İmam Cafer: ‘Bizi sevenler üç gruptur’
Bir adam İmam Cafer’in (a.s) huzuruna geldi. İmam, ona sordu; “Kimlerdensin?” Adam; “Sizi sevenlerden ve sizin takipçilerinizdenim” dedi
29.09.2021 00:00:00





Bir adam İmam Cafer'in (a.s) huzuruna geldi. İmam, ona sordu; "Kimlerdensin?" Adam; "Sizi sevenlerden ve sizin takipçilerinizdenim" dedi.
İmam buyurdu ki; "Bizi sevenlerin hangi kısmındansınız?" Adam susup, kaldı. O mecliste bulunan Sedir, "Ey Resulullah'ın (sav) oğlu! Sizi sevenler kaç gruptur?" diye sordu.
İmam da şöyle buyurdu; "Bizi sevenler üç gruptur. Birinci grup bizi sadece açıkta sever, gizlide değil. Bir grupta bizi gizlide sever, açıkta değil. Diğer bir grup ise bizi hem gizli de sever, hem de açıkta. İşte bu gurup en üstün olanıdır.
Bunlar tatlı ve bol kaynaktan susamışlıklarını gideren, Kuran'ın tevil ve tefsirini bilen, hakkı batıldan ayırt eden ve sebeplerin sebebini (Allah'ı) tanıyan kimselerdir. Bunlar toplulukların en üstün olanıdır.
Fakirlik, yoksulluk ve çeşitli belalar atın süratinden daha hızlı bir şekilde onlara yönelmektedir. Onlar şiddet ve çilelere uğrar, sarsılıp, işkence görür, bir kısmı öldürülüp, bir kısmı yaralanır ve uzak şehirlere dağılırlar.
Allah (c.c) onların hürmetine hastalara şifa verir, fakirleri ihtiyaçsız kılar, size yardım eder, yağmur gönderir ve sizi rızıklandırır. Sayıları azdır ama Allah (c.c) katında değer ve mertebe bakımından pek yücedirler.
İkinci grup ise grupların en aşağısıdır. Açıkta (dilde) bizi severler ama padişahların yolundan giderler. (Onların yaşayışları gibi yaşarlar) Dilleri bizimledir, kılıçları ise aleyhimizedir.
Üçüncü sınıf ise vasat olan sınıftır. Gizlide bizi severler. Fakat kendilerini muhafaza etmek için sevgilerini açığa vurmazlar. Canıma and olsun ki, eğer onlar gizlide gerçekten bizleri seviyorlarsa gündüzleri oruç tutarlar, geceleri ibadet ederler ve çehrelerinde zahitlik eseri görünür. Yine onlar sulh ve itaat ehli olurlar."
O adam "Ben sizi hem gizlide, hem açıkta sevenlerdenim" dedi.

İmam buyurdu ki; "Bizi gizlide ve açıkta sevenlerin bazı alametleri vardır. Onlar bu alametlerle tanınırlar." Adam; "bu alametler nelerdir?" dedi.
İmam şöyle buyurdu; "Bunlar birkaç özelliktir. İlk şudur; onlar tevhidi hakkıyla kavramışlardır. Tevhid ilmini sağlamlaştırmışlardır. Allah ve sıfatlarına iman etmişlerdir. Ve daha sonra imanın sınırını, hakikatini, şartlarını ve tevilini bilmişlerdir."
Sedir, "Ey Resulullah'ın (sav) Oğlu! Şimdiye kadar imanı böyle vasfettiğinizi duymamıştım" dedi.
İmam dedi ki; "Evet, Ey Sedir! İmanın kimse olduğunu bilmeden önce kimsenin "iman nedir" diye sormaya hakkı yoktur."
Sedir; "Ey Resulullah'ın (sav) Oğlu! Eğer uygun bulursanız bu sözü açıklayın" dedi.
İmam şöyle buyurdular; "Her kim Allah'ı (c.c) kalbi tevehhümlerle tanırsa ortak koşmuş ve kim Allah'ı manayla değil de isimle tanırsa eksikliğini kabul etmiştir. Çünkü isimler hadistir. Sonradan meydana çıkmıştır. (Allah'ın mukaddes künhü ise kadimdir) Kim, isim ile manaya birlikte taparsa (ismi) Allah'a ortak koşmuştur. Kim, manaya idrak vasıtasıyla değil de sıfat vasıtasıyla ulaşırsa imanını gayb olan bir şeye atfetmiştir.
Kim sıfat ve mevsufa taparsa tevhidi batıl etmiştir. Çünkü sıfat mevsuftan ayrıdır. (İkilik tevhitle uyuşmaz) Kim, mevsufu sıfata izafe ederse (sıfatla mevsufu tanımak isterse) büyüğü küçültmüş ve Allah'ı layıkıyla tanıyamamıştır."
