İmam Hadi’nin (a.s.) Ehl-i Beyt takipçilerini eğitmesi
Bir gün İmam’ın (a.s.) yanına gittim ve dedim ki: ‘Mütevekkil maaşımı kesti. Bunun gerekçesi de, sana bağlı olmamdan başka bir şey değildir. Lutfedip maaşımı ondan isteyin
30.05.2024 18:00:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Ebû Muhammed el-Fahham, kendi rivâyet zinciriyle Ebû'l-Hasan Muhammed b. Ahmed'den şöyle dediğini rivâyet etmiştir: "Babamın amcası bana anlattı:
Bir gün İmam'ın (a.s.) yanına gittim ve dedim ki: 'Mütevekkil maaşımı kesti. Bunun gerekçesi de, sana bağlı olmamdan başka bir şey değildir. Lutfedip maaşımı ondan isteyin.'
Buyurdu ki: 'İnşaallah maaşını alırsın.'
Gece olunca Mütevekkil'in elçileri kapımı çalmaya başladılar. Biri gidiyor, öbürü geliyordu.
Sonunda Mütevekkil'in yanına gittim. Yatağında olduğunu gördüm. Dedi ki: 'Ey Ebû Mûsâ! İşlerim seninle ilgilenmeme engel oluyor, sen de kendini bize unutturuyorsun. Neyin vardı bende?'
Dedim ki: 'Falan tahsisat.'
Başka şeyler de söyledim. Hepsinin ve daha fazlasının verilmesini emretti.
Çıkışta Feth'e dedim ki: 'Ali b. Muhammed buraya geldi mi veya bir yazı gönderdi mi?'
'Hayır' dedi.
Bunun üzerine İmam'ın yanına gittim. Bana dedi ki: 'Ey Ebû Mûsâ! Yüzünden memnun olduğun anlaşılıyor.'
Dedim ki: 'Fakat efendim, senin Mütevekkil'e gitmediğini ve ondan bir şey istemediğini söylediler?'
Buyurdu ki: 'Yüce Allah, bizim önemli işlerde sadece Kendisine sığındığımızı, olaylar karşısında sadece Kendisine tevekkül ettiğimizi bilir. O, bizi, Kendisinden bir şey istediğimizde icâbet etmeye alıştırmıştır. Biz bu kuralın dışına çıkıp başkalarına başvurmaktan, dolayısıyla Allah'ın da bize yönelik icâbetinden vazgeçmesinden korkarız.'"
Aynı şekilde Ali b. Ca'fer'den şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
"Durumumu (haksız yere hapse atıldığımı) Mütevekkil'e ilettim. Ubeydullah b. Yahya bana geldi ve dedi ki: 'Kendini yorma; çünkü Ömer b. Ebû'l-Ferec, senin Râfizî olduğunu ve Ali b. Muhammed'in vekâletini yaptığını bana bildirdi.'
Sonra Ubeydullah birini bana göndererek, Mütevekkil'in beni ancak ölümümden üç gün sonra hapisten çıkmak üzere yemin ettiğini bildirdi.
Bunun üzerine Ebû'l-Hasan'a şöyle yazdım: 'Canım çok sıkılıyor. Kalbimin kaymasından korkuyorum.'
İmam bana şu cevabı yazdı: 'Eğer bizimle ilgili olarak durumun dediğin düzeye geldiyse, senin için Yüce Allah'a dua edeceğim.'
Hafta bitmeden hapisten çıktım."
İmam Hâdî'nin (a.s.) eğitim ve kişiliğin şekillendirilmesine ilişkin genel yöntemini şöyle özetlemek mümkündür:
1- İnsanlığa en önemli eğitsel kavramları sunan eğitici hadisler aracılığıyla irşad etmek.
2- Allah'a itaat etmenin sürekli olarak vurgulanması.
3- İhtiyaçlar için Allah'a yönelmenin gerekliliğinin vurgulanması ve ihtiyaçların O'ndan başkasından istenmemesinin üzerinde önemle durulması.
4- Tevhid ve Allah'a tevekkül ruhunun canlı tutulmasında duanın önemi ve terk edilmemesi.
5- Mü'minler için dua etmek.
6- Mü'minlerin ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak.
7- Ehl-i Beyt'i (a.s.) ziyaret etmek ve hayatlarını incelemek sûretiyle onların şahsında somutlaşan sâlih önderlikle duygusal bağ kurmak.
