İmam Hâdî ve torunu Mehdî meselesi -1-
İmam Hâdî döneminde Ehl-i Beyt mensuplarının en önemli meselelerinden biri İmam Mehdî’nin doğum ve Gaybet günlerinin yaklaşmış olmasıydı
25.05.2024 18:11:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
İmam Hâdî döneminde Ehl-i Beyt mensuplarının en önemli meselelerinden biri İmam Mehdî'nin doğum ve Gaybet günlerinin yaklaşmış olmasıydı.
İmam Hâdî, torunu Mehdî'nin doğumu için gerekli şartları sağlamakla mükellefti. Aynı zamanda oğlu Hasan Askerî'nin hareketlerinden düşmanlarının haberi olmaması gerekiyordu.
Tarihî rivayetlerde, İmam Hâdî'nin, oğlu Hasan Askerî'nin sâliha bir eş seçme işine nasıl müdahale ettiği anlatılmaktadır. Bu eş öyle biri olmalıydı ki doğuracağı beklenen Mehdî'nin doğumunu gizlemekte kendisinden istenen rolü en iyi şekilde ifa edebilmeliydi.
İmam Hâdî'nin Mehdî konusundaki ifadelerinden bazıları şu şekildedir:
Kuleynî, Ali b. Muhammed'den o bizim ashabdan birinden, o Eyyûb b. Nuh'tan, o da Ebû'l-Hasan es-Salis'ten rivâyet etmiştir:
"İlminiz (önderiniz) aranızdan kaldırıldığı zaman ayaklarınızın altından kurtuluşu bekleyiniz."
Sâduk rivâyet etmiştir: "Dedi ki: Bize Ali b. Ahmed b.Mûsâ ed-Dakkak ve Ali b. Abdullah el-Varrak anlattılar ve dediler ki: Bize Muhammed b. Hârun es-Sûfî anlattı ve dedi ki:
"Bize Ebû Turab Abdullah b. Mûsâ er-Ruyanî, Abdulazim b. Abdullah el-Hasanî'den şöyle dediğini anlattı:
Efendim Ali b. Muhammed'in yanına gittim. Beni görünce şöyle dedi: 'Hoş geldin ey Ebû'l-Kâsım! Sen, bizim gerçek dostumuzsun.'
Ona dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Dinimi sana arz etmek istiyorum. Eğer makbul ise Yüce Allah ile buluşuncaya kadar bu din üzere sebat edeceğim.'
Dedi ki: 'Anlat ey Ebû'l-Kâsım!'
Dedim ki: 'Ben diyorum ki Yüce Allah birdir, O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. İki haddin, iptal (bilinemezlik) ve teşbih (benzetilme) hadlerinin dışındadır.
Cisim ve sûret değildir. Araz ve cevher de değildir. Cisimleri cisim yapan, sûretleri sûret yapandır. Arazların ve cevherlerin yaratanıdır.
Her şeyin Rabbi, mâliki, yapanı ve var edenidir. Muhammed (s.a.a.) O'nun kulu ve Resûlüdür. O, peygamberlerin sonuncusudur. O'ndan sonra Kıyamet gününe kadar peygamber gelmeyecektir. O'nun şeriati son şeriattir. Ondan sora Kıyamet gününe kadar başka bir şeriat gelmeyecektir.
Ve diyorum ki, O'ndan sonraki imam, halife ve veliyyi emr, Mü'minlerin Emiri Ali b. EbûTâlib'dir. Sonra Hasan'dır. Sonra Hüseyin'dir. Sonra Ali b. Hüseyin, sonra Muhammed b. Ali, sonra Ca'fer b. Muhammed, sonra Mûsâ b. Ca'fer, sonra Ali b. Mûsâ, sonra Muhammed b. Ali, sonra da sensin ey benim mevlam.'
Bunun üzerine İmam buyurdu ki: 'Benden sonra oğlum Hasan'dır. Ama ondan sonra yerine geçecek olan imam zamanında insanlar en yapacaklar?'
Dedim ki: 'Nasıl yani ey efendim?'
Buyurdu ki: 'Çünkü onun şahsı görülmeyecek, ismiyle anılması helal olmayacaktır. Ortaya çıkıp yeryüzünü zulüm ve zorbalıkla dolmuş olduğu gibi hak ve adaletle doldurana kadar bu böyle olacaktır.'
Dedim ki: 'İkrar ve iman ettim. Yine diyorum ki, onların dostu Allah'ın dostudur. Onların düşmanı, Allah'ın düşmanıdır. Onlara itaat etmek Allah'a itaat etmektir. Onlara asi olmak Allah'a asi olmaktır. Yine diyorum ki, Mi'rac haktır. Kabir sorgusu haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır. Mizan haktır. Kıyamet vakti de gelecektir. Bunda şüphe yoktur. Ve Allah kabirlerdeki kimseleri diriltip kaldıracaktır.