"Öyleyse Tevhide ulaşmanın yolu nedir?" diye sorduklarında şöyle buyurdu;
"Araştırma yolu açıktır ve bu çıkmazdan kurtulmakta mümkündür. Hazırda olan bir şeyi tanımak, sıfatını tanımaktan öncedir. Ama gaybın sıfatını tanımak, onun kendisini tanımaktan öncedir. (Allah (c.c) hazır olduğu için önce Allah'ı tanımak gerekir, sonra öbür varlıkları)
"Hazır birisinin şahsını sıfatlarından önce nasıl tanıyabiliriz?"
Buyurdu ki; "ilim ve idrak önce O'nun şahsına taalluk eder ve daha sonra (O'nun kudretinin bir eseri olan) kendini de O'nun vesilesiyle tanırsın. Kendini kendi vasıtan ve kendi vücudunla (Allah'ın vücudundan müstakil olarak) tanıyamazsın.
Bilmelisin ki, vücudunda olan her şey O'nun içindir ve O'na bağlıdır. Nitekim Yusuf'un kardeşleri Yusuf'a şöyle dediler; "Şüphesiz ki, sen Yusuf'sun. Yusuf'ta "evet, ben Yusuf'um" dedi. Ve buda kardeşimdir, dedi." (Haşr suresi 6-7)
Yusuf'un kardeşleri Yusuf'u, kendisinin vasıtasıyla tanıdılar. Başkasının vasıtasıyla değil. Onlar Yusuf'un Yusuf olduğunu kendi vehim ve hayalleri vesilesiyle tespit etmediler.
Allah'ın "Bahçelerin bir ağacını dahi bitirmek sizin için mümkün değildir" (Neml 60) diye buyurduğunu görmüyor musunuz? Yani, kendi tarafınızdan bir imam seçmeye ve kendi iradeniz ve isteğinizle onu hak sahibi olarak adlandırmaya hakkınız yoktur…
Kıyamet günü Allah (c.c) üç grupla hiç konuşmayacak, onlara (rahmet gözüyle bakmayacak) ve onları (günahtan) temizlemeyecek ve onlar için elemli bir azap vardır.
1-Allah'ın bitirmediği bir ağacı diken kimse, yani Allah'ın tayin etmediği bir kimseyi imam olarak belirleyen kimse.
2-Allah'ın seçtiği bir imamı inkar eden kimse.
3-Bu iki grubun İslam'dan payı olduğunu sanan kimse.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor; "Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Seçmek diğerlerine ait bir hak değildir." (Kısas 68) sh:413
"Kim! Allah'ın velilerine sövenlerin yanında oturursa, Allah'a isyan etmiş olur. Kim! Bizim aleyhimize yönelik bir tavıra karşı koyacak gücü olmadığı için öfkesini içine atarsa o, yüceler aleminde benimle beraberdir." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer eseri sh:413) H: Akın Aydın
İmam buyurdu ki; "Bizi sevenlerin hangi kısmındansınız?" Adam susup, kaldı. O mecliste bulunan Sedir, "Ey Resulullah'ın (sav) oğlu! Sizi sevenler kaç gruptur?" diye sordu.
İmam da şöyle buyurdu; "Bizi sevenler üç gruptur. Birinci grup bizi sadece açıkta sever, gizlide değil. Bir grupta bizi gizlide sever, açıkta değil. Diğer bir grup ise bizi hem gizli de sever, hem de açıkta. İşte bu gurup en üstün olanıdır.
Bunlar tatlı ve bol kaynaktan susamışlıklarını gideren, Kuran'ın tevil ve tefsirini bilen, hakkı batıldan ayırt eden ve sebeplerin sebebini (Allah'ı) tanıyan kimselerdir. Bunlar toplulukların en üstün olanıdır.
Fakirlik, yoksulluk ve çeşitli belalar atın süratinden daha hızlı bir şekilde onlara yönelmektedir. Onlar şiddet ve çilelere uğrar, sarsılıp, işkence görür, bir kısmı öldürülüp, bir kısmı yaralanır ve uzak şehirlere dağılırlar.
Allah (c.c) onların hürmetine hastalara şifa verir, fakirleri ihtiyaçsız kılar, size yardım eder, yağmur gönderir ve sizi rızıklandırır. Sayıları azdır ama Allah (c.c) katında değer ve mertebe bakımından pek yücedirler.
İkinci grup ise grupların en aşağısıdır. Açıkta (dilde) bizi severler ama padişahların yolundan giderler. (Onların yaşayışları gibi yaşarlar) Dilleri bizimledir, kılıçları ise aleyhimizedir.
Üçüncü sınıf ise vasat olan sınıftır. Gizlide bizi severler. Fakat kendilerini muhafaza etmek için sevgilerini açığa vurmazlar. Canıma and olsun ki, eğer onlar gizlide gerçekten bizleri seviyorlarsa gündüzleri oruç tutarlar, geceleri ibadet ederler ve çehrelerinde zahitlik eseri görünür. Yine onlar sulh ve itaat ehli olurlar."
O adam "Ben sizi hem gizlide, hem açıkta sevenlerdenim" dedi.

