yerleşmiş olan İslam dininin, Müslümanların ikiye bölünmesi ve aralarına fitne girmesi gibi tehlikelerle çabucak bozulma endişesinden dolayı büyük fedakârlıkta bulunmuşlardır.İmam Hasan (a.s), hilafeti Muaviye'ye bıraktıktan sonra Kûfe'yi terk edip Medine'ye döndü. Orada İslamî ilimleri halka öğretmek ve onu yaymakla meşgul oldu. Ama Muaviye hilelerinden vazgeçmedi.Muaviye, hilafetin kendi ailesinde sürekli baki kalmasını garanti etmek için Hasan'ı (a.s.) defalarca zehirledi. Fakat başarılı olamadı. İmam her defasında kurtuldu. Sonunda bir adamını Hz. Hasan'ın eşi Cude'nin yanına gönderdi. Yirmi bin dinar ve Kûfe'de on parça arazi verdi. Ayrıca Hasan'ın ölümünden sonra Cude'yi, oğlu Yezid ile evlendireceğini vaad etti. Cude, İmam Hasan'ı (a.s.) un ve şekere karıştırılmış zehirli altın yongasıyla zehirledi. Bu son zehir ciğerini parçaladı. Hicretin 50. yılında 47 yaşında şehit oldu. Ölmek üzere iken kardeşi Hüseyin'e Resûlullah'ın yanına defnedilmesini vasiyet buyurdu. Ama biri bu hususta karşı çıkacak olursa da bir tek damla dahi kan dökülmemesini istedi.Ben-i Ümeyye bu olaydan haberdar olunca Rasulullah'ın (s.a.a.) yanına defnedilmesine mani oldular. İmam Hasan'ın (a.s) cenazesini ok yağmuruna tuttular, sonradan 70 ok İmamın (a.s) bedeninden çıkardılar. İmam Hüseyin (a.s.), kardeşi, İmam Hasan (a.s)'ın vasiyeti üzerine Ben-i Ümeyye ile savaşmaktan kaçındı ve İmam (a.s)'ın cenazesini Baki mezarlığına götürüp orada defnetti.Rasulullah'ın (s.a.a.) vefatından hemen sonra ilk olarak İmam Ali (a.s.) Efendimizin hilafet hakkı gasp edilmiştir. Bundan sonra Ehl-i Beyt'e ve soyuna haksızlık ve zulüm devam etmiştir. Belki de geçmişten günümüze İslam coğrafyasındaki kan ve gözyaşı bu nedenden ötürü dinmiyor.Bu zulmü yapanlar fani olan dünya menfaati için, makam ve mevki hırsı yüzünden ebedi olan ahiret hayatlarını kaybettiler. Ehl-i Beyt'e yapılan bu zulümler İslam adına Müslüman kimliği ile yapılmıştı. Nasıl bir kin ise? Hz. Ali (a.s.) namaz kılarken mübarek başına kılıç darbesi vurarak şehit ettiler. Nasıl bir kin ise? Hz. Hasan'ın (a.s.) mübarek naaşına 70 ok atacak kadar büyük bir nefret. Nasıl bir kindir ki Hz. Hüseyin'e (a.s.) vücudunda hiç beyaz yer kalmayacak kadar 34 kılıç darbesi 33 ok atarak bedeninden başını ayırarak mübarek bedenini atlara çiğneterek eziyet etmişlerdi. Hâlbuki Ehl-i Beyt'i Allah sevmiş, seçmiş ve ümmete rehber kılmıştır. Allah'ın zalimler için elbette bir hesabı vardır. Allah Ehl-i Beyt'inin şefaatlerine nail eylesin inşaallah.