Ve diyorum ki, velâyetten sonra yerine getirilmesi zorunlu olan farzlar namaz, zekât, oruç, hac, cihad, ma'rufu emretmek ve münkerden sakındırmaktır.'
Bunun üzerine Ali b. Muhammed, 'Ey Ebû'l-Kâsım! Allah'a yemin ederim ki, bu, Allah'ın kulları için râzı olduğu makbul dindir. Bu din üzere sebat et. Allah dünya ve ahirette seni sabit söz üzere sabit kılsın' buyurdu."
Sâduk'dan rivâyet edilmiştir: "Dedi ki: Bize babam anlattı. Dedi ki: Bize Abdullah b. Ca'fer el-Himyerî, Muhammed b. Ömer el-Katib'den, o Ali b. Muhammed es-Saymerî'den, o Ali b. Mehziyar'dan şöyle dediğini anlattı:
Sahibu'l-Asker Ebû'l-Hasan'a kurtuluşu sormak üzere bir mektup yazdım. Bana şu cevabı yazdı: Arkadaşınız zâlimlerin yurdundan kaybolduğunda kurtuluşu bekleyin."
Saduk'tan rivâyet edilmiştir: "Bize babam anlattı ve dedi ki: Bize Sa'd b. Abdullah anlattı ve dedi ki: Bana İbrahim b. Mehziyar, kardeşi Ali b. Mehziyar'dan, o da Ali b. Muhammed b. Ziyad'dan şöyle dediğini anlattı:
'Sahibu'l-asker Ebû'l-Hasan'a kurtuluşu sormak üzere bir mektup yazdım. Bana şöyle cevap yazdı: 'Arkadaşınız zâlimlerin yurdundan kaybolduğunda kurtuluşu bekleyin.'"
Sâduk'tan rivâyet edilmiştir: "Bize babam anlattı ve dedi ki: Bize Sa'd b. Abdullah anlattı ve dedi ki: Bize Muhammed b. Abdullah b. Ebû Ganim el-Kazvinî anlattı ve dedi ki: Bana İbrahim b. Muhammed b. Faris anlattı ve dedi ki:
'Ben, Nuh ve Eyyûb b. Nuh Mekke'ye doğru yola çıkmıştık. Zübale vadisinin kıyısında konakladık. Oturup aramızda konuşmaya başladık. Söz dünüp dolaşıp içinde bulunduğumuz duruma geldi ve bu iş bize çok uzak göründü. Bunun üzerine Eyyûb b. Nuh dedi ki:
'Bu sene İmam Hâdî'ye bir mektup yazdım ve bu meseleye değindim. Cevapta bana şöyle yazdı: Önderiniz aranızdan kaldırıldığı zaman ayaklarınızın altından kurtuluşu bekleyiniz.'" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hadi eserinden)
İmam Hâdî, torunu Mehdî'nin doğumu için gerekli şartları sağlamakla mükellefti. Aynı zamanda oğlu Hasan Askerî'nin hareketlerinden düşmanlarının haberi olmaması gerekiyordu.
Tarihî rivayetlerde, İmam Hâdî'nin, oğlu Hasan Askerî'nin sâliha bir eş seçme işine nasıl müdahale ettiği anlatılmaktadır. Bu eş öyle biri olmalıydı ki doğuracağı beklenen Mehdî'nin doğumunu gizlemekte kendisinden istenen rolü en iyi şekilde ifa edebilmeliydi.
İmam Hâdî'nin Mehdî konusundaki ifadelerinden bazıları şu şekildedir:
Kuleynî, Ali b. Muhammed'den o bizim ashabdan birinden, o Eyyûb b. Nuh'tan, o da Ebû'l-Hasan es-Salis'ten rivâyet etmiştir:
"İlminiz (önderiniz) aranızdan kaldırıldığı zaman ayaklarınızın altından kurtuluşu bekleyiniz."
Sâduk rivâyet etmiştir: "Dedi ki: Bize Ali b. Ahmed b.Mûsâ ed-Dakkak ve Ali b. Abdullah el-Varrak anlattılar ve dediler ki: Bize Muhammed b. Hârun es-Sûfî anlattı ve dedi ki:
"Bize Ebû Turab Abdullah b. Mûsâ er-Ruyanî, Abdulazim b. Abdullah el-Hasanî'den şöyle dediğini anlattı:
Efendim Ali b. Muhammed'in yanına gittim. Beni görünce şöyle dedi: 'Hoş geldin ey Ebû'l-Kâsım! Sen, bizim gerçek dostumuzsun.'
Ona dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Dinimi sana arz etmek istiyorum. Eğer makbul ise Yüce Allah ile buluşuncaya kadar bu din üzere sebat edeceğim.'
Dedi ki: 'Anlat ey Ebû'l-Kâsım!'
Dedim ki: 'Ben diyorum ki Yüce Allah birdir, O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. İki haddin, iptal (bilinemezlik) ve teşbih (benzetilme) hadlerinin dışındadır.