İMAM'IN MÜ'MİNLER İÇİN YAPTIĞI DUALAR VE ONLARIN İHTİYAÇLARINI GİDERMEYE ÇALIŞMASI
İmam'ın, Ömer b. Ebû'l-Ferec'in, "Canım çok sıkılıyor. Kalbimin kaymasından korkuyorum" şeklindeki mektubuna, "Eğer bizimle ilgili olarak durumun dediğin düzeye geldiyse, senin için Yüce Allah'a dua edeceğim" şeklinde cevap yazdığını ve Cuma günü gelip çatmadan hapisten çıktığını görmüştük.
Meclisî, el-Harâic'den rivâyet etmiştir: Muhammed b. Ferec'den şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
"Ebû'l-Hasan bana şöyle yazdı: 'İşlerini derleyip toparla ve tedbirini al.'
Ben işlerimi derleyip toparlamakla meşgul iken bununla neyi kastettiğini bilmiyordum. Derken bir elçi geldi. Beni, elleri-kolları bağlı ve zincire vurulmuş hâlde Mısır'dan çıkardı ve sahip olduğum her şeye el konuldu.
Sekiz sene hapiste kaldım. Sonra bana Ebû'l-Hasan'dan (a.s.) bir mektup geldi. Ben hapisteydim. Şöyle diyordu mektupta: 'Batı tarafında konaklama.'
Mektubu okudum, kendi kendime şöyle dedim: Ebû'l-Hasan (a.s.) böyle yazıyor ama ben hapisteyim. Kuşkusuz bu ilginç bir şeydir! Aradan birkaç gün geçmeden beni serbest bıraktılar. Kayıtlarım çözüldü, dışarı salındım."
Muhammed b. Ferec Irak'a gelince, Bağdat'ta konaklamaz. Çünkü Ebû'l-Hasan (a.s.) ona bu şekilde emretmişti. Samarra'ya gider.
Muhammed b. Ferec diyor ki: "Hapisten çıktıktan sonra İmam'a (a.s.) bir mektup yazdım ve kaybettiğim mallarımın bana iadesini Allah'tan dilemesini istedim. Bana, 'Malların sana yakında iade edilecektir, ama iade edilmemesinin sana bir zararı olmayacaktır' diye yazdı."
Ali b. Muhammed en-Nevfelî diyor ki: "Muhammed b. Ferec Samarra'ya gelince, mallarının kendisine iade edilmesi için ona bir mektup yazıldı. Ama mektup eline geçmeden öldü." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hadi eserinden)
Bir gün İmam'ın (a.s.) yanına gittim ve dedim ki: 'Mütevekkil maaşımı kesti. Bunun gerekçesi de, sana bağlı olmamdan başka bir şey değildir. Lutfedip maaşımı ondan isteyin.'
Buyurdu ki: 'İnşaallah maaşını alırsın.'
Gece olunca Mütevekkil'in elçileri kapımı çalmaya başladılar. Biri gidiyor, öbürü geliyordu.
Sonunda Mütevekkil'in yanına gittim. Yatağında olduğunu gördüm. Dedi ki: 'Ey Ebû Mûsâ! İşlerim seninle ilgilenmeme engel oluyor, sen de kendini bize unutturuyorsun. Neyin vardı bende?'
Dedim ki: 'Falan tahsisat.'
Başka şeyler de söyledim. Hepsinin ve daha fazlasının verilmesini emretti.
Çıkışta Feth'e dedim ki: 'Ali b. Muhammed buraya geldi mi veya bir yazı gönderdi mi?'
'Hayır' dedi.
Bunun üzerine İmam'ın yanına gittim. Bana dedi ki: 'Ey Ebû Mûsâ! Yüzünden memnun olduğun anlaşılıyor.'
Dedim ki: 'Fakat efendim, senin Mütevekkil'e gitmediğini ve ondan bir şey istemediğini söylediler?'
Buyurdu ki: 'Yüce Allah, bizim önemli işlerde sadece Kendisine sığındığımızı, olaylar karşısında sadece Kendisine tevekkül ettiğimizi bilir. O, bizi, Kendisinden bir şey istediğimizde icâbet etmeye alıştırmıştır. Biz bu kuralın dışına çıkıp başkalarına başvurmaktan, dolayısıyla Allah'ın da bize yönelik icâbetinden vazgeçmesinden korkarız.'"