İmam buyurdu ki; "Bizi gizlide ve açıkta sevenlerin bazı alametleri vardır. Onlar bu alametlerle tanınırlar." Adam; "bu alametler nelerdir?" dedi.
İmam şöyle buyurdu; "Bunlar birkaç özelliktir. İlk şudur; onlar tevhidi hakkıyla kavramışlardır. Tevhid ilmini sağlamlaştırmışlardır. Allah ve sıfatlarına iman etmişlerdir. Ve daha sonra imanın sınırını, hakikatini, şartlarını ve tevilini bilmişlerdir."
Sedir, "Ey Resulullah'ın (sav) Oğlu! Şimdiye kadar imanı böyle vasfettiğinizi duymamıştım" dedi.
İmam dedi ki; "Evet, Ey Sedir! İmanın kimse olduğunu bilmeden önce kimsenin "iman nedir" diye sormaya hakkı yoktur."
Sedir; "Ey Resulullah'ın (sav) Oğlu! Eğer uygun bulursanız bu sözü açıklayın" dedi.
İmam şöyle buyurdular; "Her kim Allah'ı (c.c) kalbi tevehhümlerle tanırsa ortak koşmuş ve kim Allah'ı manayla değil de isimle tanırsa eksikliğini kabul etmiştir. Çünkü isimler hadistir. Sonradan meydana çıkmıştır. (Allah'ın mukaddes künhü ise kadimdir) Kim, isim ile manaya birlikte taparsa (ismi) Allah'a ortak koşmuştur. Kim, manaya idrak vasıtasıyla değil de sıfat vasıtasıyla ulaşırsa imanını gayb olan bir şeye atfetmiştir.
Kim sıfat ve mevsufa taparsa tevhidi batıl etmiştir. Çünkü sıfat mevsuftan ayrıdır. (İkilik tevhitle uyuşmaz) Kim, mevsufu sıfata izafe ederse (sıfatla mevsufu tanımak isterse) büyüğü küçültmüş ve Allah'ı layıkıyla tanıyamamıştır."
"Öyleyse Tevhide ulaşmanın yolu nedir?" diye sorduklarında şöyle buyurdu;
"Araştırma yolu açıktır ve bu çıkmazdan kurtulmakta mümkündür. Hazırda olan bir şeyi tanımak, sıfatını tanımaktan öncedir. Ama gaybın sıfatını tanımak, onun kendisini tanımaktan öncedir. (Allah (c.c) hazır olduğu için önce Allah'ı tanımak gerekir, sonra öbür varlıkları)
"Hazır birisinin şahsını sıfatlarından önce nasıl tanıyabiliriz?"
Buyurdu ki; "ilim ve idrak önce O'nun şahsına taalluk eder ve daha sonra (O'nun kudretinin bir eseri olan) kendini de O'nun vesilesiyle tanırsın. Kendini kendi vasıtan ve kendi vücudunla (Allah'ın vücudundan müstakil olarak) tanıyamazsın.
Bilmelisin ki, vücudunda olan her şey O'nun içindir ve O'na bağlıdır. Nitekim Yusuf'un kardeşleri Yusuf'a şöyle dediler; "Şüphesiz ki, sen Yusuf'sun. Yusuf'ta "evet, ben Yusuf'um" dedi. Ve buda kardeşimdir, dedi." (Haşr suresi 6-7)
Yusuf'un kardeşleri Yusuf'u, kendisinin vasıtasıyla tanıdılar. Başkasının vasıtasıyla değil. Onlar Yusuf'un Yusuf olduğunu kendi vehim ve hayalleri vesilesiyle tespit etmediler.
Allah'ın "Bahçelerin bir ağacını dahi bitirmek sizin için mümkün değildir" (Neml 60) diye buyurduğunu görmüyor musunuz? Yani, kendi tarafınızdan bir imam seçmeye ve kendi iradeniz ve isteğinizle onu hak sahibi olarak adlandırmaya hakkınız yoktur…
Kıyamet günü Allah (c.c) üç grupla hiç konuşmayacak, onlara (rahmet gözüyle bakmayacak) ve onları (günahtan) temizlemeyecek ve onlar için elemli bir azap vardır.
1-Allah'ın bitirmediği bir ağacı diken kimse, yani Allah'ın tayin etmediği bir kimseyi imam olarak belirleyen kimse.
2-Allah'ın seçtiği bir imamı inkar eden kimse.
3-Bu iki grubun İslam'dan payı olduğunu sanan kimse.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor; "Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Seçmek diğerlerine ait bir hak değildir." (Kısas 68) sh:413
"Kim! Allah'ın velilerine sövenlerin yanında oturursa, Allah'a isyan etmiş olur. Kim! Bizim aleyhimize yönelik bir tavıra karşı koyacak gücü olmadığı için öfkesini içine atarsa o, yüceler aleminde benimle beraberdir." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer eseri sh:413) H: Akın Aydın
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.