Cisim ve sûret değildir. Araz ve cevher de değildir. Cisimleri cisim yapan, sûretleri sûret yapandır. Arazların ve cevherlerin yaratanıdır.
Her şeyin Rabbi, mâliki, yapanı ve var edenidir. Muhammed (s.a.a.) O'nun kulu ve Resûlüdür. O, peygamberlerin sonuncusudur. O'ndan sonra Kıyamet gününe kadar peygamber gelmeyecektir. O'nun şeriati son şeriattir. Ondan sora Kıyamet gününe kadar başka bir şeriat gelmeyecektir.
Ve diyorum ki, O'ndan sonraki imam, halife ve veliyyi emr, Mü'minlerin Emiri Ali b. EbûTâlib'dir. Sonra Hasan'dır. Sonra Hüseyin'dir. Sonra Ali b. Hüseyin, sonra Muhammed b. Ali, sonra Ca'fer b. Muhammed, sonra Mûsâ b. Ca'fer, sonra Ali b. Mûsâ, sonra Muhammed b. Ali, sonra da sensin ey benim mevlam.'
Bunun üzerine İmam buyurdu ki: 'Benden sonra oğlum Hasan'dır. Ama ondan sonra yerine geçecek olan imam zamanında insanlar en yapacaklar?'
Dedim ki: 'Nasıl yani ey efendim?'
Buyurdu ki: 'Çünkü onun şahsı görülmeyecek, ismiyle anılması helal olmayacaktır. Ortaya çıkıp yeryüzünü zulüm ve zorbalıkla dolmuş olduğu gibi hak ve adaletle doldurana kadar bu böyle olacaktır.'
Dedim ki: 'İkrar ve iman ettim. Yine diyorum ki, onların dostu Allah'ın dostudur. Onların düşmanı, Allah'ın düşmanıdır. Onlara itaat etmek Allah'a itaat etmektir. Onlara asi olmak Allah'a asi olmaktır. Yine diyorum ki, Mi'rac haktır. Kabir sorgusu haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır. Mizan haktır. Kıyamet vakti de gelecektir. Bunda şüphe yoktur. Ve Allah kabirlerdeki kimseleri diriltip kaldıracaktır.
Ve diyorum ki, velâyetten sonra yerine getirilmesi zorunlu olan farzlar namaz, zekât, oruç, hac, cihad, ma'rufu emretmek ve münkerden sakındırmaktır.'
Bunun üzerine Ali b. Muhammed, 'Ey Ebû'l-Kâsım! Allah'a yemin ederim ki, bu, Allah'ın kulları için râzı olduğu makbul dindir. Bu din üzere sebat et. Allah dünya ve ahirette seni sabit söz üzere sabit kılsın' buyurdu."
Sâduk'dan rivâyet edilmiştir: "Dedi ki: Bize babam anlattı. Dedi ki: Bize Abdullah b. Ca'fer el-Himyerî, Muhammed b. Ömer el-Katib'den, o Ali b. Muhammed es-Saymerî'den, o Ali b. Mehziyar'dan şöyle dediğini anlattı:
Sahibu'l-Asker Ebû'l-Hasan'a kurtuluşu sormak üzere bir mektup yazdım. Bana şu cevabı yazdı: Arkadaşınız zâlimlerin yurdundan kaybolduğunda kurtuluşu bekleyin."
Saduk'tan rivâyet edilmiştir: "Bize babam anlattı ve dedi ki: Bize Sa'd b. Abdullah anlattı ve dedi ki: Bana İbrahim b. Mehziyar, kardeşi Ali b. Mehziyar'dan, o da Ali b. Muhammed b. Ziyad'dan şöyle dediğini anlattı:
'Sahibu'l-asker Ebû'l-Hasan'a kurtuluşu sormak üzere bir mektup yazdım. Bana şöyle cevap yazdı: 'Arkadaşınız zâlimlerin yurdundan kaybolduğunda kurtuluşu bekleyin.'"
Sâduk'tan rivâyet edilmiştir: "Bize babam anlattı ve dedi ki: Bize Sa'd b. Abdullah anlattı ve dedi ki: Bize Muhammed b. Abdullah b. Ebû Ganim el-Kazvinî anlattı ve dedi ki: Bana İbrahim b. Muhammed b. Faris anlattı ve dedi ki:
'Ben, Nuh ve Eyyûb b. Nuh Mekke'ye doğru yola çıkmıştık. Zübale vadisinin kıyısında konakladık. Oturup aramızda konuşmaya başladık. Söz dünüp dolaşıp içinde bulunduğumuz duruma geldi ve bu iş bize çok uzak göründü. Bunun üzerine Eyyûb b. Nuh dedi ki:
'Bu sene İmam Hâdî'ye bir mektup yazdım ve bu meseleye değindim. Cevapta bana şöyle yazdı: Önderiniz aranızdan kaldırıldığı zaman ayaklarınızın altından kurtuluşu bekleyiniz.'" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hadi eserinden)