İmam Hadi’nin sapık fırkalara karşı tavrı

Ebû'l-Kâsım el-Bağdadî, Zürâre'den şöyle rivâyet eder: "Halife Mütevekkil selamlama günü Ali b. Muhammed b. Rızâ'yı yaya olarak yürütmek istedi.

Veziri ona dedi ki: 'Bu senin için bir kusur olur, hakkında kötü şeylerin söylenmesine neden olur. Bunu yapma.'

Mütevekkil dedi ki: 'Bunun yapılması gerekir.' Vezir dedi ki: 'Eğer mutlaka bunun yapılması gerekiyorsa, o halde komutanların ve eşrafın tümünün de yaya olarak yürümesini sağla ki insanlar sadece ona bunu yaptığını sanmasınlar.'

Halife vezirin dediğini yaptı. İmam da yaya olarak yürüdü. Mevsim yazdı. Evinin dehlizine ulaştığında kan ter içinde kalmıştı. İmam'la dehlizde karşılaştım. Ve onu orda oturttum. Yüzünü bir mendille sildim.

Dedim ki: 'Amcamın oğlu, bunu yapmakla sadece seni kastetmemiştir. Kalbinden kötü bir şey geçmesin.'

Dedi ki: 'Bırak bu sözleri, 'Yurdunuzda üç gün daha yaşama nimetinden faydalanın. Bu yalanı olmayan kesin bir vaaddir.'" 

Zürâre diyor ki: "Yanımda Ehl-i Beyt takipçilerinden bir öğretmen vardı. Onunla Râfizî diye şakalaşırdım. Yatsı vakti evime döndüm ve dedim ki: 'Gel ey Râfizî, bugün sana İmam'ınızdan duyduğum bir şeyi anlatayım.'

'Ne duydun?' dedi.

Dediklerini ona anlattım. Bunun üzerine bana dedi ki: 'Sana bir şey söyleyeceğim, sen de buna kulak ver.'

Ben, 'Söyle' dedim.

Dedi ki: 'Eğer Ali b. Muhammed bunları söylemişse dikkatli ol ve sana ait olan her şeyi sakla. Çünkü Mütevekkil üç günden sonra ya ölecek ya da öldürülecektir.'

Bu sözü duyduktan sonra ona kızdım, sövdüm ve yanımdan kovdum. O da dışarı çıktı.

Yalnız kalınca kendi kendime şöyle dedim: 'Tedbirimi alsam bana ne zararı olur?'

Eğer dediği çıkarsa tedbirimi aldığım için hiçbir zarar görmem. Dedikleri çıkmazsa yine de bir zarar görmem. Hemen bineğime binip Mütevekkil'in sarayına gittim. Bana ait olan her şeyi aldım.

Evimde olan bütün mal varlığımı da güvendiğim adamlarımın yanına dağıttım. Evimde üzerinde oturduğum hasırdan başka bir şey bırakmadım.

Dördüncü gece Mütevekkil öldürüldü. Ben ve malım da kurtul-duk. İşte o zaman ben de Ehl-i Beyt takipçilerinden oldum. İmam'ın yanına gittim ve bir daha hizmetinden ayrılmadım. Bana dua etmesini istedim. Ve gereği gibi velâyetini kabul ettim." 

İbn Hamza et-Tusî kendi rivâyet zinciriyle Said b. Sehl-i Basrî'den şöyle dediğini rivâyet eder:

"Samarra halkından birinin düğün yemeğinde buluşmuştuk. İmam Hâdî de bizimle beraberdi. Bir adam oynuyor, şakalaşıyor ve İmam'a saygı göstermiyordu. Bir ara İmam, Ca'fer'e döndü ve şöyle dedi: 'Bu adam bu yemekten yiyemeden ailesiyle ilgili neşesini kaçıracak bir haber alacaktır.'

Derken sofra getirildi. Ca'fer dedi ki: 'Artık bundan sonra bir şey olmaz, sözü boşa çıktı.' Ama Allah'a yemin olsun ki adam ellerini yıkamış, yemeğe uzatmak üzereydi ki, bir hizmetçi evin kapısından içeri girdi ve ağlayarak o adama şunları söyledi: 'Koş annene yetiş, damın üzerinden düştü, ölmek üzeredir.'

Ca'ferdedi ki: 'Bunun üzerine Allah'a yemin ederim ki bundan sonra asla onun söylediklerinde tereddüt etmeyeceğim' dedim ve onun İmam olduğuna iman ettim."  

İMAM HÂDÎ'NİN GULAT VE DİĞER SAPIK FIRKALARA KARŞI TAVRI

İmam Hâdî, Gulat başta olmak üzere bütün sapık fırkalara karşı son derece sert bir tavır takınmıştır. Tarihî kaynalara göre İmam Hâdî zamanında Gulat olarak tanınan kimseler şunlardır:

- Ahmed b. Hilal el-Abertaî el-Bağdadî
- Hüseyin b. Ubeydullah el-Kummî (bu zat Gulat fikirleriye suçlandığı için Kum'dan çıkarılmıştı)
- Muhammed b. Erume
- Ali b. Haske el-Kummî
- Kâsım el-Yaktinî
- el-Fihrî
- Hasan b. Muhammed b. Baba el-Kummî
- Faris b. Hatem el-Kazvinî
Ahmed b. Muhammed b. İsârivâyet etmiştir:

"İmam Hâdî'ye yazdım ki: 'Bazı kimseler var... Bunlar orada burada konuşuyorlar. Sana ve atalarına nispet ettikleri bazı hadisler okuyorlar ki bunları duyunca insanın kalbi burkuluyor. Bazı farzları, sünnetleri ve günahları kendilerine göre tevil ediyorlar.

Bize bu hususta bir açıklama yapsanız, dostlarınıza bu hususta iyilikte bulunsanız, bu onların selameti ve fesada ve helake götüren bu tür sözlerden kurtulmaları anlamına gelecektir.

Bu tür iddiaları ortaya atanlar veli olduklarını söylüyorlar, in-sanları kendilerine itaat etmeye çağırıyorlar. Bunlar arasında Ali b. Haske ve Kâsım el-Yaktinî de vardır. Bunların sözlerini tümüyle kabul etme hususunda ne dersiniz?'

İmam Hâdî bana cevaben, 'Bu bizim dinimiz değildir. Onlardan tamamen uzaklaş' diye yazdı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hadi eserinden)