Aynı şekilde Ali b. Ca'fer'den şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
"Durumumu (haksız yere hapse atıldığımı) Mütevekkil'e ilettim. Ubeydullah b. Yahya bana geldi ve dedi ki: 'Kendini yorma; çünkü Ömer b. Ebû'l-Ferec, senin Râfizî olduğunu ve Ali b. Muhammed'in vekâletini yaptığını bana bildirdi.'
Sonra Ubeydullah birini bana göndererek, Mütevekkil'in beni ancak ölümümden üç gün sonra hapisten çıkmak üzere yemin ettiğini bildirdi.
Bunun üzerine Ebû'l-Hasan'a şöyle yazdım: 'Canım çok sıkılıyor. Kalbimin kaymasından korkuyorum.'
İmam bana şu cevabı yazdı: 'Eğer bizimle ilgili olarak durumun dediğin düzeye geldiyse, senin için Yüce Allah'a dua edeceğim.'
Hafta bitmeden hapisten çıktım."
İmam Hâdî'nin (a.s.) eğitim ve kişiliğin şekillendirilmesine ilişkin genel yöntemini şöyle özetlemek mümkündür:
1- İnsanlığa en önemli eğitsel kavramları sunan eğitici hadisler aracılığıyla irşad etmek.
2- Allah'a itaat etmenin sürekli olarak vurgulanması.
3- İhtiyaçlar için Allah'a yönelmenin gerekliliğinin vurgulanması ve ihtiyaçların O'ndan başkasından istenmemesinin üzerinde önemle durulması.
4- Tevhid ve Allah'a tevekkül ruhunun canlı tutulmasında duanın önemi ve terk edilmemesi.
5- Mü'minler için dua etmek.
6- Mü'minlerin ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak.
7- Ehl-i Beyt'i (a.s.) ziyaret etmek ve hayatlarını incelemek sûretiyle onların şahsında somutlaşan sâlih önderlikle duygusal bağ kurmak.
İMAM'IN MÜ'MİNLER İÇİN YAPTIĞI DUALAR VE ONLARIN İHTİYAÇLARINI GİDERMEYE ÇALIŞMASI
İmam'ın, Ömer b. Ebû'l-Ferec'in, "Canım çok sıkılıyor. Kalbimin kaymasından korkuyorum" şeklindeki mektubuna, "Eğer bizimle ilgili olarak durumun dediğin düzeye geldiyse, senin için Yüce Allah'a dua edeceğim" şeklinde cevap yazdığını ve Cuma günü gelip çatmadan hapisten çıktığını görmüştük.
Meclisî, el-Harâic'den rivâyet etmiştir: Muhammed b. Ferec'den şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
"Ebû'l-Hasan bana şöyle yazdı: 'İşlerini derleyip toparla ve tedbirini al.'
Ben işlerimi derleyip toparlamakla meşgul iken bununla neyi kastettiğini bilmiyordum. Derken bir elçi geldi. Beni, elleri-kolları bağlı ve zincire vurulmuş hâlde Mısır'dan çıkardı ve sahip olduğum her şeye el konuldu.
Sekiz sene hapiste kaldım. Sonra bana Ebû'l-Hasan'dan (a.s.) bir mektup geldi. Ben hapisteydim. Şöyle diyordu mektupta: 'Batı tarafında konaklama.'
Mektubu okudum, kendi kendime şöyle dedim: Ebû'l-Hasan (a.s.) böyle yazıyor ama ben hapisteyim. Kuşkusuz bu ilginç bir şeydir! Aradan birkaç gün geçmeden beni serbest bıraktılar. Kayıtlarım çözüldü, dışarı salındım."
Muhammed b. Ferec Irak'a gelince, Bağdat'ta konaklamaz. Çünkü Ebû'l-Hasan (a.s.) ona bu şekilde emretmişti. Samarra'ya gider.
Muhammed b. Ferec diyor ki: "Hapisten çıktıktan sonra İmam'a (a.s.) bir mektup yazdım ve kaybettiğim mallarımın bana iadesini Allah'tan dilemesini istedim. Bana, 'Malların sana yakında iade edilecektir, ama iade edilmemesinin sana bir zararı olmayacaktır' diye yazdı."
Ali b. Muhammed en-Nevfelî diyor ki: "Muhammed b. Ferec Samarra'ya gelince, mallarının kendisine iade edilmesi için ona bir mektup yazıldı. Ama mektup eline geçmeden öldü." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hadi eserinden)